- Kategori
- Anılar
Tello
Ankara Kız Lisesindeki sınıf arkadaşlarımla (sol başta ayakta duran elleri ceplerindeki öğrenci benim)
Ankara Kız Lisesinde okurken yaşadığım anılarımı asla unutamayacağım. Lise ikini sınıftayız. Bizim sınıf okulda her konuda isim yapmış. Gerek çalışkanlığımız, Spor yarışmalarında okula kazandırdığımız kupalarla, gerekse yaramazlıklarımızla. Sınıfımız idarecilerin ve öğretmenler odasının hayli uzağındaydı, ta uzun koridorun en sonunda. O nedenle gürültüleri okul idaresi ve öğretmenler işitmezdi. Ancak derslerimiz boş olunca, nöbetçi öğretmen işitir gelip bizleri uyarır, kızardı.
Yine derslerimizden birisi boş geçiyordu, Coğrafya hocamız hastalanmıştı. Sınıfımızın en yaramaz kızı Esin eski bir teneke bulmuş, onu müzik aleti gibi kullanıyordu. Sınıfın ortasında arkadaşlarımız halka oldu, ortada yalın ayak ben oynuyordum. Esin tenekeye vuruyor, arkadaşlar şarkı söylüyorlar ben müziğin ritmine uyup kendimden geçercesine Tello’yu oynuyorum. “Tello gider, oduna Tello” diye bağırırken birden ses kesildi, ama ben oyuna okadar dalmışım ki, Müdüre Hanımla, nöbetçi öğretmenin geldiğini fark etmedim. “Oh, oh ne ala, siz burada niye dirsek çürütüyorsunuz, gidin gazinolarda çalın oynayın para kazanın.” Bu ses beni kendime getirdi. Birden durdum, pabuçlarıma bakındım, yoktu, nöbetçi hocanın elindeydi. “Bunları mı arıyorsun? Hadi hepiniz idareye gelin şimdi, Tello’nun hesabını verin. Yalınayak, Müdüre Hanımın arkasına takıldım, tüm sınıfta arkamdan. O gün hepimiz kınama cezası aldık. Bir hafta sonra Ankara Atatürk Erkek Lisesi ile yaptığımız voleybol maçında onları yenince, ödül olarak cezamız kaldırıldı. Şimdi eğitim sistemi tamamen değişti, cezalarda değişti tabi.
NAHİDE ÇELEBİ