Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '15

 
Kategori
Yurtdışı Eğitim
 

Yurt dışında İngilizce öğrenebilir miyim?

Bir iş görüşmesine gittiniz , karşınızdaki suratı asık İnsan Kaynakları müdüresi bayan mahkeme duvarı size kritik soruyu sordu.

İngilizce biliyor musunuz?

CV’nizin alt orta bölümlerine okuma/yazma/konuşma hepsine ‘advance’ olarak işaretlemişsiniz.Bu soruya ‘yes’ demeniz mi beklenir bilinmez ama o anda karşınızdakine bırakacağınız surat ifadesidir sizin daha önce kaliteli bir ingilizce eğitim alıp almadığınız.Kendine güvenen ve aktif olarak ingilizce konuşan , kendi materyalleri ile(internet,tv,gazete vb.) bunu sıcak tutan adayların istiyorsanız müleakata İngilizce devam edelim demesi büyük bir artıdır. He bi de orta seviyede deyip elmacıkları kızaran yeni üniversite öğrencisi var ki işin anatomisi gereği ingilizcenin gereklilik olduğu pozisyon için şansını maalesef rafa kaldırmıştır.

 

Peki ne yapmalıyız? Ben bir Eğitim Danışmanı değilim,İK ile uzaktan yakından ilgim yok,prosedürleri de bilmem ancak 2003 yılından beri özel sektörde çalıştığım , yurtdışında eğitim aldığım ve bir müddet yurtdışında çalıştığım için bu tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

 

İngilizce öğrenmek için Maltaya gittim ;  Bu başlığın altına tonlarca güzel hikaye,anı sığdırabilir,Maltayı size tasvir edebilir,biyografisini çıkartabilirim ancak benim vurgulamak için istediğim konu başlıkta da altını çizdiğim gibi öğrenmek için gitmenin ne kadar önemli olduğu.Orta halli bir ailenin tek erkek evladı olarak ,SSK ile özel bir şirkette maaşlı çalışan babanın borç harç ile denkleştirdiği para ile 6 ay’lığına Malta’ya gitmem hem hayallerimin hem de sorumluluklarımın miladıdır.Bunu bastıra bastıra söylememin sebebi çok açık aslında Global dünyada bir oyuncu olmak istiyorsanız İngilizce bilmelisiniz! Aksi takdirde çok düz bir aday olur hep ikinci plana atılırsınız , he ingilizce bilmek belki kurtuluş değil ama o babanızın size bahşettiği imkanı ödemek için bir araç olacaktır.

Malta çok güzel bir Akdeniz adası,sanayisi olmayan , nüfusu az Arap ve İtalyan ezgilerinden etkilenmiş ,en son İngilizlerin sömürgesi olmuş kozmopolit bir ülke.Katolik inançları gereği İtalyanlara yakın hissediyorlar kendilerini. Maltaca konuşuyorlar , kendi dillerinde rakamlar tamamen ingilizce,refah seviyeleri de fazla dünyadan izole bir hayat sürdürüyorlar.

Akdeniz’in tam ortasında kaldıkları için liman hizmetleri,balıkçılık,turizm oldukça gelişmiş ve geçim kaynağı bunlardır diyebiliriz.Burdaki turizmden kastımda öğrenci turizmidir.Adaya yaz aylarında yaklaşık 2 milyon öğrenci gelmektedir. Rus ırkı bu ülkeyi çok seviyor,İskandinavlar kendi ülkelerinde çok iyi ingilizce eğitimi almalarına rağmen hem yaz tatili yapmak hemde ingilizce pratik yapmak için burayı tercih ediyorlar,tabiki bizler İngiltere’ye kıyasla fiyat açısından bu ülkeyi tercih ediyoruz.Benim zamanımda(2005) henüz AB’ye üye değillerdi ve kapıda 15 Malta Lirası (75 TL ) karşılığında vize veriyorlardı.Her bir öğrenci onlar için yeme-içme-yaşama-gezme vb. Fonksiyonlar için gelir kaynağı demektir. Dedim ya Malta için binlerce şey yazarım ama ben bu bölümü kesiyorum gelelim İngilizce eğitimine ;  ben 6 aylık bir eğitimle neydim ne oldum? öncelikle ben çalışkan bir öğrenciydim.Verilen ödevleri yapan,tekrar etmeyi seven,ders kaçırmayan,gazete okuyan,Türklerle fazla muhabbet etmeyen(ki bu ingilizce öğrenimi için bela bir durumdur)ürkek olmayan biriydim. Kendime muhabbet edecek bir yabancı arardım.Sadece bir gün yolda gördüğüm Maltalılara,öğrencilere saat sorduğumu hatırlıyorum , ‘’excuse me,what time is it? ‘’ önceleri çok tuhafıma gidiyordu kendi ülkemde yapmadığım tavırlar,ama sonraları üzerimdeki çekingenliği yıkmak,kendimi ingilizce düşünmeye zorlamak için bu taktikleri kullanmaya başladım.İşe yaradı! İşe yaradığını gördükçe de sosyal ortamımızdaki herkes ile bunu pekiştirdim,çok değil 1 ay sonra İngilizce rüyalar görmeye başladım.İnsanı çok mutlu eden bir duygu bu.

Malta’ya giderken beginner seviyesininde tamamı değilken,döndüğümde Upper-İntermediate seviyesine ulaştım. Advanced olamadım ama inanın konuşma pratiğimin çoğu advance’dan çok geliştiğini söyleyebilirim. Gönül ister ki bunları İngiltere’de yaşasaydım , çünkü onların aksanı daha güzel ,daha zor anlaşılır.ancak İngiltere çok pahalı bir ülke,vize prosedürleri adamı bezdirecek cinsten.

Şimdi yurtdışına çıkmak isteyen , hali vakti orta , gerçekten İngilizce öğrenmek isteyen arkadaşlarıma kardeşlerime nacizane tavsiyelerim var,

1) ‘TEK KİŞİLİK’ oda tutmasınlar,burda önemli olan rahatlık değil bol pratiktir.Oda arkadaşınız ile iyi bir ritim tuttursanız en az okulda almış olduğunuz 3 veya 4 saatlik ders kadar iyi bir pratik yapmış,derste almış olduğunuz bilgileri kullanma şansınız olur.İnsan oda arkadaşını orda ailesi gibi görüyor netice de herkes gurbette gibi ve insan nasıl ailesi ile rahat bir diyalog kurar ise oda arkadaşı da bunu yaşatıyor.

2) Derslere yüzde yüz katılım gerçekleştirsinler , çünkü Malta’nın gece hayatı oldukça hareketli eminim ki her giden aynısını dile getirecektir.Örneğin Hafta içi Çarşamba akşamları Taksim’deki bir Cuma akşamı kadar kalabalık,eglencelik. Dolayısıyla gece dışarı çıkan herkes, alkolünde ucuz olması münasebetiyle evlerine geç dönüp sabah derslerine kalkamıyor. 1 dersten birşey olmaz mantığıyla yanlış yola sapan bir öğrenci cemeresini çok olumsuz çekiyor.Siz siz olun bir tane bile ders kaçırmayın.

3) Sevgili edinin Jkimilerine bu söylediğim ağır gelebilir ancak kabul edilmesi gereken bir şey var ki beşeri ilişkilerdeki sıcaklık insanların İngilizce’ye olan bağlılığını arttıyor,insan kendisini zorluyarak eğitimi ile duygularını birleştirmeye başlıyor.Düşünün sevgilinizle bir restauranta gitme planı yapıyorsunuz,neleri sevdiği-sevmediği,ne tür mekanlardan hoşlanıp-hoşlanmadığı , ücretler , yol güzergahları,buluşma saatleri vb. Gibi bir çok konu da İngilizce olarak fikir alışverişinde bulunuyorsunuz.Etkin bir yöntem olduğu tarafımdan kanıtlandıJÖrneğin bir Türk yemeğinin nasıl hazırlandığını anlatmak bile Türkçe’den İngilizce’ye çeviri / kelime dağarcı kullanma pratiğini geliiştirir.

4) Çaktırmadan insanları dinleyin ; Otobüs durağındasınız iki yabancı yanınızda hararetli bir şekilde tartışıyor,kulağınıza muzik takıp tatil modundan ziyade ne konuştuklarını anlamaya çalışmak süper bir listening eğitimidir.ben ilk zamanlar bunu başaramadığım için kızıyordum kendime,çünkü hiç bir şey anlamıyordum.Daha sonra çaktırmadan ağızlarını okumaya çalıştım.Yakaladığım her kelimeyi not ettim.Gün geçtikçe konuşmaların %30 sini anlar hale geldim.Konu içerisinde geçen çok çok basit , bilindik kalıplar bile bazen aksandan dolayı çok komplike olarak sanılıyor.Halbuki değil.Kendimce çok gelişim kaydettiğim bu -dinleme yöntemini özellikle süpermarketlerde çok uyguladım.İçki reyonlarında fiyatlara bakınırken yanımdaki 2 Maltalının akşam ne yemek yiyeceklerini öğreniyordum.Kültür farklılıkları da ayrıca hoşuma gidiyordu.Patlıcanı su da haşlayıp üzerine mayonez dökmeyi planlayanlar bile vardı.

5) Ceza Yöntemini uygulayın ;  Kozmopolit bir ortam düşünün , İsveçli ,Sırp , Koreli , Rus , İtalyan , aynı masada herkes farklı dilde konuşuyor. Bu ortamda İngilizcenizin ilerlemesi mümkün değil,eğer aralarında birden fazla Türk varsa tamamen imkansız hale gelir.Bu durumda bir oyun nitelğinde İngilizce’den farklı dilde konuşan herkes kelime başına 1 EUR kumbaraya para atacak,10 kelime 10 EUR , nerdeyse bir  yemek parası. Bırakın memleketi arayıp para istemeyi o kadar borca girip sizi yurtdışına gönderen ailenizi arayacak kontürünüz yok.Bu durumda mecburen ağzınızdan çıkıcak her kelime önemli hale gelicek.Şimdi ne yapıp edin İngilizce düşünün ve 1 EUR cebinizde kalsın.

6) Günlük tutun   ;  Her güzel başlangıçın bir bitişi olacağını biliyoruz , üzerimde de sorumluluk çok fazla,ilerde iş bulmak için çok kritik bir dönemeçteyiz , o halde İngilizce eğitimimize farklı bir boyut getireceğiz.Türlü yöntemler varda bu da onlardan biri.sadece Malta’ya özel bir günlük tutmanızı istiyorum.Neden mi? Ben totalde 160 gün kaldım , arada noel tatili vardı ve 15 gün TR’ye döndüm. Şimdi elimde 160 sayfalık büyük bir anı defterim var.Biliyorum bu günlük tutma hikayeleri kimine çok abzürd kimine çok basit gelir ama kimine de devasa bir sanattır.Benim günlüğümde bence benim İngilizceme çok faydalı oldu.İnanın sıfır duygularla sadece gün içerisinde yapmış olduğum güzel şeyleri cümle haline getirdim,derslerde öğrendiğim kalıpları kullanarak cümle kurma tekniğimi geliştirdim.Yazarak çalışmanın da düşünceyi kağıda dökerken kurduğu kontak pre-intermediate seviyelerinde çok etkili gözüküyor. Eğitimin ilk günlerinde Saint Julians’a inip Paceville denen barlar sokağında geçirdiğimiz hoş vakitlerden sonraki yazdığım ilk sayfalar ilkokul çocuklarının defteri gibi, ama 5. Ayın sonundakilere baktığımda hedefine ulaşmış bir kişinin kurduğu sağlam bir kompozisyon gibi.

 

Sonuç itibariyle bu yukarıdakiler sizin Malta’daki kaderinizi belirlemez ama emin olun işe yaracağını göreceksiniz. Sizi yazmaya , dinlemeye ve konuşmaya zorlayacak yöntemler olacak ki İngilizce bu şekilde daha kalıcı öğreniliyor ki İngilizce bu şekilde öğrenilmesi korkulmayan bir ders haline geliyor.

 

Hayatımdaki en güzel 6 ayın su gibi geçtiğini söyleyebilirim. Değerlendirmek sizin elinizde..

 

Come on everybody , lets fun with English

 
Toplam blog
: 4
: 148
Kayıt tarihi
: 17.02.14
 
 

Otomotiv sektöründe hizmet veren yabancı sermayeli bir firmanın Satın Alma ve İthalat Şefi  ..