Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '16

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Türk Devrimi dünyada eşsiz tek devrimdir, milli üretim ekonomisi devrimi de bu eşsiz devrimi tamamla

Türk Devrimi dünyada eşsiz tek devrimdir, milli üretim ekonomisi devrimi de bu eşsiz devrimi tamamla
 

Türk Milletini sembol ve sloganlarla anlatmaya kalkanlar bilsinler ki bununla Türk düşmanlığı yapmaktadırlar. Tarihin en büyük milletini anlatmaya sembol ve sloganlar yeter mi?

Bizim tek sembolümüz kanımızın rengi al bayrağımızdır. Bizim tek sloganımız "Ne Mutlu Türküm Diyene" demektir. Bizim son ve tek liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bizim devletimiz Türkiye Cumhuriyetidir. Bizim milletimizin adı Türk Milletidir.

Öyle benim milletim diye ne olduğu belli olmayan adı olmayan bir millet yoktur bu ülkede. Bu tür niyet ve faaliyetlerin hepsi boştur, gelip geçicidir, karmaşadır, yalandır, hiledir, bölücüdür, sahtedir ve kötü niyetlidir.

Türk Milleti bir ulus millet, Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devletin adıdır. Dini, dili, mezhebi, ırkı ne olursa olsun yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Milletinin bir ferdidir.

Bunun aksini düşünmek ve savunmak emperyalizme hizmettir, bölücülüktür.

İdeolojilerin, siyasi partilerin çok partili demokrasi adına faaliyetleri de ne yazık ki bu niyetlere hizmet adına içine sızan satılık niyetlerle Türk Milleti lehine değil aleyhine faaliyetlere dönüşmüştür. Ve aleni yapılmaktadır.

Türk Milleti ulus milleti olarak seçmenden üstündür. O sebeple sandık hesapları ve hileleri Türk Milletine sökmez.

Türk Milletinin gönlünde bu siyasi dağılmışlığın, teslimiyetin, ihanetin artı bir karşılığı ve değeri kalmamıştır. Bu sebeple devrimin doğumu gerçekleşmektedir. 

Kemalizm diye bir ideoloji yoktur. Kendine Kemalist diyenler de Türk değildir. Türk Milleti ideoloji denen bölücü, parçalayıcı karmaşa ve kötü niyetlere sığmayacak kadar büyük ve asil bir millettir.

Bunca yaşanan zulme sabırla bıçak kemiğe dayanana kadar dayanmış olmuş olması iç düşmanı cesaretlendirmiş olabilir. O cesaretler bugün bu ihanetin bedelini ödemek ve hesabını vermek zorundadırlar.

Gücü ele geçirmek, bizim imkanlarımızı bizim lehimize kullanmaya kalmak Türk Milletinin vicdanında ihanettir.

Milli değerlere sahip olmak bir hizip ve ideoloji peşinde helak olmak demek değildir.

Türkün asil kanı ve ruhu bu kadar köle bir örgütlü zihniyeti yaşattığı için bu zulmü kendi kendine yaşatmaktadır.

1950 sonrası yapılanan her siyasi oluşum fikir Türk düşmanlığı üretmiştir.

Aklı olmakla akıllı olmak farklıdır. Aklını kullanan, vicdanını kullanan doğruyu görür. Fitne ve fesat ideolojilere yem olmaz.

İdeoloji fitne ve fesat lanetliler adına 1950 sonrası çok partili siyasi demokrasi kılığında vatanımızı ve milletimizi bölmek ve parçalamak adı altında çok değişik faaliyetlerle bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda iç düşmanla birlikte yenilmiştir.

Üçüncü dünya paylaşım savaşı ülkemiz ve coğrafyamız üzerinde planlanan niyetlerin bir kez daha yüz yıl önce olduğu gibi çöpe atılmasıyla sonuçlanacaktır.

Türk devrimi dünyadaki tüm devrimler içinde insanlık projesi kuran tek devrim olduğu için eşsiz bir devrimdir.

Yarım kalmış olması tamamlanmayacak anlamına gelmez.

Milli üretim ekonomisini yeniden kurmak devrimi tamamlayacaktır.

Bunun için önce milli değerlerde yönetim yapısı değişecek, satılık niyet ve kurumlar yasalar ve insanlık vicdanında hesabını verecek, kapatılması gereken tüm faaliyetler kapatılacak ve yasaklanacaktır.

Kamulaştırmalar hukuk çerçevesinde ve uluslar arası hukuka göre yapılacaktır.

“Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada istikbal ve istiklallerini kaybederler” diyor büyük önder Mustafa Kemal Atatürk.

1950 sonrası ülkemizde çalışmadan, üretmeden ambalajlı sermayeye köle olarak rahat yaşama tuzağının tüm niyetleri adına yapılmayan kötülük kalmadı.

Toplumumuz bugün bu kötülüğü yaşatan bir kötülük toplumu haline geldi.

Sözde sanayiciler üretimi ya terk ederek ya da küresel tefecilerle işbirliği yaparak yer altı kaynaklarımızı siyaseti esir alarak maden ruhsatlarının satılması yoluyla bu haysiyetsizliği özelleştirme ve küreselleştirme adı altında 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle de demokrasiyi halkın elinden alıp parti sayısı kadar diktayla bu kötülüğü birlikte ürettiler.

Atatürk'ün bu sözünü aklına, vicdanına yazmayan Türk olmadığı gibi Türkün düşmanıdır...

Türkün vatanında yaşayıp, ekmeğini ve imkanlarını kullanıp Türk'e düşmanlık etmenin bir bedeli vardır. O bedeli ödeyecek olan sermaye ve siyasettir.

Sermaye ve emrindeki siyaset 12 Eylül 1980 sonrası ülkemizde özelleştirme ve küreselleşmeyle bu kötülüğü ürettiler ve kötülük toplumu olmamız için yapmadıkları kalmadı..

Türkleri kimse kendine köle yapamaz.

Bu dayatmanın sonu ya istiklal ya da ölümdür.

Dünyada köleliği kabul etmeyen ve yaşatmayan tek millet Türk Milletidir.

Özellikle bu gerçeği bilmeyen ve tuzaklara düşen Türk gençlerini uyarıyorum. Kendinize gelin. Geleceğinize, vatanınıza, hürriyetine, haysiyetinize, istikbal ve istiklaline size yakışır şekilde sahip çıkın.

Sahip çıkmanın yolu şahsi çıkar peşinde koşmak değildir. Kötü niyetlilerin peşine takılmak değildir. Niyetini saklayan ve neye hizmet ettiği belli olmayan yollara sapmak değildir.  

Bu ülkede asgari ücrette, asgari adalette zulümdür. Hırsızlıktır, eşitsizliktir, insan hakkını yedirmektir. İşte yıkılması gereken bu düzendir...Kişi başına düşen 9 bin dolar sermaye ve işbirlikçi bir kaç kendini bilmezin cebine girmektedir. Bu borsa kumarı ve asgari ücret hırsızlığına birileri ekonomi demektedir. Yer altı kaynaklarımız ruhsatları küresel şirketlere son on dört yılda satılarak üretim tekellerin eline geçmiştir. Bu tekelleşme ihanettir.

Önder Karaçay

Mobbıng Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

(Kitapla bu zulme MUHTIRA verdim)

 
Kayıt tarihi
: 09.07.14
 
 

Okunması için değil dokunması için yazıyorum. Önder Karaçay ..