Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Türkiye-AB-küreselleşme ve demokrasi(9)

Türkiye-AB-küreselleşme ve demokrasi(9)
 

...Zaman daralıyor.


Ben herkesten daha çok demokrasi istiyorum. Ama AB ile ilişkilerde işleyen sürec degil demokrasiyi getirmek, aksine sivilleşme adı altında emege dayalı yaşam sürdüren insanları her tür korunaklarından arındırarak tamamen savunmasız bırakmayı hedeflemektedir. 

Bu tarihi dönemeçte “ulusal devlet” kavramının tasfiye edilme süreci de eş zamanlı olarak devreye alınmakta ve geri dönülmez bir yolda adımlar atılmaktadır. Miladi başlangıcı aslında 12 Eylül 1980 dönemine uzanan bu koşunun start noktasını oluşturanlardan dönemin darbeci generallerinin Federasyon söylemlerini ortaya atması da bir tesadüf degildir. Onlar ki, aynı zamanda cumhuriyet Türkiyesi'nde ılımlı islami enstrümanı da kullanarak ve yeniden inşa ederek piyasaya süren, Büyük Ortadogu paradigmasının da mimarlarıdır ve tarih onları hiç unutmayacaktır. 

Kısaca söylemek gerekirse onların “ortak” bizim gibilerin ise “pazar” oldugu bir küreselleşmeye dogru koşar adım gidilmekte, ama buradan nasıl bir demokrasi çıkacagı hususu ise büyük bir soru işareti olarak hala ortada durmaktadır.. Türkiye’nin üyeliği konusuna gelince; Türkiye, IMF, Dünya Bankası ya da DTÖ çerçevesinde altına girmiş olduğu yükümlülüklerle ve bu doğrultuda uygulamakta olduğu ekonomik programla zaten bu söyledigimiz neo-liberal yapılanmanın tüm gereklerini yerine getirmektedir. AB’ye üyelik sürecinin Türkiye üzerindeki yegane etkisi, demokrasi, insan hakları söylemleri ile “iyi polis” rolünü üstlenen AB’nin neo-liberal yeniden yapılanma sürecinde toplumun gözünü boyamasından ibarettir. Öyle ki bu yeniden yapılanmanın savunuculugunu yapmaları için “sivil toplum” örgütleri denen ve bazen açık bazen dolaylı yoldan örgütlenmesini savundugu kurumların güçlenmesi için inanılmaz büyük fonları tahsis etmekte bir an dahi tereddüt etmemektedir. 

Böylece özünde demokratikleşmenin önemli bir ayagı olan sivil toplum kavramının içi de boş bir hale getirilmekte ve toplumsal bir pasifizm her yere hakim olmaktadır. Bu da emekçilerin neo-liberal politikalar karşısındaki mücadele gücünü kırması ve sivil halkı kendi içinde karşı karşıya getirmesi açısından bakımından küçümsenemeyecek bir tehlikedir. Bir anlamda bu sosyal fonlar, küreselleşme hareketinin bizim gibi ülkelerdeki bozuk halkalarının tamirine dönük olup ve son tahlilde hayata geçirilmek istenen şey, bütün bu tip kurumlar aracılıgıyla koro halinde “çarpık” bir AB üyeligi ideolojisinin nesnel temellerinin oluşturulması ve muhalif olanların ise seslerinin kısılması hedeflenmiştir. Bir başka açıdan daha bakacak olursak demokrasinin en önemli turnusol kagıdı, çalışma hayatında olup bitene bakmaktan ve gelinen noktayı tesbitten geçer ve orada ortaya çıkan renkten durumu tesbit mümkündür. O da çalışma ilişkilerinde demokrasi olmadan toplumsal yaşamda da demokrasi olmayacağı gerçeğidir. Ve görünen gerçek odur ki , sınırsız piyasalaşma, özelleştirme ve esnekleşme, çalışma yaşamını bütünüyle antidemokratik hale getirmekte, çalışma yaşamının antidemokratik hale gelmesi yani çalışma ilişkilerinde sermayenin neredeyse tek belirleyici olması, toplumsal ilişkilerde de sermaye kesiminin bütünüyle egemen olmasına yol açmakta ve emegin söz/demokratik hakları giderek askıya alınmaktadır. İç siyasi kriterlerini AB’ye, ekonomi stratejisini de IMF ve Dünya Bankası gibi örgütlere havale etmiş bir ulusal devletin kendi demokratik geleneklerini yaratması ve ulusal devlet kimligini koruması mümkün degildir ve kolektif bilinçaltımızda bir süre sonra zaten bize ihanet edecek, böyle bir şeyin ne anlama geldigini hatırlayan dahi olmayacaktır. 

Bu bağlamda, Türkiye’de “AB’ye girersek demokratikleşeceğiz” söylemi ile bir “dogma” haline dönüştürülmeye çalışılan AB, uyguladığı ekonomi politikaları ile bırakınız Türkiye’yi demokratikleştirmeyi, kendi içinde antidemokratik hale gelmektedir. 

Bu konuda bir dahaki yazımızda verecegimiz açılımlarla, ne demek istedigimi biraz daha anlaşılır hale getirecegim. 

(Devam edecek) 

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..