Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Türban yasağını kaldırmakla bir şey olmaz diyenlere cevabım.

Türban yasağını kaldırmakla bir şey olmaz diyenlere cevabım.
 

Laik'i koruyacağız diyen Başbakan ne yapmak istiyor.


Türban dedikte şunun şurasında ne kaldı. Artık tüm hanımlar kapail'i kruyacağız idyen Başbkan ne yapmak istiyor.anacakmış. İran’a, Malya’ya benzeyecekmişiz yani Atatürk’ün Cumhuriyet’in içine yerleştirdiği Laiklik ortada kalkacakmış.

Bizler Laikliğin ne olduğunu anlayamadık ve irdeleyemedik. Bak görürsünüz. Nerden anladın diyeceksiniz. Çünkü gidişattan. Şimdi size şu soruyu sormam gerekiyor. Bizim kızlarımız türbanlı ve türbanlı olarak kaybolmuş haklarını kazanıp üniversitelerde okumak istiyorlar. Çünkü olarında okuma hakları var. Ama şunu düşünmüyoruz ki ya erkeklerimiz. O türbanlı kızlarımızın erkek kardeşleri o okullara girip de o üniversiteler de okuyabiliyorlar da neden türbanlı kızlarımız okuyamıyorlar? Başları örtülü deye mi?

Evet, başları örtülü diye.

Başları bir bez parçası ile örtülü olunca okumak daha mı iyi olunuyor? Onlara sorarsak inanç meselesi derler. Sokağa çıkıyorum kapalı hanımlar gittikçe çoğalıyor. Yani eskiden inançsızdık da şimdi mi inancımız kabardı? İnanç meselesi. Nasıl oluyormuş şu inanç meselesi. Bana birileri anlatsa ya. Yani kapanmayan inançsız kapanan inançlı mı oluyor?

Mesela ben Atatürkçüyüm. Eşim ve kızlarım açık. Annem subay hanımı ve Cumhuriyet kızı ve başı açıktır. Annem namazını kılar orucunu da tutar. Bu da bir inançtır. Ben de namazımı kılarım. Orucumu tutarım ama Atatürkçülükten de taviz vermem. İnançlı olmak insanın içinde olması lazım... İçimizde kini dışarıya vurmakla kapanmak ve ben inançlıyım demekle toplum için de bir yer bulmak ve ben buyum böyle yaşarım demek kişinin tercih edebileceği bir şey. Yani kapananların inançları doğru kapanmamışların kişi yanlış mı oluyor?

Başbakan geçenler de hem türbanlı hem de türbansız oturan kalabalığa şu cümleyi sarf etti. “Bak burada bir tablo var. Bu tablonun için de başörtülüsü de var, başı açık olanı da. İşte bizim arzuladığımız Türkiye bu.” Nasıl yani.

Sizin eşiniz dahil, Cumhurbaşkanının eşleri, Hükümetinizin kabinesinde bulunan bakanların eşleri ve Mecliste bulunan tüm milletvekillerinizin eşlerinin hemen hemen tamamı kapalı iken kısaca Atatürk’ün laik Cumhuriyetinin en üst yöneticileri yani sizlerin eşleri türbanlı iken kalkmışsınız “Bizim arzuladığımız Türkiye bu” diyebiliyorsunuz.

Sizin arzuladığınız toplum modeli bu değil olsa olsa ‘İran modeli’dir. Ve o lafı söylerken de bıyık altından gülüyorsunuz. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=89873

Ben bundan ne anlıyorum biliyormuşsunuz. Sizin partiniz dine dayalı bir partidir. Bu parti modeliyle sizin dayattığınız tek şey İslamiyet’e uygun giyinmek ve İslamiyet’in kurallarını Türkiye’ye sokmaktır. Yani Türkiye’yi İslam kurallarıyla yönetilen bir ülke yapmaktır. Ben bunun endişesini yaşıyorum.

Gelelim Üniversitelerimize.

Bakınız orası bir ilim yuvası. Orada eğitilen öğrenciler kızlar ve erkekler yani gençler birer meslek sahibi olmaktadırlar. Birer mühendis, doktor, avukat, hakim veya öğretmen olmaktadırlar. Tabi ki bu ülkeye de din adamı da gereklidir. Camiler de namaz kıldıracak, mezarlıklar da gömme işlemini gerçekleştirirken hocalar da gerekli bu ülkeye. Bunun için de İlahiyat Fakülteleri de mevcuttur. Bu eğitimi almak isteyen elbette öğrencilerimiz de vardır. Nasıl ki Harp Okulları için Askeri Liseler mevcutsa bu ülkede mesleki liseliler de vardır. Bu meslek liseliler öğrencilerine lisede ki müfredat programını yanında mesleki dersler de verilmektedir ve öğrencilere hayata hazırlamaktır. Kaldı ki Askeri Liseliler öğrencilerine Lise müfredat programlarına uygularken aynı zaman da ilerde öğrenim göreceği Harp Okullarına hazırlamak olduğundan askeri eğitimde yaptırılmaktadır. Bununla beraber de meslek liselerinde okuyanlarında mesleklerini daha iyi kavramaları için de yüksek okulları da vardır.

Şimdi de gelelim İlahiyat Fakültelerine. Nasıl ki Harp Okulları öğrencilerini Askeri liselerden gelenleri bünyesinde topluyorsa İlahiyat Fakültesi de bünyesin de İmam Hatip Lisesinden gelecek öğrenci gruplarından olmalı.

Öğrenci Seçme Sınavı da olmalı mı? O da olmalı ama hepsini aynı kefeye sokmak da bence yanlış. Demek lazım ki sen Askeri Liseden geliyorsun Harp Okuluna gideceksin. Sen de İmam Hatip Lisesi’nden geliyorsun sen de okuyacağın okul İlahiyat Fakülteleri. Yalnızca gireceğin sınav İlahiyat Fakültesine girebilmek için olacak. Sorular ona göre olacak. Yani Avukat, doktor, mühendis olamayacak. Meslek Liselerin de okuyanlar da kendileri için yüksek olan yüksek bölümlerine girebilmek için sınava girecek.

Avukat olmak isteyen, doktor olmak isteyen de bıraksınlar diğer liselilerden gelecek öğrenciler arasında olsun.

Ama ne var ki şimdi üniversite’ye sokulmak isteniliyor. Sonra da liselilere türban sokulmak istenilecek ve sonra da ilköğretim okullarına. Çünkü bütün liseliler tıpkı İmam Hatip Lisesi gibi yaptırılmak istenilecek.

Çünkü onların bütün amaçları budur.

Bunun bir tek bir sebebi var o da düzenin bozuk oluşu.

Düzen bozuksa elbette onlar kendi diledikleri şekilde düzeni değiştireceklerdir. Bunlar da istedikleri şekilde değiştireceklerinden kuşkum yok.

Bundan sonra ki konum eğitim nasıl olmalı ve öğrencilerimizin ilerde mağdur kalmamaları için düzenin ne şekilde olmadır.

Saygılarımla efendim.

Ahmet Üstündağ – İzmir

8 Şubat 2008.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..