Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '13

 
Kategori
Güncel
 

Türk soluna Demokrasi Paketinden ne çıktı?

Türk soluna Demokrasi Paketinden ne çıktı?
 

Türk solunun ne olduğunu bilebilsek, bu sorunun yanıtı çok kolay olacak aslında... O kadar büyük karmaşa ki Türk Solu kavramı, umarım zamanla evrimleşir... Bu kaostan ortak sesler çıkmaya başlar... Çok değil üç beş sese inse ve örgütlü olsa eminim çok etkili olacaktır... Kürt solu ile birlik olup, Türkiye solunun oluşması bile çok kısa zamanda mümkün olacaktır... Ütopik filan değil bu düşüncem, doğal akış bunu gerektiriyor...

Ayıklama yaparsak: Sistemle birlikte Hükümet karşıtlarını da Türk Solu içinde düşürsek, yani CHP içindeki ulusalcıları da, ‘’Devletçileri’’ de sırf hükümet karşıtlığı yüzünden Türk Solu içinde düşünürsek, Demokrasi Paketini tartışmanın ne kadar anlamsız olacağını hemen anlamak mümkündür...

Başka bir yol deneyelim, anayasadan yola çıkalım... Geri kalmış ülkelerde/ toplumlarda anayasalar niye sık sık değişir? Bunun cevabında saklı olabilir aradıklarımız...  Geri kalmış ülkelerdeki/toplumlardaki anayasalar, vatandaşın hak ve özgürlüklerini devlete karşı korumaz... Tam tersine devletin vatandaş üzerindeki haklarını korur... İşte tam bu yüzden bazen bu haklar sıkılaştırılır, bazen gevşetilir... Bazen de geri adım atılmak zorunda kalınır... Fakat hep aynı yol izlenir; HAKLAR VERİLİR ya da GERİ ALINIR...

Bu yol izlenirken, bir başka değişmez kural daha vardır... Haklar verilirken ya da geri alınırken asla tüm toplum göz önünde bulundurulmaz... Bir inanç/düşünce sistemi, etnik gurup, cemaat gibi güçlü örgütler vs üzerindeki baskı ya artar ya da lehine olacak şekilde haklar verilir... Ve mutlaka bu kayırmaya, diğer toplum katmanları karşı çıkar... Bazen de baskılamaya sevinirler... Yani kısaca anayasalardaki değişiklikler asla tüm toplumu kucaklamaz... Devlet karşısındaki Özgürlük ve Hak herkes için özgürlük ve hak değildir...  İşte bu bakış açısından bakarsak belki doğruya belki yaklaşabiliriz... En baştan şunu belirtmekte yarar var, Türk Solu içindeki temel travma Kürtlerin ayrılık sorunudur... Ayrılık sorunu konusunda Türk solunun önünü ise Kürt solu açacaktır... Şimdi bazı başlıklara bakalım:

-Ana dilde eğitim, isim değişiklikleri... Devlet yükselen muhalefet karşısında bu noktada geri adım atmıştır... Ancak verdiği bu hakkın kullanılmasını zorlaştırmayı da ihmal etmemektedir... Özel olarak kendiniz yapın demektedir... Türk solu açısından sanırım nötr bir durum... Bu uygulama Ayrılık getirir mi? Tartışılır...

-Türbanın kamuda serbest olması... Zaten pratikte serbest... Dedim yaa bazı kesimlere daha çok özgürlük veriliyor... Bu nokta Demokratik Devrimin kazanımlarının bile gerisine düşüldüğünün bir işareti olarak görülebilir... Laiklik tabu değil elbet, ancak teokraside kabul edilebilir bir şey değil...

-Gösteri ve yürüyüşle ilgili değişiklikler... Görünüşte ileri bir adım gibi... Ancak son söz il yöneticilerinde... Ne yapılırsa yapılsın denetim mutlaka devlette olmalıdır mantığı egemen… Halk öcüdür, fitneye kolay kapılır düşüncesi diyelim buna…

-And'ın kaldırılması... And'ın birleştirici bir etkisinin olmadığı zaman içinde görüldü... Eşitler arasında belki bu işlevi vardı, ancak ayrıları iyice ayrıştırdı... Bu konuyu azıcık uzun tutacağım... Oğlum Antalya'da ilkokuldayken bildiğim çok sayıda yabancı arkadaşı vardı... Ve onlarda zorunluydu andı söylemeye... Çok komik oluyordu gerçekten... Fakat Japonya'da bir şirkette bile, sabahları ''şirket andı'' söylendiğini okuyunca epey şaşırdım... Ortak bilinç ve amaç için kullanılabilir... Türkiyelilik yerleşince, içeriği değiştirilerek devam edebilir...

-Ayrımcılık ve Nefret suçlarının ağırlaştırılması... Bana göre en ucu açık konu bu... Dünyadaki genel özgürlük ve ayrımcılık kurallarına göre yasalaşsa bile uygulaması cadı avına dönüşebilir... Fazıl Say'ın sözleri, paylaştıkları nefret suçu sayılacaktır... Bir kesime hizmet için kullanılacaktır... Düşünce özgürlüğü ile ayrımcılık ve nefret suçunun sınırları çok iyi konmalıdır...

Diğer maddeler süslemedir... Asıl pakette olması gereken konular ise uzun tutukluluk süreleri, düşünce suçları, özel mahkemelerin kalkmasıdır... Basın özgürlüğüdür… Bireysel özgür yaşamın ‘’ama’’sız güvence altına alınmasıdır…

Özetle Türk Solunun özellikle savunacağı bir konu yoktur bu pakette… Aksine paketin sahiplerinin daha önceki icraatlarına bakarak hak ve özgürlük kaybı konusunda ciddi endişeleri vardır… En azından benim öyle…

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..