Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

THY'nın bagaj rezaleti...

THY'nın bagaj rezaleti...
 

Böyle bir yazıyla dönmek istemezdim... Yoğun iş temposundan dolayı yazamamaktan dolayı üzülüyorken, daha bir keyifli konu düşleyip ama bu konuyu da yazmak isteyip de hep ertelemişken, hafta sonu başıma gelen olaydan sonra “hadi Sema yaz “ dedim ve sizinle paylaşmak istedim yaşadığım olayları… Hep erteledim dedim ya konu beni o kadar rahatsız etti ki yazıp da tekrar o günleri yaşamaktansa “lanet olsun, unut gitsin artık” dercesine uzaklaştırmak istedim belleğimden… Ama paylaşıp da bu konuda uyarmak daha isabetli olur düşüncesi ağır bastı, biraz da yaşadığım bu rezaleti en azından küçük bir kitle de olsa öğrensin istedim…

Geçen yaz oğlum New York’tan bir haftalığına tatile gelirken bir Türk müşterisi rica etmiş bedensel özürlü küçük bir akrabasına gitar götürmesi için… Zahmetini düşünüp içinden pek istememesine rağmen, götüreceği kişinin nasıl sevineceğini düşünüp peki demiş. Havaalanında oğlumdan gitar için de 80 dolar bir para almışlar… Ben de diğer oğlum ve yeğenimle karşılamaya gittim, uçak indi anonsu yapıldı, içimiz rahatladı şükrettik, bekliyoruz. Çıkış kapısının tam karşısında bir yer kaptık, merakla çıkanlara bakıyoruz, vakit ilerliyor bir türlü gelmiyor oğlum, herkes çıktı o yok, endişelenerek telefon açıyorum, kapalı… Sonunda çıkıyor öfke dolu bir yüzle ki normal bakışıyla bile gülen gözleri kızgınlık saçıyordu. Gitar yoktu ortada, üstelik kılıf vardı içinde gitar yoktu. Bize şöyle bir merhaba deyip başka bir bölüme geçti kayıp evrakları için. Epeyce bekledikten sonra oğulcuğumu alıp eve koyulduk.

Yoğun iş temposundan bunalıp bir haftalığına kaçayım hem de özlem gidereyim dediği tatili zehir oldu tabii. Bulunduğu her gün sinir bozucu uzun konuşmalar yaptı THY ile, oraya bağlan, buraya bağlan, ona anlat, buna anlat, yok çözümü gitar yok ortada resmen bagaj bölümünde çalınmış, gitar alınmış ve kılıfı bırakılmış. Bu arada Amerika’dan müşterisi arıyor, gitara ne oldu diye, özürlü çocuğun annesi arıyor bir yandan, (düşünün ki çocuk ne kadar sevinmişken birden sevinci kursağında kalıyor) herkese olayı anlat, zaten sinir bozucu durum bir de defalarca anlatıp yaşa o anları… Velhasıl tatili zehir oldu oğluma, gitara ne mi oldu, 1500 dolarlık gitara tam bir ay sonra 350 Ytl bir bedel ödediler, ağırlığına göre ödeniyormuş, üstelik bir ay sonra… Bir daha THY ile uçmayacağız diye karar aldık o kızgınlıkla…

Gelelim benim yaşadıklarıma… İlk gidişimde THY, ikinci gidişim Delta, bu son gidişimde yine THY ile uçtum. Araya zaman girdi öfkemi unutup ülkemin havayolu diye yine THY’nı tercih ettim. Bu son gidişimde çok keyifli bir ay yaşadım, bir ayın sonunda günleri şaşırıp uçağı kaçırmam ve 400 dolar fark ödemem biraz keyfimi kaçırsa da özlemişim ailemi, İstanbul’umu, hasretle uçuyorum vatanıma… İki valizimden bir tanesinin kapak kısmında geniş bir bölme var ve ben bu bölüme 4 adet uzun kollu kazağımı yerleştirdim. Dönüşümü takip eden günün hemen akabinde işime başladım dolayısıyla valizimi tam olarak boşaltmadım. Lazım olan şeyler zaten alttaki büyük bölümde bulunduğundan yaz mevsimi dolayısıyla da uzun kollu giysiye ihtiyaç duymadığımdan bu bölümü açmadım.

On gün sonra bu bölümü açarak kazaklarımı çıkarmak istedim. Bu bölüme koyduğumdan o kadar emindim ki çünkü ütüleri bozulmasın diye geniş bir biçimde yerleştirmiştim. Açtığımda tamamen boş olduğunu gördüm, gözlerime inanamadım. İki valizim de tıka basa dolu idi özellikle bu kazakları oraya koymuştum, buruşmasınlar diye. Kazaklarımın yok olmasından sonra bir müddet kendime gelemedim. İki yazlık kazağı İstanbul Mango’dan ucuzluk döneminde almıştım. O kadar beğenmiştim ki aynı kazaktan farklı renklerde iki adet almıştım. USA’da sadece bir kez giymek kısmet oldu ne yazık ki. Bunların benim için değeri büyüktü, insanların severek giydikleri giysilere ne kadar önem verdiklerini tahmin edersiniz. New York’tan da Polo Ralph Lauren’den (ucuzluktan) 70 dolara ve DKNY’den 55 dolara aldığım iki yazlık kazak da vardı. İşlerimin yoğunluğu dolayısıyla hemen açmadım valizi zaten böyle bir şeyin başıma geleceğini bilseydim açardım da.

İki gün kızgınlığımın geçmesini bekledim sakinleşerek konuşayım dedim kendi kendime. fark ettiğim gece de uyku uyumadım desem yeridir. THY’nı aradığımda yasal başvurma süresinin bir hafta olduğunu söylediler. Bu eşyaların maddi değerlerinin yanında benim bu kadar üzüntü çekmemin değeri nedir onu size bırakıyorum. Olayı özetlediğim bir fax mesajı hazırladım, gereğinin yapılarak tarafıma en fazla iki gün içinde dönülmesini rica ettim. Hiç olmazsa maddi zararım karşılanırsa bir nebze olsun rahatlayacaktım, çünkü USA’dan aldığım maddi değeri daha fazla olan kazaklar için değil Türkiye’den aldığım o iki kazak gözümün önünden gitmiyordu, sürekli aklıma geliyor ve üzülüyordum… Sadece bir özür e-maili gönderdiler…

THY bagaj servisinde çalışanların güvenilir kişiler olmadığı insanların valizlerine çok dikkat etmeleri gerektiğini duyurmak bir vatandaşlık görevi diye düşünüyorum. Bu olayın maddi kaybının yanı sıra üzülmemin tazmini olabilir mi? Özellikle Mango’dan aldığım bluzlar benim için çok değerliydi, çok beğenerek almıştım, gördüğüm anda tam benim tarzım diye düşünmüştüm... Fark ettiğim anda Mango’ya uğradığımda bulamadım, bitmişti. Üzüntüm daha çok arttı bir ümit vardı çünkü belki bulabilirim diye. Gitar olayında sıcağı sıcağına kayıp olduğu anlaşıldığında olay anında yani, hemen valizleri uçaktan indiren kişiler sorgulansaydı ve aransaydı o bölüm, kesinlikle gitarın bulunacağına emindim. Ama o kadar iş arasında bir gitarla mı uğraşacaklar, onlar için önemi var mı, nasıl olsa sigorta ödeyecek diye düşünmüşlerdir. Oysa ki sigortanın ödediği tam bedel değil, 1500 $ nerede 350 TL nerede üstelik New York’tan alınan 80$ da geri ödenmedi. Bagajları teslim alan kişilerin arasında karakteri bozuk kişiler de mevcut demek ki. Herkesi aynı kefeye koymak yanlış ama bu kişilerin kesinlikle tespit edilip işten uzaklaştırılması gerekir. Nasıl olsa sorgulama araştırma yapılmıyor, sigorta da parayı ödüyor deyip de bu karaktersiz kişilere meydan verilmesi bence yanlış bir tutum. THY’na güvenip uçuyoruz, ülkemizin hava yolu diyoruz, ama bir dereceye kadar…

Turizm şirketinde çalışan yeğenim bagaj işlerine Havaş adlı şirketin baktığını THY ile bir ilgisi olmadığını söyledi… Bu beni ilgilendirmiyordu, ben kimi tanıyordum THY’nı. O zaman THY’nın Havaş’ı sorgulaması gerekir “bu tür şikayetler geliyor, elemanlarınızı dikkatli seçin ve bu tür olaylarda sıkı bir inceleme yapın” diye…

Hafta sonu tatilden yararlanıp uzun zamandır gidemediğim pazara gideyim dedim… Giderken de tamire bırakacağım fön makinemi yanıma aldım, baktılar bozuk değilmiş, pahalı ve performansı yüksek bir makine idi, sevinerek pazara yöneldim. Domates seçerken tezgahın üzerine koydum aldığım peynirle birlikte, Pazar arabam da diğer yanımda, kaş göz arasında yok oldular, kim aldı nasıl aldı şoklara girdim, keşke arabanın içine koysaydım diye söylendim kendime ama nafile giden gitmişti…

Geçen yıl evime giren hırsızla nasıl yüz yüze geldiğimi anlatmıştım blog yazımda, beni öyle kötü etkiledi ki gece gündüz her an evimde bir yabancı varmış gibi tedirgin oluyorum… THY ile yaşadığımız bu olaylar sonrasında ise valizlerimizin güvenliği açısından endişe duyacağız artık… Çevremden de duyduklarımı katınca işin içine durumun epeyce vahim olduğunu anladım… Küba’ya uçan bir arkadaşımın valizinden gümüş takılarını almışlar. Geçen gün Karadeniz’e Pegasus’la uçan arkadaşımın valizi kayboldu karşılığında 250 TL verdiler, oysa ki içindekiler daha fazla tutuyordu… Bu arada benden sonra oğlum da geldi 15 günlüğüne tatile, yine THY ile uçtu, kızgınlık geçiyor bir zaman sonra, benim de kışa niyetim var tekrar New York’a uçmaya ama THY olur mu bilmem… Çaldırdığım cep telefonu ve cüzdanları da sayarsak ne günlere geldik, ne günlere gidiyoruz diye düşünüyorum… Bilemiyorum…

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..