Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '16

 
Kategori
Öykü
 

Traktör Kâmil

Çocukluğu bahçelerinde geçen Kâmil, bahçe şoförü Hasan’dan erken yaşlarda traktör sürmesini öğrenmişti.

 Davutlar yolu üzerinde ilerlerken Soğucak’a doğru saptığımızda yamaçlarda geniş bahçelerle, tarlalarla, köy evleriyle, çiftliklerle karşılaşırız. Buraları bereketli topraklarla yoğrulmuştur. Havası da olağanüstü derecede temizdir. Ege Denizinden gelen deniz havası insanları ferahlatır.

 

            İşte Kâmil bu verimli topraklarda yaşıyordu ve henüz bıyığı terlememiş 12-13 yaşlarında bir çocuktu. Bahçede yetişen kavundur, karpuzdur, şeftalidir, sebzedir, meyvedir traktörün arkasındaki römorke yerleştirir, çevre sitelere satmaya götürürdü.

 

            Bir yaz günü yine meyve sebzeleri traktörün arkasına doldurmuş, ana yolun altında bulunan tatil sitelerine doğru yollanmıştı.

 

            -Kavun vaaar! Kavuuuuunnn! Şekeeeer gibiiii!

 

            -Şeftaliye baaakk! Kokulu şeftali kokuluuuu!  

 

            -Sebzeci geldi, sebzeciiii! Domat var, biber var, patlıcan vaaaarrr!

 

-Karpuuuuz, karpuuuuz! Kesmece bunlar, kesmeceee!

 

            Kırmızı renkli traktörü yavaş yavaş Emektur Sitesine doğru ilerliyordu. Sahil sitelerinde oturan birkaç kişi seyyar satıcının geldiğini duyunca evlerinden fırlayıp traktörün etrafında birikmeye başladılar.

 

            -Kaça satıyorsun şeftalileri küçük!

 

            -Erikler kaça?

 

            -Buranın mı bunlar?

 

            -Çek bakalım üç kilo domates!

 

            Kâmil mutlu bir şekilde meyve ve sebzeleri tartıyor, torbaya doldurup müşterilerine dağıtıyordu. Bazıları da evlerinden kap kacak getirmiş onlara doldurtuyordu.

 

            Tam o sırada öfkeli bir adam yanlarına yaklaştı:

 

            -Hey çocuk! Sen ne arıyorsun burada!

 

            -Meyve, sebze satıyorum amca.

 

            -Ne! Bu yaşta traktör mü kullanılır! Ben bu sitenin başkanıyım! Çabuk çık buradan! Bir daha seni görmeyeyim! Bir daha seni burada traktörle görmeyeceğim! Hadi çabuk bas git buradan! Baban yok mu senin traktörü sürecek! Büyüklerinle gel!

 

            Kâmil çok korkmuştu. Satıştan da olmuştu. Traktör sürmesine de karışılmıştı. Sıkıntısından, çaresizliğinden ağlamaya başladı. Gözlerinde yaşlarla Emektur sitesinden uzaklaştı. O kadar korkmuştu ki evdekilere bile bu olaydan bahsetmedi.

 

            Birkaç hafta geçtikten sonra çevredeki diğer sitelerden Müfettişler sitesinin sakinlerinden Zafer Amcasına rastladı. Zafer Bey onu sever, ondan alışveriş ederdi.

 

            -Hayrola Kâmil, bizim siteye artık hiç uğramıyorsun. Sebzesiz, meyvesiz kaldık. Traktör nerede?

 

            Kâmili yine bir ağlamadır tuttu. Zafer amcasına olayı anlattı. O günden bu yana korkudan satışa çıkamadığını söyledi.

 

            Zafer Bey çok kızmıştı.

 

            -Yaaa! dedi. Getir gel sen traktörü! Ne varsa doldur içine! Beraber çıkacağız satmaya! Gelsin bakalım sıkıysa o site başkanı! Çıksın karşımıza!

 

            Kâmil çok sevinmişti. Kimsesizliğin verdiği ezilmişliğin üzerinden silinip gittiğini anladı. Zafer Amcasıyla kendisini zafer kazanmış gibi hissetti.

 

            Birkaç hafta daha geçtiğinde tatil sitelerine yine istediği gibi girip çıkabiliyor, satış yapıyor, küçük yaşta para kazanıp evin geçimini sağlamaya çalışıyordu.

 

            Biraz daha büyüyünce, ne onu ne de kırmızı traktörünü hiç kimse durduramayacaktı.

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..