- Kategori
- Güncel
Türkiye bir sosyal laboratuvar gibi
Gündemde yeni bir konu daha..
Bu gidişle, sosyal ve siyaset biliminde master derecesi alacağız, o kadar çok case study durumumuz var ki..
Hani derler ya, Türkiye, şeydir... açıkhava müzesi, onun gibi, Türkiye aynı zamanda, uygulamalı araştırma labaratuvarı gibi. Bizden, büyük sosyal ve siyaset bilimcilerinin çıkması lazım aslında çoluk çocuk, bilen bilmeyen herkes harıl harıl çalışıyor.
Evet, konumuz malum, Yargıtay cumhuriyet başsavcısının yaptığı nedir, ne yapmalıydı, ne yapmamalıydı, yaptı da ne oldu, yapmasaydı ne olurdu gibi sorular altında, ağızdan çıkan kurşunlar havalarda uçuşuyor. Başımızı eğerek geziyoruz, ama çenemiz de hiç susmuyor.
Durumumuz biraz da şeye benziyor, hani tvlerde mahalle garılarını toplayıp, beş dakika kavga, on dakika ankara havası durumları var ya, bizim kelli felli adamların gündemi de ona benziyor.
Bir süre sonra bu konu da kapanır, ya AM davayı reddeder ya da kabul etse bile sürüncemeye girer ve nihayetinde gündemden kayar gider.
Peki bütün bu hengame içinde, aynı eksende dönüp duruyor muyuz, yoksa bir yerlere gidiyor muyuz? O kadarını bilemem, çünkü, bunu ölçecek ne veri sahibiyim ne de kuşatıcı bakış. Sadece içerden bir yerlerden 'doğru olduğuna güçlü kanıtlarımın olduğunu' sandığım fikirlerimle ben de gürültüye bir yerden katılıyorum. Aslında herkesin yaptığı da bu değil mi? Böyle bakınca da biraz komik geliyor olan biten. Hayatta biraz yargıdan kaçınsak, hem kendimizi hem de başkalarını rahatlatırdık. Çünkü yargıda bulunmak, bir tür soyut güç ortaya koymaktır. Kamuoyumuzun ağa fikir babalarına ya da meykırlarına tavsiyem olsun.