Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '16

 
Kategori
Blog
 

TCDDY; yıllar sonrası, "KAPU" nun "KAPI" olduğunu, bizlere öğretti.

TCDDY; yıllar sonrası, "KAPU" nun "KAPI" olduğunu, bizlere öğretti.
 

       Bunca yılın ardından trenlerimiz çeşitlendikçe çeşitlendi. Hangisine bineceğimizi şaşırıyoruz valla. Eskiden “kara tren” vardı. İnip bindikçe içimiz kara olurdu ama, neşemizi de bulurduk. Sonra sonra bu trenlere bakan öküzlerle de tanıştık. Rayların arasında ayaklarını gererek inadına heykel kesilerekten  bakardı, hatırlar mısınız? Sonra bu raylar, iş hayatımıza kadar da ineklerle birlikte uzandıydı.

         Sonraları, trenlere bir haller oldu. Eskiden karınca ezmez, kaplumbağa atikliğindeki trencilik, “çıtkırıldım” trenlere dönüştü. Eskiler, merdiven altına, bir kısmı da delikten süpürüldüler.

         Şimdi estirilen, devşirilen, beynimize işlenen yeni formatlarla “eskiye mazi, yenmişe de kuzu” derler kabilinden, bizi hızlı trenlere yönlendiriyorlar. Bir defasında devrilip de  40 can gidince, akıllar başa geldi. Siyasi rant uğruna ortada ceset olmasına rağmen, ballı börekli trenler önümüze konmağa devam ediyor.

         Oy uğruna, “ Hızlı tren “ dediler, kesmedi. “Yüksek” lerde uçmak lazımdı değil mi? Şimdi, malı daha da götürmek için, “çok hızlı” sına talim ediliyor.

Eh, başımız kel mi? Hem nostalji yaşayalım dedik. Hem de Ankara’ya yüksek hızlı trenlerle tanışalım diye İzmir’den Mavi trene bindik.

Töbe Yarabbi. Bizler gibi trenleri de ne hallere sokmuşuz. Kara tren terfi etti, hızları değişken isimlere büründü. Mavi tren, beyaz tren, hızlı tren, yüksek hızlı tren, hızlı tren üstü az pilav (Pardon) süper hızlı trenlere gelip dayandık. İnşallah, birilerinin altında kalmayız..

         Efendin, trenleri bu halka unutturdular.Heveslerimiz yarıda kaldı. Geride neler bırakmışız diye görmek için, trende koltuğumu ararken, adamın biri, ayağı ile önündeki koltuğu gösteriyor: “ Burası “ diyerek. Adam, çorabını da çıkarmış. Yalınayaktı. Kondüktör geçerken söyledim. İstemeye istemeye adama ayakkabısını giymesini söyledi. Bereket, ayak kokusunu bastırdı diye, az ötedeki hacının hacıyağı kokusuna fit olduk. Biz, nostalji için trene bindik.   Bizim tren kokulu tren çıktı.

         Derken, uykumun arasında konserler başladı peş peşe. Vagon, kozmik taarruza uğradı sanki. Hani “ Osuruktan tayyare” denir ya, o hesap salıverilen kokuların her biri ayrı  ayrı uzunlukta, kısalıkta ve renklerdeydi..

        Uyuklamağa çalıştığım yerden düşündüm. Trenlerimiz ne kadar da değişmiş. Orkestralı olmuş. Baklagiller  familyasının bütün üyeleri koltuklara yayılmışlar. Bütün gece uzunlu kısalı Macar Rapsodilerden tutun da Tchaikovsky’ nin fındıkkıran suitini kesintisiz dinledim. Zilli Zarifenin bir tek göbek atmadığı kaldı anlayacağınız

       Kendimi yemekli vagona attım. O da ne? Salon bomboş. Çay söyledim kendime. Bir yudum aldıktan sonra da garsona,  Yüksek hızlı trenin çayları enfesmiş dedim” ve ekledim: “Ben şimdi Yüksek hızlı trende mi seyahat ediyorum” dedim. Sırıttı ve “Yakında olacak bu  hatta da” dedi ve ekledi: “İnsanları böyle alıştırıyoruz” demesin mi?!

       TCDDY’larının eski tadı yok. Resmi kıyafetler kalkmış. Ne şapkaları var, ne de göğüslerindeki yıldızlı demirli  mavi ceketleri. Demiryolları hepten  satılıkmış. Ayakkabı kutsusunun içindeki banknotlar gibi, hepsi sıfırlanmış. Eskiden temizlikçiler bile üniformalıydı. Şimdi yolcu  bunlara bakıp, ikaza rağmen kokulu ayaklarını pabucuna sokmuyor. Orkestradan istediği konçertoları sere serpe dinliyor.

         Değişen ne mi var? Söyleyeyim. Eskiden trenlerin  kapı kollarının yanında “Dikkat KAPU çarpar” yazardı. Şimdi“KAPI” diye düzeltilmiş.

         Bunca yıllardan sonra “KAPU” nun  “KAPI” olduğunu da, dün, TCDDY’ları, bizlere öğretmiş oldu.

         Ört ki, ölem !

 

N O T: Bu yazıyı BLOG’cular okusun, bu köşede kafa göz yarmadan da öğretici,  hoş vakit geçirici mizah türü yazılar da konabilir düşüncesi ile yazdım. Bu katagori, “kırıcı lafların odak noktasıdır” zihniyetinde olanları uyarmadır. Tabi anlamak isteyenleri uyarmayo dostça görev bildim. Ve de hiciv nedir, ironi nedir, kara mizah nedir, işte bu yazımla da bunu örnek verdim.Takdir editörlerimizindir.

 

 

AYAKKABI ÇIKMIŞ AYAKTAN. KİMSE UMRUNDA DEĞİL. İKAZLARA ALDIRMIYOR. BU NE İŞ ?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..