Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '10

 
Kategori
Futbol
 

Trabzonspor resitali

Trabzonspor resitali
 

Tarbzonspor resitali


Dün akşam Avni Aker'de tam bir Trabzonspor resitali izledik, sahada teknik heyet ve futbolcular, tribünlerde taraftarlar tek yürek olmuşlardı ve bu resitali sunmaya kendileride inanmışlardı.

Saha kenarında Şenol Günaeş'in o kendinden emin tavırları ve güvenveren duruşu sahadaki fubolcularada yansımıştı, bu nedenlede futbolcular sahada kendinden emin, kendine güvenerek sakin ve topa hükmederek oynadılar, rakip kale önünde pozisyonlarda aceleci davranmasalardı daha net ve farklı bir skor elde edebilirlerdi.

Şenol Güneş önderliğinde sahada tam bir fırtına vardı, oyuncular Şenol Güneş'in taktiklerine ve oyun felsefesine sadık kalınca Galatasaray'a adeta sahayı dar ettiler.

Sahada birdakika bile basmadık bir metre yer bırakmadılar, Trabzonspor gibi oynayıp, Trabzonspor gibi mücadele ettiler.

Top kendilerine geldiğinde ayağa pas yapıp, oyunu açarak ve rakibi yorarak oynadılar, top Glatasaray'a geçtiğinde gerek alan daraltıp ve gerekse birebirler ile rakibi boğup oyuna hakim olmalarını engellediler, zaman zaman pozisyonda verdiler ama bu pozisyonlarıda başarı ile savuşturmayı bildiler.

İlk yarıda dahada doğrusu Engin Baytar oyuna girinceye kadar sürekli sağ kanattan ve ortadan derin paslarla hucuma çıkmaya çalışan Trabzonspor sol açık mevkinin eksikliğini çok hissetti ama Engin oyuna girince oyun tamamen açıldı ve Trabzonspor her iki kanattanda daha rahat pozisyon bulmaya başladı.

Onur Recep kıvrak, soyadı gibi kıvrak ve muhteşemdi, rakibe yüzde yüzlük gol pozisyonlarında geçit vermedi, kalede çok iyi yer tuttu, her geçen gün biraz daha büyüyor, yanında çalıştığı Şenol Güneş şansını iyi kullanıyor, bu şekilde devam ederse hem Trabzonspor'un hemde Türk futbolun milli takımda en az on yılını kurtarır.

Sağ kanatta Serkan her zamanki çalışkanlığı ile rakibine geçit vermedi, zaman zaman kademe hatası yapsada görevini tam yaptı.

Savunmanın göbeğinde oynayan Giray herzamankinden daha iyiydi, kademelere hatasız girdi ve topu iyi kullandı, şu an ligde mevkisinin en iyisi.

Yanında Song tecrübesini konuşturdu, zaman zaman kademe hataları yapsada çabukluğu ve hırsı ile ben yüreğimle oynarım diyordu.

Takımın en zayıf halkalarında biri olan Cale ilk yarı çok hata yaptı, rakibini sürekli kaçırdı ve müdahalelerde gecikti, Song'un yanında oynaması şansı idi, Song tecrübesi ve çabukluğu ile Calenin açıklarını kapattı, ancak Cale'de ikinci yarıda toparlanarak ohyuna daha çok katkısı oldu.

Ön liberoda Ceyhun ve Selçuk gösterişsiz ama hatasız oynayarak görevlerini tam yaptılar, rakibe alan bırakmadılar, hucuma çıkışlarda topu ayağa çabuk ve garanti oynayarak takımın çabuk çıkmasında ve pozisyonlara girmesinde çok önemli pay sahibi oldular.

Önlerinde oynayan Colman sade oynadığı zaman ne kadar etkili olduğunu bir daha gösterdi, zaman zaman kendine yakışmayan oyun oynayarak tepki

alıyordu ancak dün akşam sade ve takım ile oynayarak takıma yüzde yüz katkı sağladı ve birde gol atarak bu oyununu taçlandırdı.

Alanzinho, ona ayrı bir pragraf açılması gerekiyor, Şenol Güneş'in gelmesi ile birlikte yükselen performansı devam ediyor, dün akşamda yine taraftara resital sunarak bütün futbol seyircisinin gözlerinin pasını sildi, transfer edildiğinde hem yönetim, hemde kendi adına sürekli eleştirilere neden olurken bugün parlayan bir yıldız gibi, görevini fazlasıyla yerine getirdi, top kendisine geldiğinde topu süratle rakip sahaya taşıyarak takımının hem rahatlamasını hemde pozisyonlara girmesini sağladı, Galatasaray orta sahasını çökertti.

Burak bu takıma her zaman faydalı olacağını bir kez daha göstermiş oldu, esas yeri olan sağ açığa geçince süreklibindirmelerle rakibine çok zor anlar yaşattı, sağ kanattan çıkarttığı paslarla takımına sürekli pozisyon hazırladı, savunmada topun sıkıştığı anlarda savunma oyuncularının uzun toplarını alıp köşeye kadar inerek takımın rahatlamasını sağladı, oda görevini yapanlardandı.

Umut Bulut, malesef Umut'u bir golcü olarak anlatacak kelime bulamıyorum ama forvet diyorsak tamam olabilir, rakibe sürekli baskı yapan, ilerde rakibi boğan ve rahat çıkmasını engelleyen, sürekli pres yapan bir futbolcu, onun için golcü diyemiyorum malesef, bugün bir Baroş Trabzonspor'da oynuyor olsa idi inanın şuan Baroş açık ara gol kralı ve Trabzonspor'da açık ara lider durumda olurdu, ha Umut yararlı değil mi mutlaka yararlı ama kardeşim yakalıdığın pozisyonların bir tanesini veya dün akşam kaçan gibi boş kaleye olanı bari at be kardeşim, bu maçı kazara berabere bitse şimdi nasıl çıkardın insanların karşısına, ha bu arada dün faydalı değil miydi, kesinlikle çok faydalı idi, çok mücadele etti ve golde de yaptığı presle büyük katkısı var, gol atamasada yinede hocasının verdiği göreviyerine getirdi.

Sonradan oyuna giren oyunucularda oyunda kaldıkları süre içerisinde görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalıştılar.

Engin oyun girdikten sonra daha önce işlemeyen solkanat işlemeye başladı ve buradanda birçok pozisyona girdiler. Engin'de çok yaralı bir futbolcu, daha sakin ve akıllı oynadığı takdirde her takımda rahatlıkla oynayacak kapasitesi var.

Teofilo bir türlü şans bulamadı ve net olarak izleyemedik ama oyunda kaldığı süreler içerisinde ayağına top yakışıyor gibi, sanırım farklı bir ortamdan geldiğinden dolayı henüz lige ısınamadı ve bizim ligimiz geldiği ligden daha sert ve hızlı olduğundan sorun yaşıyor ve güçsüz, sanırım Şenol Hoca'da bu nedenle fazla şans vermiyor, ısınmasını ve güçlenmesini bekliyor, önümüzdeki haftalarda izlemeye başlayacağız gibi.

Gabriç oyunda az bir süre kaldı bir pozisyona girdi ama vuruşu yapmakta geç kaldı, geçtiğimiz haftalarda da izlediğimiz kadarı ile oda yararlı olabilecek kapasiteye sahip, ayağına top yakışıyor ve hızlı, biraz daha takım oyunu oynayıp, mücadele ederse takımda yer bulabilir.

Kısacası dün akşam futbolcular ve teknih heyet olarak herkes görevini eksiksiz yerine getirdi.

Taraftarları mı diyorsunuz, onları untur muyum, maçın alternatifsiz tek kahramanı idiler, maçın başından sonuna kadar takıma sahip çıktılar, hiç olumsuzlukları yoktu, adeta bütün takımlara ders verdiler. Maçın hemen başında sahaya atılan bir adet su şişesine hep birlikte tepki gösterdiler. Bu su şişesine çocukların bile güleceği şekilde iki metre uzağına düşmesine rağman kendini yere bırakan Keita'yı maç boyunca top her kendisine geldiğinde tepki koyarak oyundan düşürdüler. Bunun haricinde takımı büyük bir aşkla desteklediler, tribünler, bayraklarla donatılmıştı, her taraftarın elinde ya bir bayrak ya da bir Tarbzonspor atkısı vardı, bütün stat Bordo-Mavi renk cümbüşüydü.

Traftar her zaman takımına sahip çıkıyor ama bu maçta on numara performans sergilediler ve muhteşemdiler.

Saha içerisinde futbolcular maçın atmosferinden dolayı ve hırslarından dolayı kasti olmamak şartıyla tartışabilir, birbirlerini itip kakabilirler, hatta hakem de çok kötü bir yönetim gösterebilir ama hepsi bir yana bana göre maçtaki tek olumsuzluk daha doğrusu centilmenlik dışı hareket Keita'nın tribünlerden gelen maçtaki tek olumsuzluk olan bir adet su şişesine verdiği tepki idi. Neydi o öyle bir su şişesi geliyor ve Keita'nın iki metre uzağına düşüyor ama Keita kafasını, kolunu, bacağını tutarak yere düşüyor ve neredeyse bir dakika acılar içinde kıvranıyor, onun gibi futbolcular işte bu nedenlerden dolayı Avrupa'da barınamıyorlar. İşin sadece afedersiniz ama ahlaksızlık tarafını düşünüyorlar, Türk futbolu adına çok canım acıdı çok rezil bir hareketti.

Sonuç olarak Trabzonspor 2010 yılında mağlubiyet almadan bu ülkenin dört büyük takımından biriolduğunu kanıtlayarak ve güneş gibi parlayarak yoluna emin adımlarla ve her geçen gün üzerine katarak devam ediyor.

 
Toplam blog
: 11
: 471
Kayıt tarihi
: 12.03.10
 
 

1973 Trabzon doğumluyum, Gerçek Trabzonsporluyum, İstanbul'da yaşıyorum, Üniversite mezunuyum, B..