Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Tüfeek, omza!

Tüfeek, omza!
 

" Dünyada milyonlarca bireysel silah var ve silahla ölenlerin çoğu, bu bireysel silahlarla ölüyor. Öyleyse gerçek kitle imha silahları bunlar olmasın? " Savaş Tanrısı filminde buna benzer bir şeyler diyordu Interpol ajanı, silah tüccarına. Ayağına giyecek ayakkabısı, yiyecek bir lokma ekmeği olmayan fakir Afrika ülkelerinin gerillalarının elinde gördüğümüz kalaşnikoflar bunun en güzel kanıtı değil mi?

ABD' nin büyüyüp güçlenmesine izin verdiği PKK terör örgütü ile, bizim ABD' den terörle mücadele için satın aldığımız silahlar arasında bir kan bağı olmasın sakın? Ya da İsrail yapımı uzilerle İsrail'e kafa tutmaya çalışan Filistinliler sadece bana mı garip geliyor?

Dünya üzerinde yüz milyon kalaşnikov var. Diğer markalarla birlikte varın sayısını siz düşünün. Bu gibi silahlar, her gün bir atom bombasından daha çok insanı öldürdüğü gibi, bunun bizler tarafından bilinmemesi olayı daha vahim kılıyor.

Bugün 40–50 ytl ye alınan bir kurusıkı tabanca bile biraz oynamayla bir silah haline getirilebiliyor. Hemen herkesin belinde, elinde, çantasında kişisel kullanım amaçlı bir silah var. Bunun yanında evlerde bulundurulan av tüfeklerini, pompalı tüfekleri, ya da ruhsatsız makineli tüfekleri de sayarsak, hepimizin evinde birer cephanelik var aslında. O yüzden evde sigara içmeyin, neme lazım, patlar falan...

Ölü bir teröristin Türkiye' ye maliyetini hesaplayabilir misiniz? Hemen bir piyade tüfeği ve bir şarjör merminin fiyatını hesaplamaya başladınız değil mi? Kazın ayağı öyle değil işte.

Bir kere harcanan mühimmat, askerin emeği, şehitler, tank ve helikopter yakıtları, harcanan elektrik, zaman, Türkiye' nin zedelenen imajını düzeltmek için yurtdışında yürütülen faaliyetler, caydırıcılığı arttırmak için alınan silahlar, terör nedeniyle halkın göç etmesi sonucu doğan işsizlik sorunu, üretimin düşmesi gibi yüzlerce sorun, terörün getirdikleri arasında. Yalnızca Türkiye’ deki değil. Dünyanın herhangi bir yerinde, ucu silah tüccarı ülkelere dokunmayan tüm çatışmalar karlı olduğu için uzun yıllar sürüyor. Anlaşılan kendi insanlarınızı öldürünceye dek, silahı kime sattığınız pek fark etmiyor.

Köroğlu delikli demir icat olunca metliğin bozulduğunu söylemiş. Aslında o icat oldu diye bozulmadı mertlik, onu pazarlama politikaları icat olunca bozuldu. Yüzyıllardır neft kullanılarak el bombası benzeri ateşli silahlar yapılıyor, o zaman insanlar terörist saldırı haberleri duyuyorlar mıydı? Belki de o zamanlar batılı ülkeler neft yağından bomba üretmedikleri için böyle şeyler pek sık görülmüyordu.

Oyuncakçılarda, marketlerde, hatta semt pazarlarında satılan neredeyse tüm oyuncaklar şiddet içeriyor: Komando seti, cezalandırıcı seti, bilmem nenin askerleri, bilmem ne askerleri, süper savaş aracı… Üstelik artık birebir kopyalar çıkarılıyor. Yani bir oyuncağa bakarak M48 tankının birebir planını çizebilirsiniz! Bu da yetmezmiş gibi, en son modelleri gerçekten ateş ediyormuş gibi ışıklar ve sesler çıkarıyor. Ne de olsa çocuklar büyüdüklerinde o silahları kullanacaklar. Şimdiden beyinlerini yıkayarak, geleceğin silah piyasasını güvence altına almak gerek değil mi?

Silahtan çıkan kurşunun ete değişini görmeden, mutlu mesut yaşayan bizler, durumun vahametini kavrayamamış olabiliriz ama peki ya görmüş olanlar, onların gözleri neden hala kapalı? Silah, yine de yeterince kötü bir şey değil mi yoksa? Ben mi abartıyorum?

Başka bir yönden düşünürsek, hatta çok iyimser düşünürsek, silahın bir doğum kontrol cihazı olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki, eğitimsiz insanlara silah kullandırmak, prezervatif kullandırmaktan daha kolay ve daha ucuzdur. Birkaç eğitimsiz insan bulunur, eğitilmelerine fırsat verilmeden silahlandırılır. İster maganda kurşunu deyin, ister barbarlık, özellikle küçücük masum çocukları öldürerek nüfus planlaması sağlamakta çok işe yarıyor. Hatta devlet eliyle desteklenmesini salık veririm(!).

Artık öyle bir duruma geldik ki, insanların kötü huylarını araştırırken, “İçkisi, kumarı var mıymış?” diye soran halkımız, bir de “Silahı var mıymış?” diye soracak. Hayır, efendim; silah kötü bir alışkanlık olduğundan değil, artık silahsız sokağa çıkmak tehlikeli olduğundan. Bir araştırmak lazım tabii ki.

“ Oğlumuz ne işle meşgul? ”

“ Bankacıyım efendim. ”

“ Silahınız var mı evladım? ”

“ Tabii ki var, efendim. ”

“ Pek güzel, pek güzel. Bu devirde şart oldu zaten çocuğum. Allah muhafaza karşındaki silah çekince sen öyle bakacak mısın canım? İyi olmuş iyi, güle güle kullanın. ”

 
Toplam blog
: 12
: 3326
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Dünyanın bir yerinde, sizi tanıyan, takip eden, belki de sizinle aynı duyguları taşıyan insanların o..