Tıptaki ayıplar!

Günümüzün en şaşırtıcı ama önemli sonuçlarından biri gündelik gerçekler arasındaki uçurumdur. Sağlıklı yaşam mesela! Bilhassa özel hastaneler… Ya da düzenli sağlık hizmeti almak meselesi!

Herkes bunların hem bir gereklilik hem de hak olduğuna inanır, öyle konuşur, öyle davranır. Özel hastane, muayenehane veya tıbbi tahlil laboratuvarın da kafayı gerçeklerin sert duvarına vuruncaya kadar!

Tabii işin bu yanını yıllar boyu sabahlara kadar tartışsak fayda etmez! Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş; tıp neredeyse baştan aşağı kârlılık ilkesi üze rine kurulu devasa bir endüstri haline gelmiştir.

Evet, hâlâ insan sağlığı için canla başla çalışılmaktadır! Doğru! Hastalıklara canla başla yeni çareler, yeni çözümler aranmaktadır. Doğru! Doğru! Doğru…
Ama şimdi bu çabanın ne kadarı endüstriyel verimlilik ve kârlılık arayışından; ne kadarı insancıl hizmet ve bilimsel adanmışlıktan, kıyaslamasına girmek ister misiniz? Ben de bir hekimim ama istemem doğrusu! Midemin kaldırmayacağından korkarım.

Sıradan insanların tıbba teslimiyeti her geçen gün daha da artıyor. Çünkü kendi hastalığımızı, acılarımızı biliyoruz, geçmesini istiyoruz ama “orada” (tıp endüstrisinde) neler döndüğünü asla bilemiyoruz. Ve nasıl da kahredici bir gerçek!
Mesela grip aşısı... “En iyisi hiçbir şey yapmamaktır. Aşıdan mucize beklemeyin. Grip olunca da enfeksiyona karşı destek ilaçları almayı unutmayın” demişti...
Kim mi? Yaklaşık 40 yıl kadar önce grip aşısını geliştiren adam! Vatandaşta “baksana aşının mucidi de böyle diyorsa!” havası hâkim olur, sonra da bilinç dışımızda griple soğuk algınlığı yeniden ve yanlış olarak babadan kalma yöntemlere ve abur cubur ilaçlara geri dönülür! “Sağlık endüstrisinde yeni bir tezgâh” kuşkusunu aldım!

Öyle ya!..
Grip aşısının yaygın kullanımı uluslarara sı ilaç tekelleri için en kârlı alanlardan biri olan basit ağrı kesicilerin; ateş düşürücü ve anti-bakteriyel ilaçların leblebi gibi satışına sekte vurmuştu.Milyarlarca dolarlık pazar bir anda sarsılıvermişti.
Bir şey söyleyeyim mi? Kimselere açıkça itiraf edemesek de... Artık tıpla ilişkimiz her türlü fırıldağın çevrildiğini bilmemizi gerektirir...

Yalan mı?