Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '08

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

TRABZON-1

TRABZON-1
 

ATATÜRK KÖŞKÜ


21 günlük tatil bitti. Hüzünlü bir biçimde İstanbul'a döndük ve bugün iş başı yaptık. Bu arada Blog sayfalarından da uzak kaldık. Tatilimiz boyunca ( büyük kızım hariç ) bilgisayardan uzak durdum, iyi de oldu.
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi bu sene Trabzon'a gittik. Bundan önce bir kez, 1979 yazında, Trabzon'a gitmiştim. Hafızam pek kuvvetli değildir, dolayısıyla o vakit yaptığımız iki günlük seyahatı tam hatırlayamıyorum.
Trabzon annemin, anneannemim, dedemin, teyzemin doğduğu yer. Ne yazık ki şimdi hiç bir akrabamız yok. 1950'li yılların başlarında İstanbul'a göç edilmiş. O yıllarda doğan bir kişinin bizim aileyi ne kadar tanıyacağı, hatırlayacağını siz düşünün. Annnem o vakit 12-13 yaşlarında, o bile zor hatırlıyor, kolay değil.
Neyse biz dönelim Trabzon'a. Bugün size Trabzon'un coğrafyasından kültüründen bahsetmek istiyorum, sonra ekonomik ve siyasal yapısından bahsedeceğim.
Trabzon'a Doğu Karadeniz Bölgesinin başkenti denilebilinir. Samsun'dan başlayan deniz yolculuğu Trabzon'a kadar devam ediyor ve Rize yönüne doğru gidiyor. Dolayısıyla yolculuğun bu kesimi çok keyifli. Sağınızda yemyeşil bir doğa, solunuzda masmavi bir deniz. Bundan güzel ne olabilir. Yeni yapılan sahil yolu, birçok kişinin eleştirisine rağmen (Kışın azgın dalgalar, sahil yolunu rahat bırakmayacak gibi) güzel olmuş.
Trabzon'un mutlak görülmesi gereken iki yeri var; biri Uzungöl, diğeri Sümela Manastırı. Uzungöl, Trabzon'un Rize sınırında, Of ilçesinden gidiyorsunuz. Yeşil ağaçların arasında şirin bir göl. Neresinden çekerseniz çekin çok güzel görüntüler alıyorsunuz. Göl, tipik bir havuz problemi, Bir kanaldan besleniyor, bir kanaldan su veriyor. Etrafında turistik birçok tesis var. Hava her an değişebiliyor ve hırkasız asla gidilmeyecek bir yer.
İkinci yer Sümela Manastırı. Maçka yolundan sola kıvrılıyor, çoşandereyi geçiyorsunuz. Dik yamaçların arasından adeta bir kapıdan geçercesine Manastıra doğru tırmanıyorsunuz. Ve o inanılmaz görüntü. Duvara sanki kırlangıç yuva yapmış. O yükseklikte, düz yamacı oymuşlar ve önüne ( dört beş katlı bina yüksekliğinde) duvar örmüşler. İçine küçük odalar yapmışlar. Tarihçesini değişik kaynaklardan okuyabilirsiniz. Bir söylentiye göre din eğitimi alacak kızları erkekler uzak tutmak için burada barındırırlarmış. Belli bir seviyeye kadar araba ile çıkıyorsunuz ( eskiden durum daha kötü imiş ), sonra yayan tırmanıyorsunuz. Yine puslu ve bol oksijenli bir ortam.
Yine akla şu soru geliyor, burası yabancıların elinde olsaydı.
Trabzon'a da geçmiş yılara göre az yağmur yağıyormuş, bizim dokuz günlük gezimizde iki kez kısa süreli yağmur yağdı. Yine de suyun en bol olduğu yerlerden birisi. Trabzon'un meşhur Boztepesi görülmeye değer. Bir başka yer de Atatürk Köşkü. Atatürk'ün üç kez yaptığı Trabzon ziyaretinde kaldığı yer. Kendisi pek beğenmiş. Hatırına müze yapılmış. Önceden Rum bir banker tarafından 1890 yılında yazlık olarak yapılmış. Etrafı çamlık çok güzel bir yer.
Yarın bir sorun çıkmaz ise devam edeceğim.

Engüzel günler sizin olsun

 
Toplam blog
: 487
: 1730
Kayıt tarihi
: 01.04.07
 
 

1965 İstanbul doğumluyum. İTÜ Elektrik mühendisliğinden mezun oldum. Özel sektörde Kalite Bölümünde..