Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tek tip olsun, yönetmesi kolay olsun!

Tek tip olsun, yönetmesi kolay olsun!
 

gazetelerden


Mevsim yaz, aylardan Ramazan. Köy imamı, ikindi namazı öncesi cemaate va’z ediyor:

“<ı>Bugünkü va’zımızın mevzuu: Bir kuyuya sıçan düşerse, o kuyudan kaç kova su çekmek lazım gelir? Önce sıçanın vaziyetine bakmak gerekir; ölmüş mü, şişmiş mi, tüyleri dağılmış mı?”

Sonra bu sorulara, saatler süren açıklamalar getiriyor. Sıçan şişmiş ve tüyleri dağılmışsa şu kadar kova, şişmemiş ve tüyleri dağılmamışsa şu kadar kova su çekmek lâzım gelir... diye.

Vaazdan sonra cemaatten biri:
“İmam Efendi! Senin bu dediklerin eskidenmiş.” Diye laf atıp geçer.

Ertesi günkü va’zında İmam; “<ı>Boy Abdesti nasıl alınır? Zeker temizlerken nelere dikkat edilmesi lâzım gelir?” konusunu işler. Arada bir, imamlığın önemine vurgu yapar. Söz arasında; dediklerinin İslâm ahkâmı olduğu, bu hükümlerin, kâinatın sonuna kadar geçerli kalacağını ve “<ı>Ahkâmın eskisi, yenisi olmaz; ahkâm, ahkâmdır!” demeyi de ihmal etmez.

Va’z biter, aynı şahıs yine laf atar:
“<ı>İmam efendi! Senin bu dediklerin eskidenmiş.”

Üçüncüsünde, adamı kolundan tutup çevirir İmam:
“<ı>Doğru söylüyorsun; ne bu zaman o zaman, ne de bu cemaat o eski cemaat... Emin ol, bu imam da o eski imam değil. Ne yapalım ki;altmış küsur senedir hep sen konuştun, ben sustum. Şimdi... sadece, kaldığım yerden devam ediyorum.” Der.

Şunu demek istiyoruz...

Osmanlı yönetimine ve kurumlarına olan nefretimiz, Osmanlının yıkılması ve Cumhuriyetin kurulması ile sükûn bulmadı... Milleti Osmanlı’dan soğutalım derken eski-yeni ayrımında eskiye ait ne varsa; tarihimizi, tarihi şahsiyetlerimizi, gelenek ve göreneklerimizi, inanç sistemimizi, değerler sistemimizi... Milletin gözünün içine baka-baka hep karaladık ve aşağıladık.

Millete ait olanı aşağılarken Milleti de aşağıladığımızı, ya düşünmedik ya da kendimizi bu aşağılanmalardan soyutlama telaşında daha aşağılık bir yönteme; kendimizi inkâra yöneldik.

İyi-Kötü ayrımı yapmadan; ...eskiye ait ne varsa kötü, yeniye ait ne varsa iyi... anlayışını içselleştirdik. Bunun adına; icabında medenileşme-modernleşme, gerektiğinde demokrasi, işimize geldiği zaman da özgürlük dedik. Geçmişimizi inkar ederken, değerler sistemimizi, dolayısıyla kendimizi inkâr eder duruma geldik.

Oysa;

Türk’ün, tarih boyunca hep Cihanı yönetmeye talip olduğunu ve yönettiğini kimse idrak edemiyor. Çünkü buna, mangal gibi yürek ister.
Bakın tarihimize göreceksiniz; nice yürekli liderler yetiştirmiş bu Millet...

İslamiyet’in, kâinatı tümüyle ve ezelden ebede kadar kavrayan din olduğunu da kimse idrak edemiyor.
Bakın tarihimize göreceksiniz; Allah’tan ve kul hakkından korkan, insanları seven, onları Allah’ın birer emaneti olarak kabul eden, adaletten ödün vermeyen nice liderler yetiştirmiş bu Millet...

İnkârlar ve aşağılamalar sonucu ortaya çıkan boşlukta, şaşkın ve şuursuz... kim ve ne olduğumuz arayışında sendelerken, dalga, dalga üstümüze gelen kimlik telkin ve dayatmalarında boğulma noktasına geldik:

<ı>“Sen Türksün, Müslüman olman gerekmez!”
“<ı>Sen Müslümansın, Türk olman gerekmez!”
“<ı>Ben Türküm, sen de Türk olmalısın!”
“<ı>Ben Müslüman’ım sen de Müslüman olmalısın!”
“<ı>Ben Türküm ve Müslüman’ım. Sen de Türk ve Müslüman olmalısın!”

Elbette dayatmalar sonuç verecekti...

“<ı>Ben Türküm, Müslüman değil!”
“<ı>Ben Müslüman’ım, Türk değil!”
“<ı>Ben Türk de değilim, Müslüman da!”

Ne yazıktır ki;

<ı>Önce İnsan Olmak... hiç aklımıza gelmiyor.

Sonra da...

Tek tip insan yaratmaya yönelik telkin ve dayatmalarımızın bir başka ürünü... itilmiş ve kakılmış; canı, ciğeri yanmış şu zavallı kadıncağızın sözlerine şaşırmış gibi yapıyoruz...

O kadıncağızın tarih, millet, insanlık ve kadınlık şuuru yetersizliklerindeki sorumluluğumuzu inkâr telaşında; O’na reva gördüklerimizin sıkılmazlığında halâ O’nu aşağılama kıytırık lığına giriyoruz.

Bu gibi hicap ve ızdırap verici yaklaşımlardan vazgeçmeliyiz.

Özellikle;

Kendine ve Millete güvensizliğin, adaletten yoksunluğun, cesaretsizliğin, beceriksizliğin... kısaca liyakatsizliğin;

Tek tip (!) olsun; yönetmesi kolay olsun... tercihinden artık vazgeçmeliyiz.

Bekir Ali

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..