Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '09

 
Kategori
Mizah
 

Toroslar'dan Ortaca'ya

Toroslar'dan Ortaca'ya
 

Günür hocanın 13. kitabı


“Sen geldin / Seninle geldi tüm mutluluğum. / 

Acılar karamsar düşler, / Yok, artık ufkumda / 

Tek seni bulurum yöremde / Tek sen varsın usumda…” 

Kemal ŞAHİN 

*** 

Geçtiğimiz Salı (20.10.2009) akşamında telefonda, “Alo Adnan Bey Belediye Parkı’na gelir misin?” dedi.“Hayırdır hocam?” Günür hoca, “13. gerdek geceme gireceğim bu gece…” 

Zaten canım sıkkındı. Gündüzden bankaya ödemeler için gönderdiğim paranın içinden 100 TL sahte çıkmışta… Banka sahte parayı emniyete bildirmiş, hakkımda “piyasaya sahte para sürmek” ten tutanak tutuldu ve tutanak dosyası mahkemeye sevk edildi… 

Emniyette, “Sen hiç sahte paradan anlamaz mısın?” diye sormuşlardı. 

Belediye Parkı’na doğru yürürken ben de kendime sordum, “Sen saf mısın, salak mısın?” Yoksa bu tür olaylar daha çok yazabilmek için mi geliyordu başıma?... 

Günün birinde küçük bir çocuk geldi, “Adnan amca” dedi, “Bizim okulda öğretmen ödev verdi, herkes çevresindeki yazar, şair, sanatçı biri ile röportaj yapacak, ben de yöremizin en büyük şair yazarı seni gördüğümden yanına geldim…” 

Ve röportajını yapıp çekti gitti. 

Ertesi hafta tekrar gelen çocuk, “Adnan amca, annemle Pazar alışverişine çıktık ancak paramız yetmedi, babam da yok. 50 lira versen babam gelince haftaya versem olur mu?” 

Beni okulunda meşhur eden çocuktu, hem ben onun gözünde büyük şair yazardım... Elli liranın lafı mı olurdu! Çıkardım verdim hemen. Aradan haftalar, aylar, yıllar geçti. Ne çocuğu gördüm bir daha, ne de beni öksüz bırakıp da giden bizim elliliği!.. 

Bu duygu ve düşünceler arasında yürürken biraz da uzattım Günür hocaya giden yolu. O’nu ilk tanıdığım yıllara döndüm. 1989’da Köyceğiz ilçesine öğretmen olarak gelmişti. Gazete ve çimento kâğıtlarını toplayarak “Köyceğiz” adlı kitabını çıkardı. Ne zaman nerede gördümse arabama alıp gideceği yere kadar bırakmıştım kendisini, ancak hakkında “Komünist” diyorlardı. Hocaya da benim hakkımda, “Aman hocam dikkat et, tehlikeli eski bir anarşisttir” demişler… 

Bu tür önyargılardan dolayı dostluğumuz ancak 2002 yılına kadar mümkün olmamıştı. O yıllarda çevremizdeki ve yöremizdeki yazan – çizen arkadaşları bir araya getirebilmek adına çalışmalarımız olmuştu. İşte bu yeni oluşum içerisinde tanıdık birbirimizi… 

Günür hocayı tanıdıkça sevmiştim. Esprili bir yaklaşımı, mizahı seven bir anlayışı, konuşurken de insanı güldürebilen bir yanı vardı. Zaten önüne gelen bizi de anamızı da ağlatmıştı, bu yüzden biraz da gülebilmeye ihtiyacımız vardı. 

Zaten Nietzsche dememiş mi: 

“İnsan o kadar acı çekti ki, gülmeyi yaratmak zorunda kaldı.” 

Parka vardığımda İzmir'den gelen misafirleri ile birlikte oturuyordu Günür hoca. "Toroslar'dan Ortaca'ya" adlı son kitabını kucağına almış, "Bu benim çocuğum, bu benim aşkım, sevdam, sevgilim, bu benim eserim..." diye ağlıyordu... İzmir'den gelen matbaacı misafirler bir tek kitap getirmişler, diğerleri ertesi günü kargo ile gelecekmiş de... 

"Ben bu gece bununla yatacağım" diyen Günür hocanın elinden zor aldım kitabı. 

Geriye dönüş yolunda düşünüyordum, önümüzdeki bayramlarda fitre ve zekatımızı yeni yeni eserler ortaya koyabilmesi için, bugünleri yarınlara taşıyabilmesi adına acaba Günür hocaya mı versek, diye!.. 

Adnan Doğan / MUĞLA 

 
Toplam blog
: 74
: 1455
Kayıt tarihi
: 24.06.09
 
 

Haydanlı Eğitmen Aziz Doğan'ın oğluyum. Köyceğiz doğumluyum. Isparta Meslek Yüksek okulu muhasebe me..