Trakya'ya yolculuk var

Bizi biz yapan değerlerdir dostlarımıza, akrabalarımıza olan ziyaretlerimiz. Bu hafta sonu da Trakya’ya bir dost ziyaretine gideceğiz. Ailenin 2. Kız bebeği dünyaya geldi. (Allah bahtınızı güzel eylesin. Sağlıkla büyüsün inşallah)

Trakya deyince ayrıca bir heyecanlanıyorum aslına bakarsanız. Elbette bu ülkenin her karış toprağı değerli. Ülkemizin her bir köşesinde cennet gibi yerler var ancak Trakya’nın da kendine has bir havası ve insanı var. Doğal güzellikleri bir kenara insanı bir başka neşelidir Trakyalının. Gönülleri pek doludur kahkahayla huzurla. Mevsimi güzeldir, soğuğu serttir, üşütür, sıcağı bunaltır ama üstünde Karadeniz, sağında Marmara, altında Ege denizi derken kendini başka bir Türkiye yapar.

Görülecek bir çok yeri vardır ama birbirine de çok benzer köyleri, kasabaları. Köyün zengini ile orta hallisinin arsasını yanyana koyun, hangisinin kime ait olduğunu anlayamazsınız. Yakıncadır herşey. Elleri de lezzetlidir anaların. Hamur işleri iddialıdır.

Kıyıköyü Babaeskisi, Lüleburgazı, M.Ereğlisi, Selimiyesi gezilmesi gereken yerler arasındadır.. Hele bir de oğlak mevsiminde vardınız mı bambaşka bir ziyafet bekliyor olur sizi. Lokasyonu itibariyle uluslarası geçiş kapısıdır ve muacırların evidir Trakya. Papatyadan bildiğimiz sarının ayçiçeği ile yerlere serilmiş hali fotoğrafların anafikridir. Son yıllarda kanola çiçekleri de epey bir meşhur olmuştur.. Detaylara inecek olursak Trakya hakkında yazılacak binlerce şey bulunur ama etmeyelim de gezicelerin hayallerine bırakalım.

Ben bir turist rehberi değilim ancak Trakya’ya kefilim. Nacizane dileğimdir..