Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Topluluk önünde konuşma

Topluluk önünde konuşma
 

İletişim kurduğumuz her an aslında sahneye çıkmış oluyoruz. Seyirci sayısı bazen bir, bazen iki yüz olabiliyor. Heyecan durumumuz ise seyirci sayımız ile doğru orantılı. İstisnalar hariç. Karşınızda bir kişi olsa da bu duruma topluluk önünde konuşma diyebilir miyiz? Bence evet. Arkadaşınızla geyik yaparken tamam. Ya hoşlandığınız kişiye duygularınızı aktarmaya çalışıyorsanız? Heyecan düzeyi tavan yapar. Artık sahnedesiniz. Üzerinizde yüzlerce olmasa da bir çift göz var. Sizin için dünyanın en değerli gözleri. Şimdi anlatmak istediklerinizi; doğru, düzgün, en önemlisi de anlaşılır biçimde aktarmak durumundasınız. Bu hiç kolay değil. Olayı duygusal boyuttan uzaklaştıralım. Okulda yapacağınız bir sunumdan tutun da arkadaşlarınıza bir fıkra anlatmaya kadar birçok farklı yer ve zamanda konuşmalar yapıyorsunuz. Bu konuşmaları daha anlaşılır ve daha düzgün hale getirebilmenin ipuçlarına beraber bakalım. Öncelikle konuşmalarımızı iki ana gruba ayırabiliriz: Hazırlık yapabildiğimiz konuşmalar, hazırlık yapamadığımız konuşmalar. Hazırlık yapabildiğimiz konuşmalardan başlayalım. Bu bir okul ödevi, satış yaparken tanıtacağımız ürün hakkında bilgi, başkanlık seçim konuşması veya bir eğitim sunumu olabilir. Aşağıdaki sorulara cevap vererek sunum/konuşma hazırlığımızı yapabiliriz. Örneğimiz, iletişim üzerine bir sunum olsun. 

1. Konumuz nedir? İletişim konulu bir sunum hazırlarken iletişim çok geniş ve genel bir başlık olarak karşımıza çıkacaktır. Sözlü, yazılı iletişim, iletişimin tarihi, iletişim engelleri, elektronik iletişim gibi birçok başlık kendi içerisinde bile yeni başlıklara ayrılabilir. Sunumumuzun konusunu doğru bir şekilde sınırlandırmazsak, yapacağımız konuşma çok genel bilgiler içereceğinden faydası düşük olacaktır. Örneğin; iletişim konusunu birinci aşamada elektronik iletişim, ikinci aşamada ise sosyal medya kullanımı olarak sınırlayalım. Yani sunumumuzun konusu, elektronik iletişimde sosyal medya kullanımı olsun. 

2.Sunum için ne kadar süremiz var? Bir saat, bir gün veya bir hafta boyunca devam edecek uzun soluklu bir sunum mu? Bizim için ayrılan süreye göre, vereceğimiz bilgilerin, gerekirse yapacağımız uygulamaların çerçevesini genel olarak çizebiliriz. 

3. Hedef kitle kim? Sunum yapacağımız kitleyi önceden tanıma imkânımız varsa, onlar hakkında bilgi almak sunumumuzun yapısına daha rahat yön verebilmemizi sağlar. Yaş aralığı, eğitim durumu, meslek ve çalışma durumları vs… Hedef kitlenin özelliklerine göre bir sunum yapmak gerekir. Hastaneye, postaneye, pastaneye aynı sunumu yapamayız. 

4.Sunumun yapısı nasıl olacak? Özellikle eğitim sunumlarında seminer ve eğitim ayrımını doğru yapmak gerekir. Kalabalık bir kitleye bir iki saatlik kısa bir sunum yapacaksak bunu seminer olarak adlandırırız. En fazla yirmi kişinin katılacağı uzun süreli sunumları ise eğitim olarak adlandırmak doğru olacaktır. Seminerlerde katılımcıların dâhil olabileceği uygulamalar yapmak çok kolay olmayabilir. Eğitimlerde ise kişi sayısı da az olacağından, onlara yaparak öğrenmelerini sağlayacak uygulamalar hazırlanabilir. 

5.Görsel bir sunum kullanacak mıyız? En iyi konuşmacının, sunum esnasında neredeyse hiçbir araç kullanmadan, tüm dikkati kendi üzerinde toplayabilen kişi olduğu söylenir. Diğer yandan hitap ettiğimiz kitlenin algısı; görsel, işitsel veya dokunsal olarak farklılık gösterebilir. Tüm katılımcılara hitap etmek istediğimiz konuşma ve sunumlarda, power point sunumu, video gibi araçlar kullanabiliriz. 

6.Sunumu nerede yapıyoruz? Sunumun yapılacağı yer, ışık ve ses düzeni, katılımcıların yerleşim planı gibi konuları elimizde olduğu ölçüde önceden kontrol etmek gereklidir. Sunum veya konuşma esnasında bir sürprizle karşılaşmamak için hazırlık aşamasında bu bilgilerin tamamına sahip olmak yararlı olacaktır. 

7.İçeriği nasıl düzenliyoruz? Sunum veya konuşma hazırlarken benim bireysel olarak kullandığım yöntem; beyin fırtınası yapmaktır. Bu birkaç kişiyle veya tek başına da yapılabilir. Sunumun konusunu boş bir sayfanın ortasına yazar ve etrafına aklıma gelen her şeyi yazarım. Bu aşamayı tamamladıktan sonra, çıkardıklarımı bir sistem içerisinde sıralayarak sunumun akışını belirlerim. Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra sıra konuşma veya sunum öncesinde karşılaşabileceğimiz heyecan faktörünü yenmeye gelir. Heyecanın varlığı bizi sıkıntıya sokuyor gibi görünse de bazı işleri daha iyi yapmaya, katılımcılara enerjimizi göndermeye yarayan önemli bir faktördür. Bir insan, normal şartlarda ulaşamayacağı koşma hızına veya koşu mesafesine arkasında kendisini kovalayan birkaç köpek olduğunda ulaşabilmektedir. İşte heyecan, doğru kullanabildiğimiz zaman konuşmamızı daha iyi yönetebilmemizi sağlayacak bir etkendir. Heyecanı zararlı hale getiren aşırı olmasıdır. Aşırı heyecanı yenebilmek için çeşitli yöntemler uygulayabiliriz. Örneğin inancınıza uygun şekilde dua etmek, heyecanı hafifletmeye yarayan yöntemlerden biridir. Ya da sevdiğiniz birinin resmine bakmak sizi sakinleştirebilir. Eğer uygun bir yer ve ortam varsa gözlerinizi kapatıp kendinizi deniz kenarı veya ağaçlık bir yerde hayal ederek de heyecanınızı yatıştırmaya çalışabilirsiniz. Gelelim sunum esnasında dikkat etmemiz gereken konulara… Bir konuşmanın, bir sunumun en çok etkileyen bölümü başlangıcı ve sonudur. O nedenle; başlangıçta ve bitirirken enerjiyi yükseltecek uygulamalar, konuşmalar etkili olacaktır. Katılımcılar ile sürekli göz teması halinde olmamız gerekir. Göz temasını kurarken tek bir kişi ya da bölüme takılıp kalmadan, katılımcıların tamamıyla eşit şekilde göz teması kurmak önemli bir noktadır. Konuşma esnasında sürekli sunum yaptığımız görsellere bakmak ve oradan okumak, göz temasını koparacağı için dezavantaj yaratır. Ses ve nefes ayarını iyi yapmak, boğaz kuruma ihtimaline karşı mutlaka su bulundurmak yararlıdır. Konuşmamızda veya sunumumuzda soru sorulacak noktalar varsa, katılımcılardan sorularını not alarak en sonunda sormaları istenebilir. Aksi takdirde sürekli sorulan sorular hele bir de soruyu soran kişi cevaptan tatmin olmuyorsa arkasından sormaya devam edeceği için sunum konsantrasyonumuzu bozacaktır. Bu bölümde bahsedebileceğimiz; itirazlar ile başa çıkma, soruları cevaplama gibi konuları başka bir yazıda ayrıntılı şekilde inceleyebiliriz. Eğer bir seminer veya eğitim yapıyorsak, sonunda dağıtacağımız değerlendirme formları ile katılımcıların fikirlerini alabiliriz. Yalnız; bir seçim konuşmasındaki değerlendirmeyi ancak katılımcıların coşkusu ve alkışları ile anlamak mümkün olacaktır. 

Topluluk önünde konuşmak başlangıçta zor gibi görünen, bununla beraber çok eğlenceli bir iştir. Bazı araştırmalar, topluluk önünde konuşma fobisinin insanlar arasında örümcek korkusundan bile daha fazla olabildiğini göstermiştir. Yine de sahne tozu yutmak ayrı bir keyiftir ve bir kere tadına vardığınızda, bu keyfi tekrar tekrar yaşamayı isteyebilirsiniz. Muhabbetle. 

 
Toplam blog
: 9
: 2318
Kayıt tarihi
: 20.02.11
 
 

Elazığ’da doğdu. İlkokulu Bandırma’da okuduktan sonra orta ve lise öğrenimini Elazığ’da tamamladı. 1..