Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '10

 
Kategori
Güncel
 

Temiz toplum temiz anayasa…

Son günlerdeki anayasa değişikliği tartışmalarında özellikle iki konu, daha doğrusu iki değişiklik maddesi öne çıkmaktadır.

Hem zaten paket içinde ki bir anlamda en önemli maddeler bu iki maddedir.
Bunlardan biri, anayasa mahkemesinin yapısını değiştiren madde, bir diğeri de…
Askerin sivil mahkemede yargılanabilmesini sağlayan maddedir.

İşte anayasa tartışmalarının odağında olacak maddeler bu maddelerdir.

Aslında amaç bellidir.

Şöyle bir dünyaya bakın. Bu hazırlanan pakete destek verenler kimler?

Her ağızlarını açtıklarında ülkemizle ilgili söz söylemeyi alışkanlık haline getiren AB temsilcilerinin ve ABD sözcülerinin son zamanlarda yaptıkları açıklamalara bakın…

Hemen hepsi her fırsatta, “bu anayasa değişikliği paketinin hazırlanmasından duydukları mutluluğu anlatmaktadırlar.

O kadar mutlu olmaktadırlar ki artık deyim yerindeyse ağızları kulaklarına varmaktadır.

Ne diyorlardı daha önce hazırladıkları ulusal programda…

İlerleme raporunda…

Müzakere belgesi gibi belgelerde:

“Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılmalı.”

“Ordu sivil otoritenin emrine girmeli…”

“Üniter yapı ve ulus devleti savunmakla ilgili görüş belirtmemeli.”

“Asker sivil mahkemelerde yargılanabilmeli…”

“Ayrıca ordunun tüm tasınmazlarının denetlenemediğini, bunun da yerinde denetlenmesi gerektiğine” kadar bile yazmadılar mı?

Yani anlaşılıyor ki, AB ve ABD, ordumuzu tam anlamıyla denetimleri altına almak istemektedirler.

İşte yaklaşık üç yıldır koparılan fırtınanın ana nedeni budur. Adamların tüm bu talepleri bir anlamda bugün anayasa değişikliği olarak karsımıza getirilmektedir.
Aslında anayasa değişikliği paketine bir son dakika değişikliği ile eklenen Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının yüce divanda yargılanması ile ilgili maddenin ana amacı da yüksek komuta kademesinin tehdit edilerek teslim alınmasıdır.

Aslında yapılanlar son derece ilginçtir.

Vatana ihanet gibi bir kavramı ortadan kaldıracaksınız…

Ülke zararına her ne yaparsa yapsın parti kapatmayı neredeyse olanaksız hale getireceksiniz…

Her ne yaparsanız yapın dokunulmazlıklarınıza hiç halel getirtmeyeceksiniz…

Sonra da anayasa değişikliğiyle çoğunluğu sağladığınızı düşündüğünüz anayasa mahkemesinde komutanları yargılayacaksınız.

Ne diyebiliriz ki, el insaf!

Aslına bakarsanız anayasalar elbette değişebilir…

Hiçbir anayasa sonsuza kadar toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaz.

Günün değişen koşullarına göre mutlaka değiştirilmeli…

Değiştirilmeli de…

Hani diyorum bu değişime…

Hem de topluma örnek olunması açısından…

Ve kimsenin de arkasına saklanmadan durabilmesi için…

Önce meclisten başlasak diyorum…

Yani önce dokunulmazlığı kaldırsak…

O bekleyen 600 civarındaki fezlekeyi uygulamaya koysak…

Yani işe temiz meclisle başlasak daha doğru olmaz mı?

Ne dersiniz?

01–04–2010
Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..