Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '07

 
Kategori
Bilgisayar
 

Teknoloji cahili olmak

Evet, ben de bir teknoloji cahiliyim. Allahtan kardeşim var, taaa nerelerden telefonla olsun, e-postalarla olsun yetişiyor da, ben de bir şeyler öğreniyorum.

İşim gereği çok gezip dolaştığım için fotoğraf çekmeyi ve arşivime katmayı seviyorum. Dijital makineler yaygınlaştı, iyi hoş. Almak istiyorum ama şöyle bir sorun var: Açıklamalarda gördüğüm megapixel, optik zoom, 256 MB filan ne demektir pek bilmiyorum. Daha doğrusu bilgisayarlarda gördüğüm bazı kavramların fotoğraf makinesinde ne aradığını anlamıyorum!.. Üstelik benim işimi görür mü görmez mi onu da bilmiyorum. Tam deneme-yanılma yöntemini denemeye karar vermişken, birader yetişti imdadıma. Güzel bir Kodak makine almış kendisine. (Hah, ders biiiir: "Uzun zamandır o alanda üreten markayı seçmek, büyük olasılıkla doğru seçimdir." E tabii, yılların TV markası cep telefonu ya da fotoğraf makinesi üretmeye başlamışsa, biraz kuşkuyla karşılamak gerekmez mi? Hele bir yetkinleşsin, ben sonra onu da alırım beğenirsem.) Neyse, teknolojiyi de yakından izlediği için anlatıyor bana, "Ben bunu aldım, bir süre sonra bilmem ne mağaza zincirinde kampanyası başladı. 5 MP'si baskı makinesiyle satılıyor artık!.." Eh, bu kadar bilgi yetti bana. Gittim o mağazaya, güzel bir taksitle aldım ilk dijital makinemi. Kurcalaya oynaya kullanımını çözdüm. Baktım, gece çekimi bile yapaliyorum. Tabii yetkin kullanımı, taksit süresini biraz geçti. (13-14 ayda iyice kullanmayı öğrendim, keh küh)... Şimdi?!? Allahıma bin şükür, fotoğraf makinesi almak isteyen arkadaşlara ahkâm bile kesiyorum!..

Ama dert bir değil, bin değil. Ankara ziyaretinde arkadaşım yurtdışından bulduğu festival filmlerini kaydediyor bana. DVD'li TV'sinde izliyor kaydettiği filmleri, "Tamam!.." diyor, "Sen de izlersin." Antep'e dönüyorum. Az çok DVD formatlarını öğrenmişim, özellikle yurtdışından almak zorunda kaldığım Kitaro ve Jarre konserlerini de izleyebileyim diye "multi-region" denen özelliğe sahip bir oynatıcı almışım kendime ki dünyanın dört bir yanından gelen kayıtları izleyebileyim. Cuma gecesi, elma dilimleri hafif tuzlanmış, şarap açılmış, gecenin sessizliğinde film seyretmeye oturmuşum!.. DVD işleme konuyor, keyifle koltuğa kuruluyorum. O ne?!? "Unknown Codec Format cart curt!.." diye bir uyarı ekranda. "The Player Cannot Read This File" diye başka bir uyarı sonra. "Pınar, n'oooldu?!?" diyorum. I ıh, umut yok. Dizüstü bilgisayarımda da 4 farklı oynatma programı var, onlar da göstermiyor!.. Ağzımdan çıkan o nida aklıma Cem Yılmaz'ı getiriyor, şarap eşliğinde onu izlemeye başlıyorum keyfim kaçmasın diye.

Eh, filmler kaç zamandır duruyordu öyle. Gidip parasını bastırıp yeni video programları alıyorum, elimdekileri güncelliyorum ama olmuyor yahu?!? İyice sıkılmışken, yine birader yetişiyor imdadıma. İndirmeli mindirmeli bir site ismi veriyor, "Google'da bilmem ne codec diye arat." diyor. Amanın bu kadar kolay mıydı?!? Teknoloji cahiliyim, tamam ama Google'ı filan bilirken aklıma bu yolun gelmemesi olsa olsa salaklık olur!..

4 dakikada indirme, 2 dakikada da kurulum tamamlandı. Bütün dosya ikonları biçim değiştirdi videolarda. Bakıyoruuuuz, EV-VET!.. Film, karşımda!.. Nihayet rahat rahat izleyeceğim!.. Ama tabii saat geç olmuş, yatmak lazım. Salı sallanır, işleri de sallandırır ne de olsa. Haftasonuna hazırlık yapmalı gene.

ADSL bağlantısında da cahillik geciktirdi bir sürü. Başvurumu yaptım özel bir firmadan, bulunduğum bölgede kutu yokmuş, biz bağlayamayız dediler. Turk Telekom'a başvurdum, "Tamam, bağlanınca biz ararız." dedi onlar da. 2 hafta sonra ben aradım. Meğer aboneliğim hemen ertesi gün başlamış!.. Be adam, ben ADSL mühendisi miyim, hemen açılır desene!.. İş çıkışı, dükkanlar kapanmadan acele acele bir modem alıyorum. Allahtan dükkan kapanacak, satıcı bir sürü ıvır zıvır bilgi vermek yerine "Ağbi, bak bu senin işini görür." deyip veriyor bir modem. Eve geliyorum, ilk iş destek hattını arayıp kullanıcı adımı ve şifremi öğreniyorum. Sonra kutuyu açıp, kablo yumağına bakmaya başlıyorum. Eh, bağlantıları yapmak zor değil, nitekim tamamlıyorum ama şimdi kablolu ya da kablosuz nasıl çalışacak bu meret, onu bulmak lazım. Bir broşür var, okuyunca anlaşılması lazım di mi?!? (Di)!.. I ıh, cümle kuruluşları düzgün ama ben gene de zırnık anlamıyorum yazılanlardan. Tarayıcı ayarları otomatik olarak gelir, bekleyin. Bekliyorum. Tamam, bir şeyler oldu. Adres satırına numarayı girin. Girdim, "Sayfa Görüntülenemiyor" diyor. Vazgeçip, ertesi güne bırakıyorum.

Ertesi gün!.. Sonuçsuz bir çaba daha. Biraderi arıyorum gene, "O düşündüğünden daha kolay bir şey, sen o broşürü bırak." deyip bir iki bilgi veriyor. IP numarasını girmeme gerek yokmuş, daha doğrusu neden girmeye çalışıyormuşum ki?!? Bakıyorum, gerçekten de otomatik olarak gelmiş. Broşürde 2 sayfa bunu anlatmışlar halbuki. Adres satırına yeniden yazıyorum IP numarasını, pat, ekranda bir ayar penceresi. Gerekli bilgileri giriyorum. Olmuyor. "Ağbi, yanlış giriyorsundur. Wlan satırına bak bakayım." (Wlan'ı hatırlayamayınca ben uydurdum, başka bir satıra yanlış girmiştim). Aaa, yanlış yazmışım. Evet, test edelim, en az 1. ve 3. satırların testi geçmesi gerekiyormuş. Heh heheh heee, geçti!.. ADSL üzerinden ilk bağlantım hazır!.. E-postalara bakalım, biraz da son dakika gelişmelerini okuyalım. Eveeeet, saat de gene gecenin 1'i olmuş. Eh yatma vakti.

Sırada kablosuz ağa giriş için şifre koyma var, bugün yarın yaparım artık onu da!.. Hatta daha iyisi MAC değeriyle erişim sağlamak. Sağolsun Radikal'den Serdar Kuzuloğlu bu değerin nereden görülebileceğini yazmış. (Öğrenmek için komut satırınıza ipconfig/all yazmanız yeterli.) İyi ama komut satırı ne ola ki?!? :))

 
Toplam blog
: 39
: 2139
Kayıt tarihi
: 05.03.07
 
 

Bankacılığı bırakıp kendini reel sektörün kollarına atmış bir adamım... Kitaro başta olmak üzere ..