Tuna'nın defterinden 2

Üç yıl kadar önce oğlum Tuna'nın bir deftere gelişigüzel kaydettiği yazılardan bahsetmiş, bunlardan birini buraya aktarmış ve zaman zaman bunu tekrarlayacağımı yazmıştım.

http://blog.milliyet.com.tr/Tuna__nin_defterinden/Blog/?BlogNo=80350

Ama aradan neredeyse üç yıl geçmiş,Tuna 20 yaşına gelmiş, ben hala Tuna'dan herhangibir yeni alıntı yapmamışım. Geçenlerde defter elime geçince sözümü hatırladım ve hoşuma giden son iki yazıyı serinin devamı olarak eklemeye karar verdim.

Sizi Tuna'nın yeni denemelerinin ilki ile başbaşa bırakıyorum;

25 Temmuz 2010 Pazar, 02:17
Loş odalarda parlıyor şarkın. Bedenini canlandırıyor yatakta. Kızıl saçların dolduruyor odayı. Sessiz film gibi sadece bedenin canlanıyor. Şarkıyı sen söylüyormuşsun gibi elin kalkıyor. Ne kadar zarif olduğunu farkediyorum. Ömrüme istemeden bıraktığın tüm çizikler bir sarmaşık gibi birleşiyor kalbime aklıma dolanıyor.

Geceler yaşar bilir misin? İnsanlar farketmez, dokunduğunda anlayamazsın. Ama ben görüyorum. gecelerin ne kadar yorgun olduğunu görüyorum. Nefesi hızlı hızlı, yere kulağını dayasan sersem bir genç çocuğun kalp atışları hissediliyor. Zaman gibi ama biraz daha farklı, biraz daha tutkulu. O da benim gibi korkuyor farkındayım, bazen o da ağlıyor.

Senin olduğun yerlerde yağmur yağar.. Bir damla omzuna düşer farketmezsin. Kolundan parmaklarına akar, orta parmağının ucuna ulaşır ordan toprağa düşer. İşte o an benim kulağım çınlar. Olduğum yerden yürüyerek uzaklaşırım.

Uzaktan seni izlerken ritmik yürüyüşün binlerce melodiyi aklıma getirir. Sanki sözlerini yazmamı beklerler. Her sözcük anlamını yitirir, ta ki senin yörüngene girene kadar. Sonra herbiri yürüyüşünle bir yer bulur kendine senin etrafında. İnsanlar bilinmezliği beklerler. Bedenlerinin her köşesiyle hissetmek isterler.

Bir kızı dansa kaldırırım adını öğrenmeden. Yüzündeki avcundaki çiziklere bakarım. Sana benzetirim gülüşlerini. Hatta ve hatta topuklu ayakkabı giyişlerini, şarap gibi yolun üstündeki akışlarını. Ama tadı çok farklı gelir. Yüzüm ekşir, bana bakarlar, işte o an farkederler bendeki depremleri.. Koşar saklanırlar.