- Kategori
- Eğitim
Tüm yönleri ile 4+4+4 Eğitim sistemi nedir? (2)
Öğrenci; Biz bu eğitim reformunu anlamadık, şimdi biz kaça kadar okuyoruz? Soru, Ne kazanacağız mı, olmalıydı...
Evet... Evladım sen düşmana ne yaptın!
Burada, Düşman olarak gördüğümüz bize ne yaptı? Sorusunu da herhalde anneye sormak gerekir...
Yazının sonunda 132 yıl evvel yayınlanan bir mektubu okuyarak içerisinde bulunduğumuz noktayı daha iyi değerlendirebilirsiniz.
Aşağıda 4+4+4 Eğitim sistemi ile ilgili hükümet, muhalefet ve kanaat önderlerinin görüşleri yorumsuz olarak verilmektedir.
-“4+4+4 adil değildir...
Çalışmalara göre, çocukları, erken yaşta, başarılarına göre birbirinden ayıran bir eğitim sistemi tasarlamak adil değildir.
Almanya’nın 4+6+2 zorunlu eğitim sistemi adil değildi. 2000 yılından beri tam da o nedenle bir dizi değişiklik yapılıyor. 4+4+4 eğitim sistemi de adil olmayacaktır. Eğitim sistemi, yoksulların çocuklarını yoksul olmak zorunda bırakmamalıdır. Almanya’daki öyleydi. Gelin açıklıkla adını koyayım, yapılan çalışmalara göre, çocukları, erken yaşta, başarılarına göre birbirinden ayıran bir eğitim sistemi tasarlamak adil değildir.
Üç ayrı okul tipi
TEPAV iktisatçılarından Ali Sökmen’in Alman eğitim sistemi ile ilgili bir çalışmasındaki birkaç noktanın altını çizeyim.
-Birincisi, Almanya’da on iki yıl zorunlu eğitim vardır. İkincisi, sistem kesintisiz değil, kademeli bir eğitim olarak tasarlanmıştır. Kademeler, 4+4+4 değil, 4+6+2 şeklindedir.
-Ancak orada da ayrıştırma erken yaşta yapılmaktadır. Almanya’da öğrencilerin başarı düzeylerine göre üç ayrı okul tipi vardır.
-En başarısız öğrencileri erken yaşta toplayan Hauptschule’ye düşenler üniversite okuma şansını küçük yaştan kaybetmektedirler.
-Eğitim sisteminin özü, en başarısızlara destek olmak değil, bir nevi, başarısızların başarılıları engellememesini temin etmektir. Bu amaçla, ortada sıkı bir ayrıştırma vardır. Gördüğüm budur....
-4+4+4 ile ilgili olarak sakin kafayla düşünmek gerekmektedir. Eğitim sisteminin tasarımında siyasi gerekçelerin değil, aklın ön planda tutulmasında fayda vardır. (2)
-“Yapısal sorunlara yapısal çözümler bulmak ve de karnından konuşmayı bırakmak gerekir.
-“...Bu tasarıyla ülkemizde zorunlu eğitim süresi sekiz yıldan on iki yıla yükseltilmektedir. Ortalamada hâlâ 6.5 yıl eğitim görüp, orta ikiden okulu terk ettiğimize göre on iki yıl, ileri bir adım olarak kabul edilmelidir.
-Zorunlu eğitim süresi bir Almanya’da on iki yıldır, bir de bu teklifle Türkiye’de böyle olacaktır. Bu hakikaten ileri bir adımdır. Türkiye, zorunlu eğitim süresi on iki yıl olan az sayıdaki ülke arasına girecektir.
-İkinci olarak, bu yeni teklifle on iki yıllık zorunlu eğitim süresinin kesintisiz tek bir okulda geçirilmesi zorunluluğu kaldırılmaktadır.
-Teklif bu süreleri 4+4+4 olarak saptamaktadır. Farklı Avrupa ülkelerinde bu konu ile ilgili farklı düzenlemeler vardır. Zorunlu eğitim süresini tek okula indiren başarılı Finlandiya örneği yanında, Almanya’da zorunlu sürenin farklı okullarda geçirilmesine imkân veren düzenlemeler de vardır. Avustralya’da ikisi de mümkün olabilmektedir. Söz konusu olan eğitim ise tarihten gelen imkânlar da dikkate alınarak, öyle ya da böyle bir düzenleme yapılabilmektedir.
-Üçüncü olarak, mesleki eğitime başlangıç yaşı bu teklifle ilk dört yılın sonuna kadar düşürülmektedir. On yaşında mesleki eğitime başlangıç imkânı bir tek bazı Alman eyaletlerinde, mesela Berlin’de kalmıştır.
-OECD’nin öğrencilerin analitik düşünme becerilerini ölçen PISA testi sonuçları bu açıdan öğreticidir. On yaşında mesleki eğitime başlamaya imkân veren düzenlemelere sahip Alman eyaletlerinde yetişen gençlerin PISA testi skorları, mesleki eğitime 13 yaşında başlamaya imkân veren düzenlemelere sahip Alman eyaletlerinde eğitim görenlere kıyasla daha kötüdür.
-Mesleki eğitim iyidir. Ama erken yaşta mesleki eğitim, çocukların analitik becerilerini köreltmektedir. Test sonuçları böyle göstermektedir...” (3)
-Milli Eğitim Bakanı Dinçer'in '4+4+4' Açıklaması
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Ben buradan 12 yıl kesintisiz eğitime karşı çıkanlara bir soru sormak istiyorum. Bu meselenin imam hatip okullarını açmak üzere yapıldığına dair tartışmalar ve ideolojik bir zemin üzerine görüşmeler yapmak yerine dünyanın hangi ülkesinde 12 yıl boyunca kesintisiz eğitim olduğunu bize göstersinler" dedi.
...Türkiye'de zorunlu eğitimin 4 yıla çekilmediğini, aksine 12 yıla çekildiğini kaydeden Dinçer, '12 yıl boyunca kesintisiz eğitimin katı sonuçlar doğuracağı endişesi'yle eğitimin kademeli hale getirildiğini söyledi.
...12 yıldan vazgeçtik, dünyanın hangi ülkesinde 8 yıllık kesintisiz bir eğitim var onu göstersinler yine bugünkü tartışmaların anlamı üzerine değerlendirme yapalım" şeklinde konuştu.
"12 yıllık katı bir sistem yerine daha esnek bir model geliyor"
Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla eğitimin kademeli hale getirilip esnekleştirildiğini anlatan Dinçer, bunun Türkiye'nin demokratikleşmesi, dünyadaki değişme ve gelişmelere paralel olarak yapılması zorunlu olunan bir uygulama olduğunu belirtti.
Dinçer, "Eğitimi bir yaş öne alıyor, 6 yaşı doldurup 7 yaşından gün alan çocuklarımız, 5 yaşını doldurup 6 yaşından gün alan çocuklarımız için 'zorunlu eğitime başlama yaşı' belirleniyor" dedi.
“12 yıl zorunlu eğitim için chp somut bir öneride bulunmadı”
Dinçer, ’4+4+4' şeklindeki kademeli eğitim için CHP’nin uzlaşma çağrısında bulunması ile ilgili olarak, “Uzlaşma çağrısı AK Parti’ye yönelik olarak yapılmış bir çağrı. MEB olarak şunu söyleyebilirim; eğitimin kesintisiz 12 yıl olması mümkün olmayacağına göre eğitimin kesintili hale getirilmesi konusunda ne düşünüyorlar kamuoyu ile paylaşsınlar. Uzlaşma önerisi bu zamana kadar kelimeden öteye gitmedi. Eğer CHP’nin uzattığı el, Meclis’teki eğitim komisyonundaki CHP olarak da değerlendirilebilirse benim oradan gördüğüm bunun kanun teklifinin geri çekilmesi dışında herhangi bir teklif içermediği” diye konuştu.
CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un konuştuklarının irdelenmesi gerektiğine dikkati çeken Dinçer, CHP’nin bugüne kadar herhangi bir somut öneride bulunmadığını ve uzlaşmadan kast edilenin de ‘kanun teklifinin geri çekilmesi’ olduğunu söyledi. (4)
-CHP'li kadınlardan 4+4+4 tepkisi!
...Dünya Kadınlar Günü töreninde konuşma yapan üç kadın konuşmacı da TBMM komisyonlarında görüşülen ve kız çocuklarının eğitimini tamamlamasının önünde engel olacağı iddia edilen ’4+4+4’ kesintili eğitim sistemini eleştirdi.
...Tamayligil, ’4+4+4’ eğitim sistemi yasa tasarısıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Şimdi ucube eğitim yasaları çıkartarak, sözde kadına karşı şiddete koruma yasaları çıkartıyorlar. Biz acı tablolar ile karşı karşıya kalmaya devam ediyoruz. Kadının adını devletten silen, Kadın Bakanlığı’nı ortadan kaldıranlar, kadını ’Çalışmak ne için? İşsizlik iş arayan kadınlar nedeniyle artar’ diyen zihniyetle başbaşa bırakanlar, ’Kadın erkek eşit midir? Doğasında yok’ diyen bir Başbakan’ın yönettiği ülkede kadın haklarında ilerleme bulmak mümkün değildir."
...İzmir Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Emel Denizaslanı da ’4+4+4’ yeni eğitim sisteminin kadın haklarını geriye götürebileceğini söyledi. Denizaslanı, "Çok değil 15 yıl sonra bizi bugünleri mumla aratır hale getirecek bir yasa tasarısı" dedi. (5)
-“Almanya'nın 4+6+2 eğitim sisteminden neler öğrenebiliriz?
"Ülkemizde kademeli eğitime geçiş ve 4+4+4 sisteminin tartışıldığı bu günlerde Alman eğitim sisteminin son 10 senede geçirdiği değişiminden yapılacak çıkarımların iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Önerilen sistemde öğrencilerin Almanya'daki çoğu eyalette olduğu gibi 4. sınıfın sonunda mesleki veya akademik olmak üzere çeşitli okul tiplerinden birine yerleştirilmesi öngörülmektedir.
Buna göre amaç, mesleki eğitimin öne alınarak daha erken yaşlardan başlaması ve daha eğitimli ara elemanların yetiştirilmesidir.
2008 krizi ertesindeki sıkıntılı dönemdeki başarılı performansıyla öne çıkan Alman ekonomisinin bel kemiği olan sanayi sektörünün en büyük avantalarından biri, bu ülkede uzun bir geçmişi olan ve özel sektör ile çok iyi entegre olmuş mesleki eğitim ve çıraklık sistemidir.
Almanya’daki öğrenciler
-4. sınıfın ardından başarılarına göre akademik eğitim veren prestijli Gymnasium,
-Mesleki ve teknik eğitim veren Realschule veya
-Temel eğitim veren ve başarısı düşük Hauptschule üçlüsünden birine ayrılıp eğitim hayatlarının geri kalanını bu okullarda ve onların devamı olan yüksekokullarda geçirmektedir.
Bu sistemin başka ülkelerdeki uygulanabilirliğinin boyutları sıkça tartışılsa da Alman mesleki eğitim sisteminden çıkarılabilecek çok sayıda ders olduğu bir gerçektir. (6)
-TEPAV, Eğitimde “4+4+4” Formülüne İlişkin Meclis’e Görüş Sundu:
ANKARA – TEPAV, hükümetin 4. sınıftan sonra açık öğretimin yolunu açan ve zorunlu eğitimi kademelendirerek 12 yıla çıkaran kanun teklifine ilişkin TBMM’ye görüş bildirdi. Yeni kanun teklifinin Türkiye’nin mevcut eğitim reformu ihtiyacını karşılamadığına işaret eden TEPAV’a göre; öncelik eğitim süresini uzatmaya değil eğitim kalitesini arttırmaya verilmeli.
Meclis Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu bünyesindeki alt komisyon, 28 Şubat 2012 Salı günü, “4+4+4 formülü” olarak ifade edilen yeni kanun teklifine ilişkin aralarında TEPAV’ın da bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşlarından görüş aldı.
İnsan gücü ile 2023 hedefi uyumlu mu?
Komisyon’a “Yeni kanun teklifi neden yeterli değildir?” başlıklı bir sunum yapanTEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, Türkiye’nin öncelikleri ve makro hedefleri çerçevesinde düzenlemeyi değerlendirdi.
Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefi ortaya koyduğunu hatırlatan Sak, bu hedefe yönelik olarak milli gelir, çalışan başına üretim ve kadınların işgücüne katılımının yanı sıra nüfusun ortalama eğitim süresi ile matematik, fen ve İngilizce performansı gibi veriler açısından düşük küresel performansına dikkat çekti.
TEPAV Direktörü Sak, Türkiye’nin bir eğitim reformuna ihtiyacı olduğunu ve eğitim reformunu tasarlarken önceliklerin doğru belirlenmesi gerektiğini belirtti. Sak, eğitim kalitesini iyileştirmeden, üretim deseni dönüşümünü gerçekleştirmenin de mümkün olmadığını ekledi.
Nitelik vurgusu yaptı
Bu tabloda zorunlu eğitim süresini uzatan yani kanun teklifine ilişkin değerlendirmesinde nitelik vurgusu yapan Sak, şöyle konuştu:
“Eğitimin niteliği en az niceliği kadar önemli. Zorunlu eğitim süresinin arttırılması nüfusun eğitim süresinin arttırılması için önemlidir. Ancak, maliyeti yüksektir. Süreyi artırırken eğitime ayrılan kaynak miktarını artırmazsak kaliteden taviz vermiş olacağız.
Şu anda ilköğretimde 10,9 milyon; ortaöğretimde 4,7 milyon öğrenci var. Zorunlu 12 yıl, ortaöğretimin kapasitesini iki katına çıkarmak demek.
Bunun için kaynak ayrılacak mı? Eğitim bütçesinin büyüklüğü kısa dönemde ciddi biçimde arttırılmayacaksa önceliği eğitim süresini uzatmaya değil eğitim kalitesini arttırmaya vermek gerek.”
Sak ayrıca, eğitim kalitesini en çok artıran ülkelerde yerelleşme, öğretmenlerin koşullarının iyileştirilmesi ve başarısız öğrencilere odaklanılması gibi çoğunlukla ortak politikalar izlendiğini ancak taslakta bu hususlara değinilmediğini söyledi.
Okul öncesi eğitimle kadın işgücü de desteklenir
Prof. Dr. Sak, sunumunda, düzenlemede yer almayan okul öncesi eğitim konusundaki ihtiyaca da dikkat çekti. Okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasının kadınların işgücüne katılımına katkı sağlayacağının altını çizen Sak, “İngilizce yeterlilik indeksinde Türkiye, 44 ülke arasında 43. sırada. Okul öncesi eğitime önem verilerek İngilizce yeterliliğinde istenen seviyeye ulaşılması mümkün” dedi.
Mesleki eğitime geçiş yaşı, 16-17’lerde
Düzenlemede başlangıç yaşı ilk 4 yılın sonuna kadar düşürülen mesleki eğitim konusunda ise erken yaşta meslek seçiminin çok doğru olmadığını belirten Sak, pek çok ülkede mesleki eğitime geçiş yaşının 16-17 olduğunu kaydetti. Diğer yandan işverenlerin düz lise ve meslek lisesi mezunlarını ayırt edemediklerini ifade eden Sak, “Mesleki eğitim sistemini elden geçirmeden giriş yaşını düşürmek sorunları çözer mi?” sorusunu yöneltti. (7)
***
Ve 2. Abdülhamid’e eğitim konusunda 1880 yılında, 132 YIL EVVELbir risale veren Said Paşa’nın yazısı ile bu bölümü bitiriyoruz...
Açıkça önceki risale yazarlarının çalışmalarına dayanan uzun tarihsel mukaddimede Said Paşa “bir devletin gelişmesinin ancak bilgi ve doğrulukla temin edilebileceğine ve bu niteliklerin bozulması ya da yok olması halinde Osmalı İmparatorluğu’nun çöküşe geçeceğine işaret eder. Çareyi ise bu nitelikleri ihya etmektir. Kullanılacak araçlar eğitim ve adalettir.
Eğitim reformu diğer bütün reformların ilk şartıdır:
Bu durumu düzeltmek için ilk olarak ve öncelikle halk eğitimini geliştirecek ciddi ve güçlü bir çaba harcanmalıdır. Halk eğitimi makul biçimde idare etmeye muktedir hiçbir yönetici çıkmaz. Ayrıca kamu yasalarım adaletli biçimde idare edecek hiçbir hakim, Ordu’yu yetkin içimde yönetecek hiçbir kumandan ve ekonomik ilkelere uygun olarak gelir kaynaklarını yönetip arttıracak hiçbir mali uzman da olmaz.
Halkın zenginliğine ve refahına hizmet eden bu kurumların ve faaliyetlerin hiçbiri eğitim yaygınlaştırılmadığı sürece hayata geçirilemez…
Kısaca Said Paşa eğitimin, etkili biçimde kamu işlerinin yürütülmesi için, medenileşmiş bir toplum hayatı için, dış düşmanlara karşı savunma yapabilmek için, “ve hatta gözleri eğitim sayesinde açılmış olan Hıristiyan tebayı o andan itibaren kontrol altında tutabilmek için bile” gerekli olduğunu anlatır durur.
Ne var ki eğitim tek başına yeterli değildir. Ayrıca dürüstlüğe ihtiyaç da vardır. Zira dürüstlük olmadığında ikiyüzlülük, Sahtekârlık ve vatan sevgisinin yokluğu (hubb-i vatan) meydana gelecektir.
Bu kötülüklerin yayılmasıyla İmparatorluğun yıkıma gitmesini önlemek için devletin yozlaşmayı sona erdirmesi, kendisinin de eskisinden çok daha iyi bir dürüstlük ve doğruluk örneği olması gereklidir.
“İslam dini adaleti savunsa da, hükümetin geçmişte bir zaman bu olmazsa olmaz vazifeyi göz ardı etmesi artık inkar edilemeyecek bir noktaya ulaşmıştır.”
Bunu düzeltmek için mahkemelerin yeniden düzenlenmesi ve hukuki prosedürlerin gözden geçirilmesi, ek olarak da yeni nesil hakim ve avukat yetiştirecek olan hukuk okullarının açılması lazımdır.
Said Paşa bu şekilde bir dizi sivil, askeri ve idari meseleyi tartışmaya devam eder ve nihayetinde “İmparatorluğun temel ve hayati sorunu olan maliye” diye ifade ettiği noktaya gelir. Daha fazla borç almaya itirazı yoktur, yeter ki şartları adil olsun, Osmanlı tarafının haklarına halel getirmesin ve para, bütçe açıklarının kapatılmasına değil, temel yatırımlara harcansın. Fakat asıl doğru cevap maliyenin yeniden düzenlenmesi ve maİi reformdu.
Ana hususlar arasında para biriminin makul hale getirilmesi, düzgün olarak yıllık bütçe ve dengelerin yayınlanması, adil ve etkin vergi sisteminin benimsenmesi ve hükümetin gerçekleştirdiği mali işlemler için düzgün bir muhasebe sisteminin yürürlüğe konması bulunmaktaydı. Bu ayrıca tarımın, Sanayinin ve ticaretin gelişmesi ve ulaştırmanın yaygınlaşması için acilen ihtiyaç duyulan kamu hizmetlerinin mümkün kılınmasına yardımcı olacaktır.
Eğitim Reformu
Said Paşa’ya göre eğitim reformu diğer tüm gelişmelerin önündeki olmazsa olmaz şarttı ve Abdülhamid rejimi ilk ve en büyük atılımını bu alanda yaptı.
En etkileyici başarısı yükseköğretim alanında gerçekleşti ve hem okul sayısı hem de öğrenci sayısında ciddi bir artış yaşandı. 1859’da kamu hizmetlilerinin eğitimi için bir merkez olmak üzere kurulmuş olan Mülkiye 1877’de yeniden düzenlendi ve özellikle üst sınıflar genişletildi.
Müfredat modern konuları içine alacak şekilde gözden geçirildi. Taşradan gelecek yatılı öğrenciler için yatakhane tesisleri eklendi.
1861’deki ilk mezunlar olan 33 öğrenciye karşılık 1885’te bu sayı 395’e çıktı ve bu öğrencilerin 295’i yatılıydı. Türkiye’deki modem ve yeni yükseköğrenim kurumlan içinde tamamen sivil ilkokul olan Mülkiye, Abdülhamid’in ilerleyen dönemindeki baskılara rağmen önemli bir entelektüel merkez ve yeni fikirlerin desteklendiği bir zemin olmaya devam etti.
...Mülkiye gibi Pangaltı’daki Harbiye, askeri ve sivil tıp okulları ve topçuluk, bahriye ve mühendishane gibi önceki reformculardan miras alınan birkaç okul daha açık tutuldu ve genişletildi. Ama bununla kalmadı. Mevcut okullara ek olarak Abdülhamid en az on sekiz yeni yüksek ve mesleki okul daha kurdu.
Bunların arasında maliye (1878), hukuk (1878), güzel sanatlar (1879), ticaret (1882), sivil mühendislik (1884), veterinerlik (1889), polis (1891), gümrük (1892) ve daha gelişmiş yeni bir tıp okulu (1898) sayılabilir....” (8)
Devam edecek...
Yorumsuz verilen alıntılardan sonra konu çeşitli yönleri ile değerlendirilecektir...
Resim;internet ortamından alınmıştır.
(1)Mahir Ünal Ak Parti grup başkanvekili, Meclis Konuşmalarından
(2)Prof.Dr. Güven Sak, Radikal 09.03.2012
(3)Prof.Dr. Güven Sak, Radikal, 02.03.2012
(4)Bakan Dinçer’in açıklaması. Kaynak: IHA, 08 Mart 2012
(5)DHA-vatan
(6)TEPAV-Ali Sökmen, Politika Notu
(7)TEPAV, Konulara ilgi duyanlar ilgili kuruluşun web adresine başvurabilirler.http://www.tepav.org.tr
(8)Modern Türkiye’nin Doğuşu, Bernard Lewis, sahife, 247