Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '12

 
Kategori
Fotoğraf
 

Teknolojik gelişmeler ve yaratıcılık

Teknolojik gelişmeler ve yaratıcılık
 

2011 çalışmalarımdan bir örnek


Fotoğrafa yeni başladığım yıllardı, öyle bilinçli de olmaksızın kendimde fark ettiğim bir şey vardı. Salt iyi fotoğraf çekmek bana yetmiyordu. İçine kendimi, düşüncelerimi, birikimlerimi, sorgulamalarımı katmalıydım ve kontrol bende olmalıydı ama nasıl? Önce elimdeki fotoğraf makinesini ve imkânlarını zorlamakla başladım. Amacımı yansıtacağını düşündüğüm bazı araçları denediğim bir dönemim vardı,  üst üste çekim, çeşitli cam filtreler, kolaj, boyama gibi. Bu güne kıyasla primitif kalan kimi yöntemleri kullanmaktaydım. Örneğin Şahin Kaygun’un işlerine öykünüyordum. Eminim ki yaşasaydı bugün sayısal fotoğraf anlamında teknolojinin olanaklarını, yaratıcılığının hizmetinde kullanmaya devam edecek ve yine özgün işleri ile hangi disiplinle olursa olsun örnek olmaya devam edecekti.

Bilgisayar yardımıyla görüntü işlemeyi öğrendiğim zamandan itibaren, kendi fotoğrafımdaki ve görsel dilimdeki gelişim süreci de hızlanmaya başladı diyebilirim. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe, önümdeki engeller, sınırlar azamaya başladıkça yaratım sürecimdeki özgürleşme de paralel olarak artış gösterdi. Artık kendi tarzımı ve özgün dilimi oluşturma konusunda daha bilinçli bir yolda olduğumu hissetmekteydim.

Hayal gücü bu denli güçlü olmasaydı teknoloji de bu kadar ilerleyemezdi. Sanırım teknoloji de fotoğraf sanatındaki hizmetleriyle, hayal gücüne olan borcunu bir biçimde ödemiş olacaktır.  Çünkü giderek sunduğu sınırsız olanaklarla, hayalimizdeki, rüyalarımızdaki soyut görüntüleri, somutlaştırmak ve gerçekleştirmek de mümkün olmakta.  Hatta bunu fotoğrafın doğasında var olan “gerçeği saptama” kriterini hiç de inkâr etmeksizin yapabilmekte. Çünkü rüyalarımız da, düşlerimiz de bizim gerçeğimiz… Teknolojik gelişmeler ve sayısal fotoğrafın sunduğu olanaklar bu türden gerçekliklerimizi paylaşılabilir ve görünebilir kılmaktadır.

Çalışmalarımı izlenime sunduğum ilk yıllarda, panellerin, söyleşilerin ağırlıklı konusu geleneksel fotoğraf mı, dijital fotoğraf mı konusunu tartışıyordu. Ve benim işlerimin fotoğraf olup olmadığı sorusu da bana yöneltiliyordu. Böylesi polemiklerin dışında durmaya, sanatı bildiğim biçimde üretmeye devam ettim. Kullandığım araçların bana sadece kendi dilimi kurgulamakta yardımcı olduğunu, sorunun yanıtını ise zamanın ve akademisyenlerin vereceğini belirtiyordum. Çünkü fotoğraf dışında hiçbir sanat dalında (sinema da dâhil) böylesi bir tartışma yapılmıyordu. Bunun bir tercih veya tarz olduğu kabullenilmiş ve öylece üretilip,  tüketilmekte, sonuçta ortaya çıkan yapıtın başarı veya başarısızlığı dillendirilmekteydi.

Sayısal fotoğrafın getirileri ve götürüleri de tartışılırken sanırım önemli olan, fotoğrafı ne amaçla kullandığımızdır. Eğer habercilik yapıyorsak, habere konu olan görüntüyü en saf haliyle kullanmamız gerekir ki burada sayısal olanakların kullanılması, haberin inandırıcılığı konusundaki kuşkuları arttırmış olabilir. Ama eğer fotoğrafı, benim yaptığım gibi kendimizi ifade etmekte bir dil olarak kullanıyorsak, sayısal olanaklar hayallerimizin inandırıcılığını güçlendirmektedir. Bu nedenle her ne yapıyorsak yapalım ilk önce amacımızı bilerek aracımızı elimizde tutmalıyız. Çalışmalar sonuçlandığında da o amaca ulaşmakta başarılı olup olmadığımız önem arz etmektedir.

Sayısal teknolojinin gelişimini yakından takip eden ve kullanan biri olarak dezavantajlarından bahsetmem doğal olarak söz konusu değil. Ancak ve ancak avantajlarını özetleyebilirim.

Daha ekonomik olması ve yaygın kitlelerce kullanılması, paylaşılması, insanlar arasındaki hiyerarşiyi ortadan kaldırmıştır. Artık hemen hemen herkes fotoğraf çekebiliyor, işleyebiliyor ve hatta kendi ortamında çıktı alabiliyor. Böylece ayırt edici olan kalite, özgünlük, dolayısıyla sahici bir yapıt olma unsurlarını taşıyor olabilmesinde. İnternet sayesinde paylaşılması da yaygın ve çok sayıda kitleye ulaşımı anlamında işlevseldir. Yani sanatçı ve izleyici arasındaki uçurum giderek azalmış ve düzlem daha hümanist bir hale gelmiştir.

 Fotoğraf, teknolojiye dayalı bir sanat.  Fotoğraf tarihinde o günün teknolojisi neyi gerektiriyorsa, gelişimi de ona paralel olarak şekil bulmuştur. Bir dönem kullandığımız filtreler artık rafa kalktı, şimdi ise bunları kullandığımız programların içinde var olan filtreler sayesinde uygulayıp görebilme şansına sahibiz. Sonuç olarak iyi makineye sahip olmak veya iyi bir zanaatkâr olup, izleyiciye kürsüden bakmak değil,  indiğimiz kürsüden insan insana paylaşımı olanaklı kılan sayısal teknolojiyi yadsımadan anlamlı kullanmak, sanırım bilinç geliştirmemiz gereken en önemli konu… 

 

 
Toplam blog
: 25
: 1059
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

İşletmecilik eğitimi ve sonrasında finans sektöründe bir dönem profesyönel çalışmanın dışında, 19..