Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '13

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Türkçede "ki", "de", "ile", "mi", "ne"

Türkçede "ki", "de", "ile", "mi", "ne"
 

Trabzon'da çıkardığım dergi, 1993


 -Kİ  SÖZCÜĞÜ  -Kİ  EKİ

- Ki  SÖZCÜĞÜ

Dediler ki ıssız kalan türbende

Vahşi güller açmış; görmeye geldim.

                                                                            R.Tevfik Bölükbaşı

Söyleme ki duymasın. Daha dinlememişti ki birden evden uzaklaştı.

Örneklerde görüldüğü gibi sözcükleri, tümceleri bağlama görevini üstlenmiş olan “ ki ” bağımsız sözcük olarak ayrı yazılmış; ünlü uyumlarından etkilenmemiş. Sözcük olan   "ki "        bağlaçtır . “Ki” İlgi tümcesi kurar; tümcede bağlaç ya da (,) görevindedir. “Ki” ilgi öğesi dilimize Farsçadan girmiştir. (Tümce Türleri, İlgi Tümcesi bölümüne bakınız.  

                        - Kİ  EKİ

Akşamki yağmur, yarınki iş, dünolaylar, bugünkü gazeteler ,bahçedeki çiçekler, ondaki kitap, evdeki iş,  onunki, komşununki...

Koyu yazılan “-ki” eki sonuna geldiği sözcüğü zaman, yer belirten birer önad    yapmıştır.Büyük ünlü kuralına uymamıştır.

Bugün , dün” sözcüklerine ulanan ki eki küçük ünlü uyumuna uyarak “ –kü ”  biçimini almıştır. Örneğin, bugünkü, dünkü vb.

Kalın yuvarlak ünlülerin “u” bulunduğu sözcüklere “-ki”   küçük ünlü kuralına uymadan ulanmaktadır : o-n-un-ki , komşu-n-un-ki...

 Orhan’ın boyu uzun , Erdem’inki kısadır. Komşunun kuzusu bizimkinden iri. Kalemimi    evde unutmuşum; sizinki  yanınızda mı ?        

Koyu yazılan “-ki” sözü edilen adlardaki belirtilen (tamlanan) durumundaki sözcüğün yerini tutuyor. Belirtilen durumundaki sözcük geldiğinde “-ki” eki düşer. Belirten  (tamlayan)  eki “in    / -ın , -im / -ım” üzerine gelen “-ki” eki büyük ünlü uyumuna uymaz, bitişik yazılır.

Örneğin, arabanın lastiği = arabanınki, gözlüğün camı =   gözlüğünki...

Belirtili ad tamlamalarında belirtilenin yerini tutan “-ki” ekine ilgi adılı denir . Önad      olan “–ki ” ekiyle ilgi adılı olan “ –ki ” örneklerde incelendiğinde şu özellikleriyle birbirinden ayrılır:

                   . İlgi adılı yerine belirtilen durumundaki adı getirdiğimizde “ –ki ” eki düşer.

                     Örneğin, Salonun lambası söndü, odanınki yanıyor.  ...odanınki=odanın lamba

                        . Sıfat olan “-ki” kalmalı durum eki “-de” almış adlara gelir .

Örneğin, Sınıftaki öğrenciler çıktılar. = Sınıftakiler  çıktılar. “-ki” eki ikinci tümcede      ilgi adılında olduğu gibi düşmemiştir. Burada önad olan “sınıftaki” sözcüğü ikinci   tümcede adlaşmıştır; çünkü belirttiği ad “öğrenciler” düşünce önad olma özelliğini yitiriyor .

Yapım eki göreviyle kullanılan “-ki” özellikler göstererek   sözcüklere ulanır . Sözcüğe, içinde bulunma, aitlik, bağlılık  anlamı kazandırır.                            

Örneğin; geceki, çocuğunki, seninki, masadaki, yazıdaki, sanki (san-, Sanki  yağan kar       değildi .) vb.                     

Ek, kök ve gövdelere doğrudan ulanabilir.

Örneğin; öteki, beriki, yarınki, akşamki, önceki, şimdiki, deminki, karşıki, sonraki  vb.

“-Ki” eki  adın –de / -da ya da –ın / in çekimlerine geldiğinde sözcük önad, adıl görevini üstlenir.

Örneğin; bendeki, yoldaki, içindeki, yerdeki,arkadaki, yukarıdaki , alttaki , çarşıdaki ... sözcüklerinde önad;   seninki , onunki , komşununki , çocuğunki ... sözcüklerindeyse adıl görevindedir.

Yazımda ek olan –ki ile sözcük olan ki ‘yi tanımak için şu yöntemi kullanabiliriz. Ek olan    –ki tümceden çıkarıldığında tümcenin anlamı bozulur, oysa bağlaç olan ki tümceden çıkarıldığında tümcede anlam bozukluğuna yol  açmaz. Ek olan –ki bitişik, bağlaç olan ki ayrı yazılır. 

Mademki, sanki, meğerki, çünkü, belki sözcüklerinde ki bağlacı kalıplaşmıştır. Bu   nedenle “ki” bağlacı  bitişik yazılmıştır.

Sözcüğe  bitişik yazılan  ki’den  önceki ünlü harf  yuvarlak dar ise ( u ,ü )  uyum           sağlamak amacıyla ki küçük ünlüuyumuna uyarak “i” düz sesi yuvarlak dar ünlü “ü”  olarak yazılır . Örneğin , dünkü  vb.           

Arapça “halbuki” bağlacına karşılık kullandığımız “oysa   ( o ise )” bağlacına ki bağlacı ulandığında oysa bağlacıyla  birleşip kaynaşmasına karşın kimi kez ayrı yazılmaktadır. Bu  durum  yazımda kuralsızlığa yol açmaktadır.Bağlaç olan oysa’ ya ikinci kez ki bağlacının ulanması gerekmemektedir .

 “Bu yazıda değinmek istediğimiz ikinci ayrım, dilbilgisinde sıklıkla kullanılan zaman ve kip ayrımıdır .... Bu iki kavramın birbirine karıştırılması di’li geçmiş zaman kipi, gelecek zaman kipi gibi kullanımların yaygınlaşmasına yol açmıştır.Oysa doğru ve bilime daha uygun kullanımın şimdiki zaman, geçmiş zaman, gelecek zaman ya da yeterlik kipinin geçmiş zamanı, gereklilik kipinin şimdiki zamanı vb. biçiminde olması gerekir. (Ahmet Kocaman,Türk Dili Dergisi ,Mayıs-Haziran 2006,s.67                                                                                                

                        . DE  SÖZCÜĞÜ -DE   EKİ                       

                       - DE  SÖZCÜĞÜ

                        .Arkadaşım da gelsin. ( Diğerleriyle birlikte bize  katılarak ...)

                        .Sen de haklısın. ( Diğerleri gibi.)

                        .Evvel sen de yücelerde uçardın ( Şimdikiler gibi .)

                        Şimdi ingilere indin mi gönül

                                                                       Karacaoğlan

                        .Orhan da geldi. ( Öbür gelenler gibi, onlara katılarak...)

                        .Bunun sonunda ölüm de var. ( Başka tehlikeler olduğu  gibi . )

                        .Bu kitabı da okuyunuz . ( Önce okuduklarınız gibi . ) 

De sözcüğü gibilik, eşitlik, katılma ilgileriyle sözcükleri birbirine bağlıyor. Büyük ünlü uyumuna uyarak de, da biçiminde yazılıyor. 

                        . Bu işi Orhan da, Turgut da yapabilir.

                        Bu örnekte de bağlacı eşit özneleri birbirine bağlıyor.

                        . Ben onu da, bunu da, ötekini de gördüm.

                        Bu örnekteyse de bağlacı nesneleri birbirine bağlıyor.

                         . Ben sevmem haksızlığı da, ikiyüzlülüğü de, yalanı da.

          Bu örnekte de bağlacının yüklemleri bağladığını  görüyoruz.

           Olumsuz devrik tümcede “ne” yerine “de” bağlacı  gelebilir .

          Örneklersek:

          . Ben sevmem ne haksızlığı, ne ikiyüzlülüğü, ne yalanı.

                          .Ben sevmem haksızlığı da, ikiyüzlülüğü de, yalanı da.

                          . Bilemediniz ne sen ne o.

                          . Bilemediniz sen de, o da.

Var olan anlam ilgisine dayanarak sözcükleri, tümceleri bağlayan de sözcüğü (bağlaç)  tümceden çıkarıldığında anlamda bir bozulma olmaz.

                        -DE EKİ

                        . Bahçende çiçekler açtı.

                        . Okulda sınav var.

                        . Beşikte bebek uyuyor.

                        . Uçakta kimseler yok ki! 

Yukarıda sıralanan örneklerde –de eki adın kalmalı  durum ekidir. Ünlü ve

-De eki sözcüğe bitişik yazılır. İkinci örnekte büyük ünlü  uyumuna uyarak –da, üçüncü,dördüncü örneklerde ise ünsüz benzeşmesi nedeniyle –te, -ta biçimini almıştır.

                        . “İLE”  BAĞLACI VE İLGECİ

                        Bağlaç ve ilgeç olarak kullanılan ile ayrı yazıldığında değişikliğe uğramaz.

                        . Araba ile Ankara’ya gittim.

                        . Radyo ile yapılan yayınlar etkili mi? 

                        . Uçakla gelmiş.          

                        . Parayla aldım.

                        . Dinlenceye benimle çıkar mısın?

Yukarıdaki örneklerde ile sözcüklerin ya da kavramların arasında ilgi kuruyor. İlgeci   tümceden çıkardığımızda sözcükler  arasındaki anlam ilgisinin bozulduğunu görürüz. Yani sözcükler arasında anlam ilgisini kuran sözcük ilgeçtir.         

                        . Ali ile Orhan dün akşam sizi aradı. 

                        . Kirazla vişne yaz mevsiminde çıkar. 

                        . Kitaplarıyla çantasını okulda bırakmış.

                        . Çalışanla çalışmayan bir olur mu?

                        . Yedi ile sekizinin toplamı on beştir.

Yukarıda sıralanan örneklerde ile görevdeş sözcükleri birbirine bağlama görevi görüyor; bu  nedenle bağlaç  olarak adlandırılır. Örnek tümcelerin üçüncüsünde nesne,               diğerlerinde özne göreviyle kullanılan sözcükleri bağlıyor.          

İle sözcüğü bitişik yazıldığında büyük ünlü uyumuna uyar. Ünsüzle biten sözcüğe ulanan   ile’nin i ünlüsü düşer, e  ünlüsü de büyük ünlü uyumuna uyarak a olur. Ünlüyle biten  sözcüklere       ulanan ile sözcüğü i ünlüsü y koruyucu ünsüzüne dönüşür.

                        . Mİ İLGECİ YA DA SORU EKİ

                        . Ben mi? (Sözcüğe soru anlamı katıyor, onu tümce  değerine çıkarıyor.)

                        . Onlar işinize yarar ? (Tümceye soru anlamı katıyor.)

                        . Güzel mi güzel çocuk. (Çok anlamında pekiştirme  yapıyor.)

                        . Birden karşıma çıkmasın ? (Tümceye şaşırma anlamı katıyor.)

                        . Mayısta kar yağmasın ? (Tümceye yadsıma anlamı katıyor.) 

                        . Trabzon’a geldi mi bana uğrar. (Tümceye zaman kavramı veriyor.Zaman anlamı katan  - ince, -diği eklerinin  yerine geçiyor. Temel tümceğe koşul anlamı katıyor.

                        . Çalıştı başarır. (-irse eklerinin yerine geçerek zaman anlamı yaratıyor, koşul belirtiyor.)

                        . İnattır, yapmadı yapmaz. (Diretme anlamını yaratıyor.)

                        . Siz de geziye katılacak sınız? (Soru kavramı var, gerçek soru tümcesi.)

                        . Çocuklar oynuyor mu? (Soru kavramı var, gerçek soru tümcesi. Ünlü uyumlarına uyarak  –mu  olmuş.)

                        . Sular yandı? (Yanıt istemiyor, sözde soru tümcesi olsa da sonuna (?) konur.) 

                        . O, bugün , dün geldi, bilmiyorum. (Dolaylı soru yan tümcede. Bunun için tümcenin   sonuna  (?)  konmaz.)

Bu yazınızın iyi olup olmadığını, boşluklar, yanlışlar var   yok mu diye okuduğunuzda anlarsınız. (Soru kavramı temel   yargıda yok, yan tümcede var. Bu tümcede de dolaylı soru var, bu nedenle tümcenin sonuna (?) konmamıştır.

Yukarıda sıraladığımız örnekleri incelediğimizde soru eki   olarak adlandırılan  –mi ‘nin sözcük olarak ilgeç olduğunu görürüz. Çünkü kavramlar arasında anlam bilgisi kuruyor. Soru eki ya da ilgeç olarak adlandırılan –mi  tümceye soru anlamı kattığından soru eki olarak adlandırılır. Bazı tümcelerde de soru anlamı yan tümcede bulunduğundan tümce sonuna (?) konmadığını örnek tümcelerde gördük. Örnek tümcelerin kimisi yanıt istiyor  (gerçek soru tümcesi), kimisi ise  yanıt    istemiyor (sözde soru tümcesi) bu iki tür tümcenin  sonuna (?) konur.

Soru eki ya da ilgeç olarak adlandırdığımız –mi her  zaman sözcükten ayrı yazılır, ünlü uyumlarına uyar.Kimi kez kalınlaşır, kimi kez de yuvarlaklaşır. Örneğin, Bu mu?

İlgeç göreviyle kullanılan mi birinci tekil kişi eki –m adın   –i durumunu aldığında mi /-m-i karıştırılmaktadır.           

                        Örnek:

                        ver-gi-m-i      ver- :  eylem kökü      

                                               -gi   :  yapım eki

                                               -m   :  iyelik eki

                                               -i    :  adın –i durumu

 

                        vergi mi?      ver- :  eylem kökü                             

                                               -gi   :  yapım eki

                                               -mi  :  soru eki

                        Önümden niçin alıyorsun çayımı (çay-ım-ı :  -ım : iyelik eki, : adın durum eki)

                        Çayı içti? (-mı : soru eki)

                        Çayımı içti. (-ım : iyelik eki, ad durum eki)

 

                        .    NE...................NE         BAĞLACI *

Ne... ne bağlacının geçtiği tümcelerde yüklem olumlu olur genel doğrusunun yanında yüklemi olumsuz olan   tümceler de bulunmaktadır.         

                        ..YÜKLEMİ OLUMLU TÜMCELER         

                        - Ne   bağlacı ayrı eylemlere, ayrı tümcelere gelirse: 

                        Onu ne gördüm, ne tanıdım. Ne sel bastı, ne deprem oldu.         

                         - Eylem, “ne”li özne ya da tümleçlerin arasına girerse: 

                        Ne şiş yansın, ne kebap. Ne bana bu sözü söylesinler ne başkasına.         

                          - Eylem , -ip, -erek, -erken ekli ulaçlardan biri olursa:    

                        Ne Aydın’ı ne Yüksel’i görüp konuştum. Ne kapıyı ne pencereyi zorlayarak açtım.

                        Ne eve gelirken, ne okula giderken gördüm.

                         -   Eylem, -diği, -eli beri, -inciye kadar, -ince, -dikçe, -dikten     sonra, -den önce ekli ulaçlardan biriyse:

Ne ülkede konuşulan dili, ne oranın geleneklerini bilmediğinden çok yadırgandı. Ne çay ne kahve içmeyeli beri rahat etti. Ne sen, ne o gelmedikten sonra ben yalnız ne  yapayım.

                        ..YÜKLEMİ OLUMSUZ TÜMCELER

Bu durumlarda “ne....ne” bağlacı yadsılığını yitirip  karşılaştırmalı “hem”  bağlacı  görevi üstlenir.           

                        - Eylem, “ne” ile bağlanan özne ya da tümleçlerden önce gelirse:

                        Açmıyor gönlümde ne gül ne karanfil.           

 - Ne  bağlacı koşul  bildiren eylemsiyle yan tümcecik  oluşturursa temel tümcenin yüklemi olumsuz olur. 

                        Ne sen ne ben bu işe karışmasaydık böyle olmazdı.

                        - Eylemden önce yadsımalı bir ünlem ya da belirteç  bulunursa:

                        Ne Trabzon’a ne Bayburt’a hiç gitmemiş. Ne ona ne bana sakın alışmayın.

                         - Tümcede “ne”li özne ya da tümleçlerin yerine başka bir öğe gelirse:     

                        Ne sen, ne o ikinizde bilemediniz. Ne şiir ne öykü  hiçbiri hoşuna gitmiyor.

           

                        *Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1955

           

 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..