- Kategori
- Güncel
Türk Milletine açık mektup!

Bağımsızlığımıza Yapılan Tasallut
Ey benim derunu dilden, canı gönülden pek çok sevdiğim; aziz, latif ve de muhterem Millet’im!
Evvela üzerime farz olan tanrı selamını sunar, büyüklerin kardan beyaz, pamuktan yumuşak ellerinden; küçüklerin renkli gözlerinden hazretle öperim.
Aziz Milletim nasıl’sınız?
İyi’msiniz?
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ifadesi ile” hadi gene eyisiniz eyi”
İyi, hoş, kedersiz, dertsiz, tasasız olmanız için yüce Allah’a duacıyım.
Siz de bu kardeşinizi sorup sual ederseniz, hamt olsun yaratana, karınca kararınca geçinip gidiyorum.
Benim pek muhterem milletim!
Sizin oralarda havalar nasıl? Bu soru kalemin ucundan dökülünce:“Hava nasıl oralarda, Üşüyor musun, Kar yağıyor saçlarıma, Biliyor musun”? Dizeleri takıldı dilime.
Her şey güllük gülistanlık mı, diye soramadım.
Çünkü burada hava hem sıcak hem de oldukça kasvetli.
Hem mevsim sıcaklığı yakıyor teni, hem de memleketin üzerinde dolaşan ihanet bulutlarının gölgesi boğuyor ruhu.
İnsan nefes almakta zorlanıyor.
Keder, kasvet diz boyu; havadan sudan konuşup, boş laflarla daha çok vaktinizi almak istemem.
Asıl niyetim, sizlerle dertleşmek kaygılarımı, korkuları mı paylaşmak!
Aslında hepinizin adını tek, tek yazmak, her birinize ayrı, ayrı hitap etmek isterim. Lakin buna ne gücüm yeter ne elim uzanır.
Kederim büyük, acım dayanılmaz, moralim çok bozuk çok!
Biliyorum, olup bitenleri sizde en az benim kadar yakından takip ediyorsunuz.
Aziz Milletim!
Son haftayı acı ve gözyaşı ile geçirdik!
Hepinizin malumu, Yüksekova Dağlıca bölgesinde ki yeşiltaş Karakolu'na teröristler yine saldırdı.
8 askerimiz şehit!
19 askerimiz gazi.
Malatya’dan kalkan bir keşif uçağımız, Suriye tarafından Ak Deniz’in uluslararası hava sahasın vuruldu.
Bu mektubu kaleme alırken Pilotlarımız hala kayıptı.
Akdeniz de bunlar olup biterken, kekik kokan Anadolu’da; terör hiç boş durmadı.
PKK Yol Kesti, 3 İş Makinesini Yaktı.Bitlis’te saldırı düzenledi, 2 öğretmen ve 1 askeri kaçırdı.
Tunceli’de polis otosuna saldırı düzenledi.
Bir çatışma haberi de Diyarbakır’dan geldi. Vs. vs…
Olaylar saymakla bitmiyor.
Aziz milletim!
Bu hadiseler olurken sahi siz nelerle meşgulsünüz, neredesiniz?
Şehit aileleri iki gözü iki çeşme ağlar, yürekleri yanarken sizin hiç sesiniz soluğunuz çıkmıyor.
Üstünüze ölü toprağı mı serildi?
Kimliğinizi, kişiliğinizi mi kaybettiniz?
Şehit olan çocuklar bizim- sizin çocuklarınız değil mi?
Şehit ailelerinin ocağına düşen ateş sizin yüreğinizi yakmıyor mu?
Eskiden Vali’sini atadığımız Şam’ın Akdeniz’in uluslararası sularında uçağımızı vurması-düşürmesi hiç onurunuzu incitmiyor mu?
Suriye Basını “Esed güçleri çok yakında İstanbul kıyılarında” manşeti atmış.
Bütün bunlar olup biterken;olayları değerlendiren Dışişleri Bakanımız Davutoğlu mealen demiş ki, “hukuk sınırları içinde kalarak hakkımızı arayacağız”... Kanuni Sultan Süleyman’ın ifadesi ile Alaaa!
Uluslar arası hukuk kuralları neden hep Türkiye’yi bağlıyor?
Suriye, İsrail, ABD ve diğer devletler uluslararası hukuk sitemini niye hiç kazımıyor?
Elbette akla gelen, cevapsız kalan, sorulacak nice soru var.
Lakin cevap alacağımdan ümitsizim.
Rahatınız bozulur, keyfiniz kaçar mı sorsam!
Neden hiç sesinizi yükseltmiyor, tepki göstermiyor, bir miting bile düzenli yemiyorsunuz?
Filistin de bir olay olsa, İsrail Filistin’i vursa, İstanbul’u ayağa kaldırıyor, slogan üstüne slogan atıyorsunuz da, kendi evlatlarımız şehit edildiğinde, ulusal bağımsızlığımıza tasallut edildiğinde neden ilgisiz ve umursamazsınız?
Büyülediler mi, muska mı yaptılar; okudular üflediler mi size?
İsterseniz size kim olduğunuzu hatırlatayım.
Aziz Milletim!
Siz, kökleri Pasifikten Akdeniz’e uzanan asil bir ırkın ahfadısınız.
M. Kemal Atatürk’ün ifadesiyle, Hem zeki, hem çalışkansınız.
Nasıl olurda olaylara tepkisiz kalır, ses vermezsiniz?
Fatih Portakal, darılmaz mı sonra?
Ne zaman ayağa kalkacak, silkinecek, bir aslan gibi kükreyeceksiniz ne zaman?