Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

TRT nereye gidiyor?

TRT nereye gidiyor?
 

TÜRKİYE'de TBMM, Anadolu Ajansı ile TSK'den sonra TRT Kurumu kamuoyunu etkileyen en önemli kurumlardan biridir. TBMM ile TSK kendi kanunları ve yönetmelikleri çerçevesindeki ilerlemelerine karşılık içinde bulundukları durumlar çerçevesinde bana göre ne AA ne de TRT kamouyunu etkileyebilmek bakımından yeterli bir etkinlik gösteremiyorlar. Çünkü oyunun kurallarına göre yapılması gerekenler yapılamıyor bu kurumlarda. Özellikle TRT Kurumu yayınlarının içerikleri bakımından olduğu kadar, dış yapımların çokluğu yönlerinden de eleştiriliyor sık sık.

Kamuoyunun ''en doğru havadis ile aydınlanmalarının zorunlu'' görüldüğü için 6 Nisan 1920 günü Ankara Ziraat Mektebi'nde 20.000.-lira sermaye ile kurulan Anadolu Ajansı Anonim Şirketi bugün yarı resmi bir şirket olarak işletilmektedir. Bugün gazetelerin çoğu kendi muhabirlerinin haberleri kadar birer AA abonesi olarak, AA kaynaklı haberleri yayınlanmaktadırlar. Türkiye çapındaki haber ağı ile en etkin haber ajansımızdır. Ankara'daki gazeteciliğin ve TRT haberciliğinin temelinde Anadolu Ajansı vardır, diyebilirim kısaca. Ancak bazı alanlardaki birikimlerine ve yeni açılımlarına rağmen pek göz önünde olmadığı için kamuoyunu etkileyebilmek bakımından yeteri kadar etkili olmadığını söyleyebilirim. Benzeri durum ne yazık ki TRT Kurumu için de söz konusu.

Yaklaşık yirmi altı yıl televizyon yönetmeni, kanal yöneticisi ve radyo yayıncısı olarak çalıştığım TRT Kurumu ne yazık ki 1990'lardan bu yana olması gereken yerde değil. Neden böyle? Öncelikle şunu belirteyim ki eğer ortaya bir iş koymaya çalışıyor iseniz, ister istemez bazı eleştirileri de göğüslemek zorundasınız. Övgü ya da yergi biçimindeki eleştirilerden ilgili kişi ya da kuruluş ; olayın bu yönünü de düşünmemiz gerekir, diye düşündüğünde işlerin daha iyiye doğru gittiğini göreceğiz.

TRT Kurumu'nun son on yıl içerisinde yurt içine dönük (altısı yeni) toplam on bir; adları değiştirilerek yurt dışına dönük iki yayın kanalı ile büyük bir etki alanına açıldığını görmemek mümkün değil. Ne var ki bu yayınların içerikleri kadar, sunuluş biçimleri de işlerin ne kadar ''alelacele'' yapıldığını gösteriyor. Bu çerçevede yayınların dekor uygulama, alt yazı özellikleri, sunucuların hazırlıksızlıkları, canlı yayınlara bağlanmalardaki aksaklıklar ve ekranın kullanılış biçimleri, asgari olması gerekenler olarak karşımıza çıkıyor. Ötesi yok. Bir de son yıllarda yayına çıkan dizilerin adlandırılmalarındaki sorunları irdelemek için başlı başına bir kurumsallaşmaya gerek var bence. Bu konuda 2008 nisan ayında yapmış olduğum bir yayın adları dökümü ile yeni başlayan yayınların adları konusundaki tespitlerimi ayrıca yazacağım.

Yılmaz ÇETİNGÖZ (Adana 1945. SBF Uluslararası İlişkiler), eski bir TRT Kurumu çalışanı olduğumu öğrenmiş olduğundan bir ay kadar önce aşağıdaki mektubu yollamış ve karşılıklı olarak aşağıdaki yazışmalarımız gerçekleşmişti:

''Uzun zamandır TRT Genel Müdürlüğü'ne bir yazı yazıp TRT'yi övmek ve bu kuruma teşekkür etmek istiyordum. Ancak sesim çok clız kalır diye vazgeçiyordum. Ama sizin mesajınızı alıp sizin kalitenizde bir blog yazarıyla aynı blogda yazı yazmak bana gurur verdi. Benim bu mesajımdaki amacım TRT'yi tanımak ve Blog yazarlarıana tanıtmaya vesile olmak. Bana göre TRT mükemmel bir kuruluş.

1) Hem Türk örf ve adetlerine sonderece saygılı, tutucu değil , yanlı değil ve de modern.

2) Yayın ilkelerinden taviz vermiyor. Dengeli. Objektif.

3) Atatürk ilkelerine hep saygılı.

4) Tamamen Türk halkının düşüncelerini yansıtıyor. Sanki Türk Aydınlarının sesi. Ama hiç aşırılık yok.

5) Sanata, bilgiye ve toplumsal değerlere son derece önem veriyor.

6) Her zaman programlar kaliteli ve herkese hitap ediyor.

7) Belgeseller ve TSM programları, halk Müziği yayınları bir harika.

Bazen TSM programlarını dinlerken duyduğum gururdan dolayı ağlıyorum desem yeri var. Sizden ricam TRT'yi tanıtmanız. Saygılarımla.''

- ''YILMAZ Bey TRT için düşündüklerinizin çoğuna katılıyorum Ne yazık ki ''dışı sizi yakar, içi beni'' benzetmesinde olduğu gibi bazı gerçekler de vardır ki TRT bu yönü ile hiç de umulan yerde değildir. Bu durum daha önceki yönetimlerin elinde de belirli bir çalkantı içinde sürer giderdi. TRT GAP TV ile TBMM TV yöneticilikleri de yaptığım için şunu açılıkla söylemek zorundayım: Olay dışarıdan görüldüğü gibi değildir. Bir anlamda konular bakımından geniş bir açılımı olan TRT yayıncılığı bünyesindeki yapımcılar, yönetmenler ve teknik kadro ile yapabileceğinin en az %50'sini yapabilmekte; geri kalanları da teklif usulü ile bazı şirketlere yaptırmaktadır. Bu açıdan ''teknik kalite ile estetik yaklaşımlar'' yanında özellikle program adlarındaki yabancı kelimelerin bolluğu ''akıllara seza'' olmaya başlamıştır.Bu konuları ilgili ve yetkili bir kaç kişiye söylemiş ve yazmış olsam da ne yazık ki gereği yapılamamaktadır. Bence TRT çok daha iyi bir yerlerde olabilirdi. Bu açıdan da Gen. Müd. İbrahim ŞAHİN yanıltılıyor sanırım.''

- ''Cevabınız için teşekkür ederim. Söylediklerinize katılıyorum. Hatta daha bir çok konuda yakınmalar var. Ancak beni mutlu eden Türkiye'de TRT gibi kurallarına sadık ve gerçekten Atatürk ilkelerine bu denli uyan, konusunda uzman kişi çalıştıran ve uzman kişi yetiştiren başka bir kurum göremiyorum. Yetiştirilen spikerler mükemmel, ses sanatkarları mükemmel, saz üstadları mükemmel, belgeseller mükemmel, gezi programları mükemmel. Velhasıl her şey mükemmel. Daha doğrusu dışa yansıyanlar mükemmel. TRT'nin iç dünyası için bir yorumda bulunamam. Bir de ilave edeyim bu kadar İSTİKRARLI kurum olamaz. Zaman zaman itiraf edeyim (bugünkü ortamda bile..!) TRT'yi seyrettiğimde özellikle TSM programlarında mutluluktan gözlerim yaşarıyor. Demek ki biz bunları yapabiliyoruz diyorum. Hele radyo dönemini unutmaya ve takdir etmemeye imkan var mı? Keşke her kurumumuz bu kaliteyi yakalayabilse. Benim öğrenmek istediğim bu TRT ruhu nedir? Saygılarımla.''

- '' Sayın ÇETİNGÖZ yaklaşımlarınıza karşılık olarak TRT konusundaki tespitlerimi yakında yazacağım. Özellikle yayın planlama, yayınların içerikleri, sunucuların konuları saptırmaları, drama dizilerindeki açmazlar ve reklamlar konusundaki vurdumduymazlıklardan dolayı TRT Kurumu'nun günden güne kamuoyunca neden seyredilmediğini anlatmaya çalışacağım. Ne yazık ki içinde yetişmiş olduğum TRT çoğu yayınları ve aldığı reklamlar, bazı ölçümlere göre ne ilk beş, ne ilk on ne de ilk yirmi içerisinde bulunmuyor. TRT Kurumu Gen. Müd. İbrahim ŞAHİN sanırım bu tür sorunların üstesinden gelebilecek yeterli donanımı ve eğitimi olan bir ekip ile çalışamıyor. TRT Kurumu eski Gen. Müd. Şenol DEMİRÖZ de bu tür sorunlar yaşamıştı. Anladığım kadarı ile siz de yöneticilik yapmışsınız: Şeflik, müdürlük yapmayan; alanının eğitimini almayan kişiler ile nereye kadar gidebilirsiniz? Haklı olarak sorgulamaya çalıştığınız, bazı yönleri ile de beğendiğiniz TRT'nin ruhu da bir kaç yönü ile burada gizli. Benim de severek seyrettiğim TRT Müzik yayınları da ne yazık ki eski tadı vermiyor. Her şeye rağmen bazı yönleri ile TRT Haberleri'ne sözüm yok. Yazacağım bunları. Saygılarımla efendim''

Sayın Yılmaz ÇETİNGÖZ ile yazışmalarımız; onun bazı yakınmaları ile merak ettiği konular yanında benim kısaca değinip geçtiğim kimi konular, sanırım bazı açıklamaları da gerekli kılmaktadır. İçinde pek çok mutsuzlukları da barındıran ''mükemmeliyetçi'' bir yaklaşım, sanırım yayıncılık açısından ''resmen kurum olmak'' ile ''sürekli ve etkili bir biçimde var olmak'' bakımlarından ayrı ayrı sorgulanması gereken durumlardır.

İşte bu durumda ''ben yaptım oldu'', ''benden bu kadar'' diyerek hiç kimse sorumluluktan kurtulamaz. Bana göre yayıncılık içinde yönetim sanatı kadar sanat, edebiyat, estetik ve teknoloji ile de içiçe yaşayan bir süreçtir. Bu açılardan ince eleyip sık dokumayı gerektirecek bir çalışma alanıdır. Özellikle TRT'nin bazı dış yapımlarında görülen ''dizi adı'', ''metin denetimi'', ''drama sorunu'' ve ''bütçe denetimi'' sorunu ile iç yapımlarda görülen ''dizi adı'' ve ''içi doldurulamayan durumlar'' bakımından kimi eleştirilerimi gelecek yazıma saklamış bulunuyorum. Böylece TRT Kurumu'nun hangi basamaklara dayanılarak nereye doğru götürülmekte olduğunu anlatmaya çalışacağım.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..