- Kategori
- Sinema
Türk sinemasında dış göç
Hiç bir Ülke sineması, kendini devlet politikalarından ve toplumsal sorunlardan soyutlayamaz. 60’lardaki dış göç olayı’da bunlardan biri idi ve Türk sinemasının bu konu ile ilgilenmesi çok gecikmedi
Son günlerde Almanya’nın yeniden göçmen ülkesi olacağına dair medyada sık sık haberlerle karşılaşmaktayız. Bu haberlere göre özellikle bilgi-işlem sektöründeki açığını kapatmak için her yıl 20.000 kişiye yeşil kart verecekmiş deniyor. Bu haberler beni daha eskiye ilk işçi gönderdiğimiz yıllara götürdü. Daha öncede bu ülkeye milyonlarca insan göndermiştik. Büyük umutlarla buraya gelen insanlarımızdan birinci kuşak Türkler büyük bir kimlik bunalımı içinde büyük acılar yaşamıştı. Dilini ve yaşam biçimini bilmediği bu ülkede tutunmak istemişler birçokları bu mücadeleyi kaybedip yitip gitmişlerdi.
II DÜNYA SAVAŞI SONRASI GÖÇ
Her şey İkinci Dünya savaşının yaralarını sarmak isteyen Almanya’nın, ülke sanayisini oluşturmak, işçi açığını karşılamak amacı ile Türkiye ile 30 Ekim 1961’de bir anlaşma imzalaması ile başlamıştı. Bu anlaşma ile Almanya’ya her sene binlerce işçi (Terzisinden - ağır sanayi işçisine kadar) gönderilecektir. Bir sene içinde 100.000 kişi göç için başvurmuş 10 sene içinde ise 500.000 Türk vatandaşı Almanya topraklarına ayak basmıştı bile. Özellikle Almanya ve diğer batılı ülkelerine yapılan bu göç olayı 1973’deki petrol krizi ile durmuş, Avrupa ülkelerinin artık işçi almayacağını açıklaması ile sona ermiştir. Ancak bu seferde Ortadoğu ülkelerine, özellikle imar konusunda hızlı göç başlamıştır.
SİNEMA DURUMA EL ATIYOR
Dış ülkelere yapılan göç ve bunun sonucunda yaşanan dramlara sinemamız seyirci kalmadı. Özellikle yurtdışında yaşayan (Tunç Okan, Korhan Yurtsever, Tevfik Başer) Türk yönetmenleri tarafından bu konu sürekli irdelendi. Yurtdışında yaşayan insanlarımızın dramı, kimlik bunalımı, uyumsuzlukları, törelerden kaynaklanan sorunlar gibi temalar bu filmlerin konularını oluşturmuştur.
BAZI DIŞ GÖÇ FİLMLERİ VE KONULARI
BABA (1971) – Yılmaz Güney
Yaşlı anası, karısı, iki çocuğu ve bir de motorlu bir kayığı olan Cemalin tüm umudu Almanya’ya gitmektir.Yoksulluğun pençesinden bıkmıştır ve eğer giderse oğluna mandolin kızına da pilli bebek getirecektir. İş ve İşçi bulma kurumunun muayene salonunda acı bir sürprizle karşılaşır. Alman doktorlar ona “siz gidemeyeceksiniz, dişleriniz eksik” deyince Cemalin tüm hayalleri yıkılır. Kaderine lanet okuyan Cemal, patronu tarafından, pavyonda adam öldüren oğlunun suçunu üstlenmesi için teklif alır. Adamın söylediği şu sözler düşündürücüdür. “Sana ömür boyu bakarım, ha Almanya’ya gitmişsin, ha hapishaneye”. Ailesine Almanya ya gideceğini söyleyerek yalan söyleyen Cemalin demir parmaklıklar ardında artık yeni bir yaşamı vardır.
OTOBÜS (1975) – Tunç Okan
Gösterime girdiği yıllarda yerli ve yabancı basın tarafından oldukça söz edilen Otobüs, özellikle Türklere hakaret ediyor gerekçesi ile ağır eleştirilere uğramıştı. Film, Türkiye’nin kırsal bir yöresinden iş bulma vaadiyle kaçak olarak İsveç’e getirilen 9 işçiyi ele almaktadır. Hurda bir otobüs ile, zorlu bir yolculuktan sonra Stokholm’e getirilen işçiler, paraları ve pasaportları alınarak şoför tarafından terk edilirler. Saatlerce perdeleri sımsıkı kapatılmış otobüsün içinde bekleyen 9 kişi, teker teker dışarı çıkmaya başlarlar ve acı sonla karşılaşırlar.
ALMANYA ACI VATAN (1979) - Şerif Gören
Almanya'da yaşayan Türk işçilerinin sorunlarına dikkat çeken filmde, iznini geçirmek için Almanya'dan köyüne gelen Güldane, Mahmut ile tanışır. Almanya hayalleriyle yaşayan Mahmut, Güldane ile evlenir ve Almanya'ya giderler. Bir süre sonra Güldane çok içen ve hovardalık yapan kocasını terk eder ama polis Mahmut'u yakalar ve karısına teslim eder.
KARAKAFA (1980) – Korhan Yurtsever
Karakafa, 3 çocuklu bir ailenin Almanya öyküsüdür. Kadının işçi kuruluşları sayesinde bilinçlenmesine karşın, kocanın yerinde sayması, üstelik karısına karşı çıması, bunun sonunda ailenin dağılması, sonuçta kocanın yaptığı hatayı anlayıp geri dönmesi anlatılır.
KIRKMETRE KARE ALMANYA (1986) – Tevfik Başer
Köyünden hiç dışarı çıkmamış bir Türk köylü kızının, tanımadığı bir adamla evlendirilerek, Almanya’ya getirilmesi ve buranın kötü etkilerinden korunmak amacı ile, kocası tarafından iki odalı eve hapsedilmesi konu edilir.
POLIZEI (1988) – Şerif Gören
Ali Ekber, gariban bir Türk çöpsüdür Berlin’de. Geceleri de bir amatör Türk tiyatrosunun temizliğini yapmaktadır. Bir gece, herkes gittikten sonra, kostümler arasında bulduğu bir polis giysisini alıp evine getirir. Ertesi gün bıyık takarak ve bıyığını keserek havalı bir şekilde dışarı çıkar. Dükkanları teftiş eder. Arkadaşlarını korkutur. Daha önce kendisine yüz vermeyen Alman kızı tavlar ve sonunda gerçek kimliğine döner.
BERLIN IN BERLIN – (1992) Sinan Çetin
Alman mühendis Thomas, çok beğendiği kadın Dilberin fotoğraflarını çektiği için, kadının kocası Mehmet ile tartışır ve adam kaza ile ölür. Thomas özür dilemek için evlerine gider ancak Mehmet’in kardeşi Mürtüz intikam almak istemektedir. Ancak Töre gereği Thomas misafir sayıldığı için kimse ona dokunamayacaktır.
DİĞER DIŞ GÖÇ FİLMLERİ
GURBETÇİLER (1972) – Türkan Şoray
GÜL HASAN (1979) – Tuncel Kurtiz
KARDEŞ KANI (1984) – Muammer Özer
CUMARTESİ CUMARTESİ (1984) – Tunç Okan
ÖLMEZ AĞACI (1984) – Yusuf Kurçenli
YANLIŞ CENNETE ELVEDA (1988) – Tevfik Başer
SARI MERSEDES – (1993) Tunç Okan
UMUDA YOLCULUK – 1990 Xavier Koller, Feride Çiçekoğlu
Erhan IŞIK