Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Toplumun ruh sağlığı…

Toplumun ruh sağlığı…
 

PARANOYA: Tıpta; abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencilikle belli olan ruh hastalığı. - "Zulme uğrama" düşüncesini kolaylaştıran güvensizlik, aşırı kuşkuculuk, şüphecilik durumlarında bulunma durumu olarak anlatılıyor.

21. yüzyılla birlikle paranoya çağı giderek daha etkili olmaya başladı.
Akılla ilgili konularda araştırmalar yapan Dr. Daniel Freeman her dört kişiden birinin, gerçekçi olmayan korkular yüzünden sıkıntı ve acı çektiğini düşünüyor.
Dr. Daniel Freeman, daha önceki zamanlardan çok daha şüpheci insanlar olduğumuzu söylüyor. “Her taraf güvenlik kameraları doldu, yabancılardan daha fazla şüpheleniyoruz, çocuklarımızı dışarıda oynamaya gönderemiyoruz“ diyor.

Bu durumun önde gelen nedenin, insanların şehirlerde büyük kalabalıklar halinde yaşamaya başlaması olduğu da düşünülebilir.

1800 lerde nüfusun yüzde beşi şehirlerde yaşıyordu. 2030 yılında bu oranın yüzde 65’e çıkacağı düşünülüyor. Şehirlerde paranoya iki kat daha fazla ortaya çıkıyor. Geleneksel toplumlara göre, şehirlerdeki sosyal bağlar daha zayıf, sosyal destek sistemleri daha az etkili.

Sosyal İzolasyon paranoyanın bir başka nedenini oluşturuyor. Ülkemizde 50 yıl önceye göre, insanlar daha fazla sayıda yalnız yaşamaya başladılar. 50 yıl önceye göre yaklaşık 4 kat daha fazla sayıda insan yalnız yaşıyor.

Sağlıklı ve huzur içinde olma durumunun farklı dağılımı da paranoyanın ortaya çıkışını etkiliyor. Amerika’da yapılan araştırmalarda, ciddi gelir farkı olan gruplar arasında farklı farklı güven ve çatışma duygusunun yaşandığı gösterilmiştir.

Güvensizlik, kanser, kalp hastalığı ve enfarktüs gibi hastalıklarla birlikte olabiliyor.

Çalışma ortamı ve ekonomik koşulların güvenilmezliği, çalışma hayatında rekabet, çalışma arkadaşlarını rakip olarak görme, güvensizlik duygularını arttırıyor.

Terörizm ve suç oranlarındaki artış da güvensizlik duygularını arttırıyor.

Her çağın kendine has öcüleri vardır. Bizim çağımızın öcüleri ise, terörizm, mafya ve çocuklara cinsel istismar uygulayan sapıklardır. Maalesef sorunlar bu kadarla da bitmemektedir. Giderek artan bu duruma hükümetler bir çare bulacağına ülkemizde görüldüğü gibi sorunun kaynaklarından biri de olabilmektedirler. İnsanlar, yokluk, işsizlik ve yukarıda sayılan nedenler ile giderek paranoya içine çekilirken yaratılan korku ortamları, seçim dönemlerinde verilip tutulmayan sözler, toplumu giderek daha fazla bu ruh hastalığının içine çekiyor.

Oldukça ilginç bir hikâye vardır.

“Adamın biri, doktoruna gitmiş.. Korku içinde, terler dökerek problemini anlatmış, - 'Doktor... Yatağımın altındaki timsah, bir gün beni yiyecek' demiş. Doktor adamı dinlemiş... Sonra telkinde bulunmuş, teskin edici ilaçlar vermiş... Bir kentte, bir insanı timsah yemesi gibi bir tehlikenin olamayacağına inandırmış adamı.. Adam sakinleşmiş. Doktora teşekkür edip, vizitesini ödemiş, çıkmış gitmiş. Aradan uzun bir süre geçip, hastadan ses çıkmayınca, doktor hastanın fişinden adresini bulmuş. Bir akşamüstü, otomobiline atlayıp, adamın evine gitmiş. Kapıyı çalınca, bir yaşlı kadın açmış. Doktor sormuş: - Burada oturan bir kişi, kendisini timsah yiyecek diye korkuyordu. O kişi ile görüşmek istiyorum. Evde mi acaba? Kapıyı açan yaşlı kadın, cevap vermiş doktora. - O kişiyi, iki hafta önce, yatağının altındaki timsah yedi.

Herkesin vardır yatağının altında bir timsah... ve bütün timsahlar gerçek dışı değildir..

06/10/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..