- Kategori
- Deneme
Tenler sonbahar rengi
-Yaşamak hissetmekmiş yalnızca-
Taa ilk baştan son durağa verilen son randevu gibiydik. Yolların bittiği bir yerdi orası. Kuşları tanımamış bir gök altında güllere küskün mevsimdik. Bekleyemezdik baharı, yorgunduk beklemedik.
Ayaklarımızı sıkı sıkı sarsan titreyişti ürkeklik telaşı, tekmelemek korkuları cesaretti, biz ise cesur değildik.
Zifir bir karanlıktı dikilen karşımıza, karanlıksa geceydi. Biz şafağı birlikte hiç çözmedik, çözemezdik acemiydik. Biliyorduk, kördük birazda güneşi beklemekte anlamsızdı bizim için.
Güllerin de dikeni vardı denizkestanelerinin de. Biz geceyi dikenler üstünde sevdik.
Ta ilk baştan birbirimize uzak iki şehirdik. Şehirlerin ayakları yoktu gidemezdi. Biz birbirimize o nedenden gelemezdik. Sınırlar vardı, denemeden geçilmezdi, denemedik ve geçemedik.
Yalnızlığımızdan başka hiçbir şekle sığmıyorduk. Eski bir efsaneye sığınmak ister gibi ikimiz tek başımıza yalnızlığa yerimizi açıyorduk. Arada bir aşka dair sözler aralıyor sonra açtığımız sözleri bir bir kapatıyorduk. Hiç utanmıyorduk, anlamadan andığımız Leyla ile Mecnundan.
Ta ilk baştan son mektubu ayrı kalemle ayrı kâğıda yazıyorduk. Sonra birbirimize hüküm giydiren kalemi kırıyor, fermanı asıyorduk. Bu yüzden idamlıktı hep aşk.
Sinirleri etkisiz ve tepkisiz etler taşıyorduk. Tenimiz ruhunu yitirmiş sonbahar rengiydi. Ölmemiştik ancak biz ölüden sayılıyorduk.
Oysa yaşamaya ne kadar aç ve açıktık. Gün kadar orta yerdeydi halimiz. Rollere uygun kaftanlar giymiş rol kesiyorduk. Gülüyordu seyirciler soytarıyken ikimiz.
Nevin Kurular
TELİF HAKKI YAZARINA AİTTİR izinsiz ve isimsiz alntı yapılamaz.
nevinkurular@hotmail.com