Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '21

 
Kategori
Siyaset
 

TOPLUMUN DİNAMİKLERİ

http://blog.milliyet.com.tr/elveda-trajedi/Blog/?BlogNo=631342

İNANÇ GRUPLARININ EVRİMİ

Evrim sürecinde, yaşama isteği (içgüdüsü) güçlü olan canlılar yaşamak için daha çok çaba göstermelerinden dolayı hayatta kalacaklar ve üreyerek genlerini ve yaşama içgüdülerini sonraki nesillere aktaracaklardır. Yaşama içgüdüsü olmayan veya yeterince güçlü olmayan canlılar ise elenecek ve genleri ortadan kalkacaktır. (Yaşama içgüdüsü olan canlıların neden ve nasıl ortaya çıktığı konusu bir yana bırakılırsa, bir şekilde bu özelliklere sahip canlıların ortaya çıktığını veya ortaya çıkan canlıların bir kısmında bu özelliklerin olduğunu varsayabiliriz.)

Evrim süreci, yaşama içgüdüsü olan canlılardan oluşan bir havuzun oluşmasına neden olur. Fakat, heyhat, her canlı ölümü tadacaktır. Ölüm diye bir olgu da vardır. Canlılar, doğdukları gibi ölmektedirler de. Yaşama içgüdüsüne sahip olan canlılar, ölümü kabullenemeyecek, ölümün acısını hafifletmek için dini icat edeceklerdir.

Din bir dizi inancın, kuralın ve törenin ortak olarak benimsenmesi ve paylaşılması sonucunda insanların ortak bir paydada bir araya gelmesine ve gruplar oluşturmasına neden olacaktır. İnsanlar, diğer insanların da kendilerine benzemelerini istedikleri için, inançlarını yaymak amacıyla örgütler oluşturarak güç birliği yapacaklardır. Sonuçta inanç grupları adını verebileceğimiz ve büyük grupların bir türü olan gruplaşmalar ortaya çıkacaktır. (Marksistler dinin de altyapıdan türediğini öne sürerler.)

Türkler Müslümanlığı kabul ettikten sonra Anadolu’da dinle ilgili çeşitli örgütlenmeler olmuş. Fakat yayılan İslam düşüncesi, Osmanlı İmparatorluğunda mülkiyetin tamamen padişaha ait olması nedeniyle ne Avrupa’daki kilise gibi büyük topraklara sahip olabilmiş ne de Müslüman bir burjuva sınıfı yaratabilmiştir. Uzun bir dönem böyle gelip geçmiştir. Büyük inanç grubu kendi içinde fazla çeşitlenmeden yaşamını sürdürmüştür.

Osmanlı topraklarında (Avrupa’daki feodal düzenin karşılığı olarak) hüküm süren tımar düzeni 16. Yüzyıldan sonra, ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmiş ve zamanla yerini iltizam sistemine bırakmıştır. Vergi gelirlerinin peşin olarak satılması anlamına gelen iltizam sistemi, bu gelirleri kendi adına toplayan özel girişimcilerin zenginleşmesi ve giderek yaygınlaşan özel mülkiyet uygulamaları sayesinde mülk sahibi olmasına neden olacaktır. Uzun bir süreç sonunda büyük inanç grubunun üyelerinin bir kısmı da özel mülklerin ve üretim araçlarının sahibi haline gelecektir. Pandoranın kutusu açılmıştır artık. Ortaya dökülen kötülükler bir daha ayrılmamak üzere büyük inanç grubunun üyelerinin kanını zehirlemeye başlamıştır. Mavi kanlı büyük inanç grubu mensupları da peyda olacaktır.

Altyapının değirmenleri döner ha döner. Büyük inanç grubu içinde küçük esnafı, toptancı tüccarı, küçük imalatçısı, büyük tüccarı, fabrika sahibinden oluşan bir hiyerarşi iplik iplik inşa edilir. Bu hiyerarşiye mensup üyeler birbirleriyle alım-satım-dağıtım-ödeme gibi ilişkiler içinde temas halindedirler. Braudel’in Maddi Uygarlık adlı eserinin Konut Elbise ve Moda başlıklı bölümünde sözü edilen insanlar arası çekim, sevgi, nefret, kıskanma, farklılaşma arzusu, taklit gibi özelliklerin birikimli bir süreç sonunda, üretim araçlarının odağını oluşturduğu büyük grupların (sınıfların) oluşmasına yol açması kaçınılmazdır. Küçük burjuvazi, orta burjuvazi ve yüksek burjuvazi sahneye çıkmaya hazırdır. (Solcuların ortaya attığı terimlere tahammül edemeyenler alt sınıflar, orta sınıf ve üst sınıflar terimlerini icat edecektir).

Burjuvazi kazanç (kar) peşindedir. Kazanç ise bu dünya için gereklidir. Burjuvazinin bu dünyaya ve değerlerine düşkün olması da kaçınılmazdır. Kazanılan gücün (para, mülk, siyaset) kullanılmazsa bir değeri yoktur, onu kazanan, kazanmak isteyen onu kullanacaktır da. Gücün kullanılması ise mümkün olduğunca çok serbestlik (ben gücü)(özgürlük) olmasına bağlıdır. (Altben’in isteklerini karşılamak, ona gereksinim duyduğu hazları sağlamak için,  ortağı ben, zincirlerinden (üstben) kurtulmalıdır). Kuralların, yasakların, kısıtlamaların (üstben değerleri) olduğu bir dünya özgürlüklerin az olması, özgürlüklerin azlığı ise gücün etkisiz olması anlamına gelmektedir. Özgürlük, güç kimdeyse ona yaramaktadır. Böylece burjuvazi özgürlük talep edecek, ve kendine özgü ahlaki değerleri öne çıkaracaktır. Yasalar ona göre düzenlenecek, siyasi aygıt ona göre tasarlanacaktır. Burjuvazi bir yandan kendi gücünü maksimum şekilde kullanmayı sağlayacak düzenlemeleri bilinçli olarak tasarlayacak, tasarlatacak öte yandan da kendisinden bağımsız olarak gelişmiş üst yapı değerleri içinden kendine yarayanları benimseyip, destekleyerek ve teşvik ederek bu değerlerin seçilmesine (evrilmesine) neden olacaktır. Böylece altyapı, sınıfları ortaya çıkaracak, sınıflar da kendilerine yarayan kültürel, ahlaki, siyasi değerleri kısacası üstyapıyı öne çıkaracaktır.

Oluşan kültürel değerler aile, okul, cami, kuran kursları, küçük grupların buluştuğu dans, resim, müzik kursları gibi (Althusser’in ideoloji ve devletin ideolojik aygıtları dediği, aslında bir kısmı devlete (DİA), bir kısmı da topluma(TİA) ait olan) ortamlar aracılığıyla yeni kuşaklara aktarılacak ve bu kuşakların kişiliğini ve kültürünü belirleyecektir. Ortaya çıkan kişilik tipleri ise belli tipte kararları almaya meyilli olacaktır. Genel geçer ahlaki ilkeler bireylerin benliğini (örneğin) güçlendiririrken, üst benini zayıflatacak ve ortaya çıkan kişiliklerin aldığı kararlar hayatın her alanına damgasını vuracaktır.

Nerde kalmıştık. Büyük inanç grubu üyeleri üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmuştu. Macun tüpten çıkmıştır. Yerine koyabilene aşk olsun. Büyük inanç grubu ayrışmaya başlamış, çatlayıp kabuğunu kırarak içinden altyapıya bağlı olarak gelişen sınıfları çıkarmıştır. Zaman içinde inanç grubu içindeki bazı kesimler daha çok, bazı kesimler ise daha az dönüşmüş, bu değişen derecelerdeki dönüşümler sonucunda bir hercümerç ortaya çıkmıştır. Bu karmaşıklığı iki büyük ulam altında toplarsak, bir tarafta daha çok inanç grubu değerlerini taşıyanlar (üstben gücü), öbür tarafta ise daha çok altyapı gücünün etkisi altında olanlar (ben gücü) bulunacaktır. 

 Ol hikayet budur ve hikaye devam etmektedir.


 

 
Kayıt tarihi
: 29.04.21
 
 

Bilgisayar Mühendisi, Sistem Çözümleyici. Ekonomi, Siyaset, felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih,..