Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Tuna'nın seyir defteri 4

Tuna'nın seyir defteri 4
 

“Tuna’nın seyir defteri, ben burasını çok sevdim. Hergün yeni bir şeyler keşfetmeye başladım. Mesela geçen gün, alt dudağımı eğri yaptım, annemle babam çok şaşırdı. Onlar buna “dudak bükme” dediler ama ben başka isim düşünüyorum çünkü ben böyle yapınca ikisi de “yok oğlum, benim aslan oğlum, neden büktün dudaklarını, kıyamam sana” gibi bir sürü anlamadığım şey söylediler. Ama ses tonları çok hoşuma gitti. Artık canım sıkılınca böyle yapıyorum, hepsi koşuşturuyo.. çok sevdim ben bu oyunu”. Tuna’nın annesi babasına söylenmektedir, “ya yapma öyle, nasıl da büküyor dudağını, kıyamam ona” .

“Tuna’nın seyir defterine ek, bugün bişey daha öğrendim. Hortumdan su püskürtmece oyunu. Annem altımdaki bezi açtı az önce. Birden esinti geldi ve hortumumdan sıvı çıktı. Hatta biraz zorlayınca daha da ileri doğru gitti. Çok zevkliydi, bunu başka bir zaman daha yapmak lazım, hatta bu yeteneğimi ilerletmem gerek. Sonra yine gelip kapadılar altımı, ama onlara kızmıyorum. Işıklar azalınca babam yine geldi, bu adam bol ışığı sevmiyor sanırım. Işıklar azalınca ortaya çıkıyor, benimle konuşuyor, ama henüz dilimizi bilmiyor, sanırım ona dilimizi öğretmem gerekecek. Bir de demiştim ya bu adam büyücü galiba diye, eline bir şey alıyor, ileride duran kutuya doğru uzatıp bir dokunuyor, kutudaki resimler ve sesler değişiyor. Resimli-sesli kutu anlamında televizyon diyeceğim ona bundan sonra. Geçen akşam çok güzel bir resim çıktı onda, heryer yeşildi. Yeşilin üzerinde de küçük böcek gibi adamlar koşturuyordu. Babam sık sık onlara kızıyordu, “yapma be oğlum, bu da kaçar mı?”. İyi de ben neyi kaçırdım ki bana kızıyor, bi ağlarsam görürsün gününü… dikkatimi çekti, babam da o böcek adamların üstündeki şeyden giymiş, benim hortumumu boyamayı düşündükleri renk ve desende, belki babam da böcek adam olmak istiyordur… bu büyücü adamların işine akıl sır ermez, en iyisi ben uyuyor numarası yapayım da bana bulaşmasın bu aralar”

“Tuna’nın seyir defteri, hortumdan su çıkarmaca oyununa babamı da ekledim. O da çok sevdi ki bana farklı ses tonuyla bir sürü şey söyledi, en kısa zamanda bu adama dilimizi öğretmem lazım, çok anlamsız şeyler söylüyor. Ben, kucağında oturmuş, odanın içinde yürüyüş yaparken, babama son keşfettiğim oyunu göstermek istedim. Hortumda biriktirdiğim suları bi bıraktım, babamın cicisine… sonra o bana, “pipisini yediğim” falan gibi anlamsız şeyler söyledi, sanırım onun annesi onu beslemiyor. Ben annemi çok seviyorum, her istediğimde bana o lezzetli sıvıdan veriyor, hem de orijinal ambalajında. Bu büyüklerin dünyası çok karmaşık, nasıl öğreteceğiz tüm bunları onlara bilemiyorum ama bir yolunu bulacağım.”

“Dün akşam televizyonda bir resim vardı, çok ilgimi çekti. Bazı böcek adamlar ve kadınlar sırayla çıkıp, ellerinde tuttukları bir şeye bağırıyorlardı. Onların sesini saklamak için de arkada duran böcek adamlar ellerindeki şeyleri birbirine vuruyor yada ağızlarına götürüp ses çıkarıyorlardı. Annem babama söylerken fark ettim, “şarkı söylemek lazım” diye bir şeymiş bu resim, iyi de şarkı söylemek lazımsa, ben daha iyi söylerim. Neyse ki babam beni anladı, hemen o resmi değiştirdi, kesin büyücü bu adam. Beni de anlamaya başladı, sanırım dilimizi öğreniyor artık”

“Tuna’nın seyir defteri, bugün bize bi fıstık geldi, ona Alara diyorlarmış. Güzel bir kız da ben şimdi ne yapacağım. Bir tarafta Ela, bir tarafta Alara, Allah’ım benim işim çok zor, iki arada kaldım. Bu konuda aceleci olmamak lazım, biraz düşüneyim de öyle karar veririm, mesela 20-30 yıl kadar düşüneyim… Zaten böyle işler aceleye gelmezmiş, önce çözmem gereken bazı konular var. Mesela babam neden bu futbolu bu kadar çok seviyor, o böcek adamlar neden ortada koşuşturuyor ve bu koşmaca bu kadar zevkli mi? Yoksa ben de mi onlar gibi olsam? Ufffff çok fazla soru var ortada çözmem gereken, kızlar sizinle sonra ilgilenirim”

“Tuna’nın seyir defterine ek : bizim eve bi abla gelip gidiyor, karnı kocaman. Annem diyor ki onun da kızı olacakmış. Diğerleri ile karışmasın diye ben o kıza Eylül diyeceğim, çünkü o zaman serbest bırakacaklarmış onu. Eylül’ün annesine kısaca Hale adını verdim. Ben adını koydum, yaşını ve bahtını Allah versin. ( Bunu babamdan duydum, o zaman da hoşuma gitmişti, şimdi de hoşuma gitti. Neyse ben biraz ara vereyim, sanırım altımda bişeyler var, rahatsız etti beni… anneeee, değiştirir misin bunu, bi de yemek ver, bi de gazımı çıkar, bi de uykum geldiiii…”

Devam edecek…

 
Toplam blog
: 18
: 13032
Kayıt tarihi
: 02.08.08
 
 

1969 Bursa doğumluyum. 1990 Yüksek Denizcilik Okulu'ndan mezun olduktan sonra uzun bir süre gemilerd..