- Kategori
- Şiir
Tezahür

insan ve yarattıkları...
Fazla uzun bir nisanı görmekten yoruldum
Gün ellerimde yağmalanan binyıl
en başından yeni bir gerçek gibi
boğazıma kadar aynı hüzün
yumruklarını kendine sıkan bir boksör gibi
umudu bir dakika sonrasına taşır sancı
bu denli akışın
farksız bir hayata kıvrılırken
kayıp
dünya en baştan kurulmuyor
kün
ki şansın çatırdayan kabuğu
dağarcığı dar eksik bir hayat
umutla ilmeğe geçiriyor boğazını
harflerin burmakta kanımı
yaz sıcağı tenime duvar
damıtıyor gölgeyi.
içime tutunuyor aşkın
bunlar, şarkıların canım
pürüzleri tırnak izin
yitimler,
belirgin, anlaşılıyor.
kara gölgeler bulutlardan sağanak
iniyorlar yere
yeşil bakışın
sağırlığın sesi, dağınıkça
duvarın renginde izi
nemin tutunuyor üzerime
yarın da bir yandan
ok vuruyor alnımı, yar.
ortalık kurulmada dağılarak
zaman
güçlü esintiyi karşılıyor
kökünü yitirmez kolayca tan yeri,
güçlü.
anın tabanı çökelince
kesif bir sis oda,
üzerime çöküyor sızı
duvarlar,
duvarlar kaplıyor tenimi.
uğruyor gerilerden durgun göl yüzün
bırakıyor dünyanın ipini
sanki kırbaç şakırdıyor sırtıma:
sesin
bağlantısız acılar köprü kuruyor görmeye itirazsız
ve daralan bir hayatın içinden çıkmıyor yeni bir kök
başka bir filiz olsa sen de olsan
dünya yeniden kurulsa bir sabah
tanrıya yardım etmez miyim
bu gördüğün hayatı kavrayan kocaman ellerim
ellerim bilir acıyı
uyan artık
dünya en baştan kurulmuyor
sesin her şeyinde bir cennet bahçesi izi
tenin yani zamansızlık
sırtından vuruyor gece nesnemin
bil(m)iyorum şehir nasıl boşaldı sesinle, boş bir güz
bahçesi