Türban: 2011 seçiminin “ana mönü”sü...

Türban, 12 Eylül’ün ürünü, bir tür baş bağlama biçimi.

Eskiden “Türbana özgürlük” sloganını atanlar, sonradan türban yerine başörtüsü demeye başladılar. Buna karşılık, türban bağlayanlara “sıkmabaş” diyenler de oldu.

Günümüzde isteyen “türban”, isteyen “başörtüsü” diyor.

Türbanın gelecek yıl yapılacak milletvekili seçiminde “ana malzeme” olacağı çoktan belliydi.

Bu, bugünlerde daha da belirginleşti.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerin türban sorunun kendilerini çözeceğini söyledi. Bunun fırsat bilen Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hem çözelim” dedi. Ancak, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çözümlemeyi düşündü başka sorunlar da vardı.

Üstelik, kendileri muhalefetteydi.

Sorunu çözme koşu iktidara gelmekti.

Bugün CHP ve AKP’nin yetkilileri türban sorunu görüştüler.

Sonuç, şimdilik, sonuçsuzluk.

Öte yandan YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, “yazı”larla, “sınava giriş kuralları”nda yaptığı değişikliklerle türban sorununa yeni bir boyut kazandırdı.

Sayın Özcan, kendine göre sorunu çözdü! Aslında çözdü mü, yoksa sorunu iyice büyüttü mü, buna önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Bugün ayrıca, Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasıyla ilgili bir açıklama yaptı:

"Türban yargı kararlarına aykırı olarak gerçekleştirilemez.”

Türban sorunu, başka sorunlar yaratacağı benziyor.

Türban, gelecek yıl yapılacak seçimde “malzeme” olacak.

Bu “malzeme”yi AKP’nin seçim meydanlarında sonuna kadar kullanacaktır.

12 Eylül’deki halkoylaması, “12 Eylül’den hesap sormak” üzerine kurulmuştu.

Genel seçim de “türban” üzerine kurulacak, propaganda ona göre yapılacaktır!

Onun için 2011 seçimin “ana mönü”sü, “türban”dır.