- Kategori
- Siyaset
Prof.Dr.Zeki Kılıçaslan'ın siyasetteki arayışları

Milliyet Gazetesinden bir haber:
''Kapatılan Has Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Çapa Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, CHP'ye katılacak.''
Haberin devamında Kılıçaslan şunları söylüyor:
“Biz CHP'ye katılırken farklılıklarımızla bu partinin içinde temsil edilebileceğimizi, siyasetin ve partilerin değişim ve dönüşümüne bu platformda katkı sağlayabileceğimizi düşündük. Türkiye yeni bir döneme girdi. Bu yeni dönemin özellikleri CHP'de de kendini göstermeli. Katılımımızın anlamı bu olabilir. Kendi fikrimizle, farklılığımızla CHP içinde var olabilirsek, bu yeni döneme biz de kendi bakış açımızı yansıtabiliriz."
İlk önce Kılıçaslan'ı kişisel olarak epey tanıdığımı belirteyim... Bundan 20-25 yıl önce zaman zaman sohbetlerimiz olurdu... Fakat benim Antalya'ya taşınmam dolayısıyla iletişimimiz koptu... Onunla ilgili haberleri hep basından edindim... Meslekteki başarılarını, yükselişini zaten idealist ve çalışkan kişiliğinden dolayı çok yadırgamadım... Beni siyasetteki arayışları şaşırttı ve düşündürdü hep...
Prof.Dr. Zeki Kılıçaslan beni asıl olarak, Has Parti Genel Başkan Yardımcısı olarak, Numan Kurtulmuş'un yanında yer almakla şaşırtmıştı... Şaşırtmıştı kelimesini hayal kırıklığı olarak algılamayın...
Kılıçaslan Has Parti'de kendi kimliğini inkar temelinde hiç olmadı... Has Parti ne kadar İslami çizgide görünse de aslında içinde sol/muhalif çizgiye de yer vermeye çalışmıştı... Has Parti ilk kuruluş aşamasında, AK Partiye alternatif, ''kirlenmemiş/kemikleşmemiş sağ ve sol muhalefetin uzlaşabileceği bir düşünceyi yaratabilmek amacıyla yola çıkmıştı... Fakat seçimlerde umduğunu bulamadı ve Numan Kurtuluş'un AK Partiye katılmasıyla işlevini yitirdi...
Kılıçaslan dediğim gibi sisteme muhalif bir kişiliktir... Sosyalist bir gelenekten gelmektedir... Has Partiye girerken de şan, şöhret ve ikbal olarak hiç bir beklentisi olmadığına eminim... Çünkü bu saydıklarım Kılıçaslan'da yeterince vardır...
O zaman şöyle düşünmüştüm: Sol, politik çıkış arıyor... Bunu aramayan neredeyse yok gibi zaten... Kılıçaslan'da samimiyetlerine inandığı insanlarla birlikte bir yol denemeye kalkıştı... Hem politik düşüncelerine sadık kalacak, kimliğini koruyacak hem de iktidara alternatif olmaya çalışacak bir yoldu bu... Hatta düşüncelerini ortaya koyabildiği bir platformda iktidarı rahatsız etse bile yeterli olabilirdi...
Olmadı... Yürümedi... Ancak denenmiş oldu... Bu bile çok şeydir...
Kılıçaslan'ın bu gün söylediği sözler bana ilginç geldi: ''Türkiye yeni bir döneme girdi. Bu yeni dönemin özellikleri CHP'de de kendini göstermeli. Katılımımızın anlamı bu olabilir. Kendi fikrimizle, farklılığımızla CHP içinde var olabilirsek, bu yeni döneme biz de kendi bakış açımızı yansıtabiliriz."
Kılıçaslan bir bilim adamı kimliğiyle bazı şeyleri görüyor ve denemeye değer buluyor... Fakat yine önce kendi kimliğini korumayı garantiye alıyor... Bence bu ülkede olmamış şeyleri deniyor... Bu daldan dala konmak değildir... Dönmek değildir... Sürekli arayış içinde olmaktır... Ülke politikasına kemikleşmiş düşüncelerle yaklaşmak yerine, bazı pragmatik stratejilerinde etik ve savunulabilir olduğunu gösterebilmektir...
Türkiye'de tüm sol/sosyalist muhalefet bir arayış içindedir... Galiba bu arayışı pratikte uygulamaya koyan kişi Prof.Dr. Zeki Kılıçaslan... Ne diyelim, darısı başımıza...