- Kategori
- Sinema
Türkiye de yesman olmak

16 ocakta gösterime girmiştir. Tüm sinemalarda!!
“Yesman” Türkçe anlamı ile “bay evet “dün gösterime giren Jim Carey in başrolde olduğu bir komedi filmidir. Pek tabi Sarışelale olarak gündemi herkesten önce takip etme keyfiyle daha 14 ocak Çarşamba günü Metro fm in katkılarıyla filmi İstinye Parkta Türkiye galasında izledim. Lakin işlerimin yoğunluğundan ötürü filmin gösterimi başlamadan sizi bilgilendirmeye zaman bulamadım. Beni affedeceğinizi düşünerek size filmin konusundan kendi kelimelerimle biraz bahsedeyim hemen.
Her Jim Carey filmi gibi komedi, abartıya kaçmamıştı bu sefer. Tam da olumsuzlukların yaşandığı, krizin, işsizliğin, ekonomik sıkıntıların baş gösterdiği bu günlerde adeta tanrıdan insanlığa güzel bir mesaj gelmişçesine izlemeye layık güzel bir film “Yesman”.
Film; eşinden ayrılmış, bankada krediler bölümünde çalışan oldukça içine kapanık bir hayatı olan Carl’ın (Jİm Carey), uzun süredir görüşmediği bir arkadaşının, tesadüfi mi artık ilahi bir tılsımla mı gönderildi bilinmez, onun kendine gelmesini sağlayacak bir kişisel gelişim programına katılmasını sağlamasıyla başlıyor. Öyle ilginç bir program ki bu, tek ilkesi her şeye “evet” demekten ibaret. Başlangıçta her şeye evet demek olumlu güzel anları beraberinde sürüklüyor. Lakin olasılıklara yetişmenin mümkün olmayacağı anlara gelince Carl’ın tıkandığı bir hal oluyor bu program. Şayet hayata "hayır" ile yaklaşırsa tüm olumsuzlukların peşi sıra onu kovalayacağı hissine kapılarak, ölçüp tartma ve gerçekten içinden geçenlere "evet" demektense sadece programa uymak adına "evet" dediği çevresince fark ediliyor. Bu maalesef aşık olduğu genç bayanın onu terk etmesine sebep oluyor. Ama ilahi dokunuşa ve mutlak olumlu düşünme sistemini, daha iyi analiz edebilmeyi becerdiği noktada bu olumsuzluklardan da arınmasını bilebiliyor. Her şeyin yoluna girmesini de yine bu düşünüş şekline borçlu oluyor ve mutlu son kaçınılmaz oluyor. Harikulade bir son yani. Oldukça keyifli bir film anlayacağınız o ki. Hem yüzünüzde gülümse ile hem de öğretiler merkezine kadar ulaşan güzel bir mesajla koltuğunuzdan ayrılacağınızı garanti eden bir film bu.
Gelelim Türkiye deki bay evet olmanın ne derecede mümkün olduğunu düşünmeye. Toplumca pek de itiraz gücümüzün olmadığı bir zaman yaşadığımız için her şeye adeta sürü psikolojisi ile yaşayan koyun gibi “evet” dediğimiz için aslında hepimiz birer "bay evet"iz. Bu olaylara karşı yaklaşım biçimi, filmde olduğu gibi maalesef olumlu durumlara yol açmıyor. Aksine bizde tersine işleyen bir program şeklinde "bay evetlik" diye düşünüyorum.
Örneğin en basitinden, iş yerindeyiz. Yöneticilerimizin isteklerine, çalışma arkadaşlarımızın isteklerine, müşterilerimizin isteklerine ya da tedarikçilerimizin isteklerine mümkün mertebe işler zamanında sonuç vermesi adına ya da köprüyü geçinceye dek "evet" deriz. İtiraz etmek, yaşanılan gerçek durumu açıklamaktan ziyade belki de işitilen kelimenin olumsuzluk yaratmaması için evet deriz. Yani bir nevi kandırırız. Halbuki insan gücünün bile yetişemeyeceği evetçilik bizi tökezletip söylediklerimizi yerine getiremeyeceğimizi gösterir ve olduğundan daha zor bir duruma düşürür.
Sonra, toplumca bizi temsil eden vekiller seçeriz. Oy sandıklarında evet deriz. Dikkat edin hayır seçeneği yoktur oy sisteminde. Ya da bir eleştiri platformu. Daha bu seçtiklerimiz başımıza geçer geçmez bir takım yönetim şekillerini uygulamaya başlarlar. Ve bu yaptırımlar toplumun itirazına imkan tanımayan sonuçlara dönüşür. Yani yine otomatik olarak toplum "evet" der ve başını öne eğer, elektriğe yapılan zama, doğalgazın içinde boğulmaya, yıllarını verdiği işyerinden ayrılmaya "evet" der. Şartsız şurtsuz her şeye "evet" deriz. Başka da çıkar yol bulunmadığından itiraz etmeye kalkındığında da nasıl filmdeki "hayır" laneti baş gösterdiği gibi onuncu köye sürülme durumu hasıl olacaktır.
Belli bir kesimin aydınlık kişileri olarak biz yine de özgür irademizle azınlık bir çevre de olsak var olma çabasını gösterip yaşar gideriz. Ölçüp tartarız neye evet neye hayır deneceğini bilir kendi tılsımımızı yaratırız. Ya yaratamayan bay evetleri hayatta ne bekliyor peki? Maalesef tökezlemek ve olumsuzluklar. Bir zahmet bunca işaretler gözümüzü çıkarırken üzerimize düşen öğretiyi aklımıza yerleştirelim derim ben.
Malum önümüz hafta sonu, önce filmi izleyin ve kendimize pay çıkartmayı unutmayın. Sonrası gelecektir. Keyifli seyirler.
Sevgilerimle