Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Teröre alışmak

Teröre alışmak
 

Gözyaşları Diner mi?


Ülke olarak 80 öncesinde ve sonrasında olaysız, bombasız, terörsüz günlerimizin sayısı çok az. Öyle ki bizi her sabah, güne şehit haberleriyle başlamaya alıştırdılar.

Yıllar önce okuduğum bir deneyde, deneklere belirli aralıklarla elektrik verildiğini ve o zaman aralıklarına alışan deneklerin elektrik verilme zamanına yakın kalp atışlarının yükselerek strese girdiklerini anlatılmıştı. Ardından elektrik verilmesi kesilmiş, fakat deneklerin aynı zaman aralıkları içerisinde aynı tepkileri devam ettirdikleri görülmüş. Terör de artık bizim için bu hale geldi. Doğu ya da batı fark etmiyor. Nerede ne zaman bomba patlayacak diye tedirgin yaşıyoruz.

15 yıl kadar önce Elazığ’dan Muş’a gidip gelirken dar yollarda önümüzü nerede kesecekler diye merak eder, araba her yavaşladığında “işimiz bitti” diye ayağa  fırlardık. Sonra terörist başının teslim edilmesiyle yavaşlayan olaylar bu kez de -bana göre- dışarıya kafa tutmamızla tekrar hızlandı. Hem de ne hızlanma, Bombayı bağlayan istediği yerde patlatmaya başladı. Doğu-batı, çocuk-yaşlı, kadın-özürlü demeden her yerde ve her türlü insanımız katledilmeye başlandı.

Arkadaşlarımdan biri anlatmıştı; “bir partinin gençlik kollarındayken arada bir gösteri, miting ya da çelenk bırakma gibi legal icraatlarda bulunuyorduk. Yalnız bir ara bu gösteriler legal – illegal demeden o kadar yoğunlaştı ki her akşam haberlerde kendi eylemlerimizi izler olduk. En sonunda biz de pes edip “davanın  bu kadarı da zulüme girer” derken mücadelemizin sebebini anladık. Bizim parti seçim ittifakı görüşmeleri yürütüyordu. Yaptığımız eylemlerle de ne kadar etkin olduğumuzun gösterilmesi amaçlanmıştı. Sonuçta yediğimiz coplar  yanımıza kar kaldı, ama partide seçime ittifakla girip milletvekili çıkardı”.Şimdi bunun terörle ne alakası var demeyin, teşbihte hata olmaz. Birilerinin kazanım elde etmesi için alta kalanın canı çıkıyor.

 Devlette aslında  bir çelişki içerisinde. Çünkü bu mücadele içeride ve dışarıda paralel yürütülmesi gereken bir iş. Bir taraftan açılımlarla terörün içeride destek bulduğu dalları kurutmaya çalışırken, bir taraftan da dışarıdan bu işi kaşımaya meraklı ülkelerle sorun yaşamaya adeta can atıyoruz. Amaç ülkenin refahı ve huzuruysa –içeride milletin hoşuna gidiyor diye- bazen işi diğer ülkelerle ilişki kesmeye, onlara hakaret etmeye götürmek yerine gereğini yapmalı. Nedir gereği: İsrail’ i karıştıracaksan adamlar hayatlarından bezgin sürekli savaştalar, kadını erkeği yıllarca askerlik yapıyor, hayat pahalılığı canlarına tak etmiş, bu yüzden Ülke tarihinin  en büyük gösterileri düzenleniyor, tam karıştırmaya müsait. Ya da Suriye’ de  Esat mı hoşuna gitmiyor? Destekle muhalifleri, paraydı, silahtı….(  Libya daki gibi boy boy gazetelere düşmeden). Ama biz ne yaptık;  televizyonlarda “ Esat’ a küstük, Sözünde durmadı” demeçleri verdik. Yarın pkk Suriye’deki kampları tekrar faaliyete geçince Esat’a daha çok küseriz….

Herkesin bildiği gerçekler var. Pkk bir taşeron örgüt. Kimsenin Kürtler filan umurunda değil. Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, fidye aklınıza ne kadar illegal iş gelirse hepsini ücreti mukabilinde yaptırabilirsiniz. Bir taraftan birileri pkk ya para akıtırken bir diğer taraftan da bu parayı silah satarak tekrar geri alıyorlar. Ama biz de bunlara iş yaptırsınlar diye, sürekli birilerini zorluyoruz.

Belki Başbakan’ın “eyvallah” etmeyen tarzı hoşumuza gidiyor ama  her şeyin Filistin’e sahip çıkmak olmadığını bilmemiz lazım. Müslümanlıksa ; zulüm ettiği için Çin’ e de kafa tutmamız, insanlıksa sadece Bosna’ ya değil Ruanda’ya da el atmamız lazım.

Ya da mevcut politikalarla teröre alışmamız lazım.

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..