Transfer Medyası

Transfer döneminin sonlarına yaklaştığımız su günlerde medyamızdaki transfer haberleri de gitgide artıyor. Adeta yangından mal kaçırırcasına temelsiz ve araştırmadan uzak bu haberler bir taraftan camiaları zor durumda bırakırken diğer yandan da kulüplerin taraftarlarını boş bir beklenti içine sokuyor.

Elbette ateş olmayan yerden duman çıkmaz ancak bu seneki transfer haberlerindeki gibi bir isabetsizlik söz konusu olunca medyanın okuyucular ve izleyicilerin gözünde inandırıcılığını kaybetmesi kaçınılmaz oluyor.

Son günlerde medyada akıl almaz bir şekilde Fenerbahçe'ye transfer yapılma çalışması var. Önce Senna transfer edildi sonra da Aurello geri çağırıldı. Halbuki bu iki futbolcuyu ve onların kulüplerini benim gibi az çok takip edenler bu iki transferin de neredeyse imkânsız olduğunu biliyor ama buna karşın gazete ve televizyon kanallarındaki haberler durduk yere insanların aklını karıştırıyor. Fenerbahçe yönetiminin transfer dönemi bitmeden 1 ya da 2 futbolcu alma niyetinde oldukları malum ancak medyanın takipçilerine gerçek isimler yerine asılsız iddiaları yansıtması çok şaşırtıcı. Muhtemelen Fenerbahçe'nin alacağı oyuncu(lar)ın doğru isimleri ancak imzalar atıldıktan sonra medyaya yansıyacaktır; tıpkı Milan Baros transferinde olduğu gibi.

Transfer medyası Galatasaray'ın Baros transferinde de başarısız bir sınav verdi zira medya'nın üzerinde durduğu isim Morientes iken bir anda daha önce adı ciddi olarak anılmayan Baros ile sözleşme imzalandığı ortaya çıktı.

Neticede medyanın görevi transfer yapmak değil transferleri ya da transfer gelişmelerini yazmaktır. Populist haberler habere ve kaynağa ilgiyi kısa vadede artırsa da uzun vadede o kaynak camialara ve taraftarlara verdiği zarar bir tarafa inandırıcılığını kaybedebilir ki bu da bir medya kurulusu için olabilecek en vahim durumdur.