Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '16

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye değişmeden Anayasası değişemez

Türkiye değişmeden Anayasası değişemez
 

Değil başkanlık sistemi Allah'ın düzeni gelse işimiz zor; çünkü Türkiye’de sorun sistem değil insanlar.

“Türkiye değişmeden Anayasası değişemez” başlıklı yazımı hatırlıyorum.  Tarih 26 Haziran 2011. Hala aynı yerdeyiz.

Neden biz Anayasa yapamıyoruz? Kaldı ki yapsak bile en fazla 20 yıllık Anayasa olacak. Bundan öncekiler gibi o da kaldırılacak.

Çünkü insanların zihniyetleri, bilgi ve kültür seviyeleri çok farklı. Bir kesimin doğru dediği bana göre yanlış. Bana göre doğru olan ona göre yanlış. Ülkenin partileri daha önceki Anayasa çalışmalarında 48 maddede anlaştılar.  Ve orada tıkandı. Partilerin dünya görüşleri farklı. Çünkü her biri ayrı bir zihniyeti temsil ediyor. Bu partilerin içinde Türkiye’nin partisi yok. Hepsi zihniyet partisi.

Bir fikri bir inancı savunursun, sorun değil ama başka bir fikre de saygı duyarsın. Çünkü bu ülkede sadece sen yaşamıyorsun. Karma bir Anayasa olur, senin görüşlerin de yer alır, benim de, onun da. Sen kalkıp burası Müslüman bir ülke herkes buna uyacak dersen Anayasa yapamayız.

Ben açık açık söylüyorum AKP imzalı bir Anayasa çıksın ben de dağa çıkarım. Niye? Çünkü böyle bir Anayasada her şey onların istediği gibi olur. Onlar dediğimiz %50, kalan %50 ne olacak?  Ben anlamam arkadaş yapacağın Anayasa %100’e hitabedecek. Gay’leri bile dışlayan bir Anayasa’yı ben kabul etmem. Siz kabul ederseniz de dağa çıkarım!

AB’ye girmeyi de düşünerek klişeleşmiş 5-10 maddeyle insanların gözünü boyayıp kendi malum görüşleri doğrultusunda Anayasa yapacaksın ve ben bunu kabul edeceğim öyle mi?

Konuyu sadece AKP açısından da düşünmeyelim. Türkiye Türklerindir dediğin zaman o Anayasa olmaz. Çünkü bu ülkede Türk olmayan %25 var. Tek bir din (Müslümanlık) ve tek bir etnik kimliğe (Türk) dayanan bir Anayasa artık bundan sonra bu ülkede mümkün değildir.

Peki ne yapacağız? Anayasada bütün inançlar ve etnik kimlikler yer alacak. Konuşulan diller yer alacak. Hâkim inanç, hâkim etnik kimlik ve hâkim dil yok. Hepsi sayıya göre sıralanacak. Bütün bu farklı yapılar kendilerini özgür bir şekilde ifade edecek.

Yasak yok, sınırlama yok; herkesin kendini özgür bir şekilde ifade edebileceği bir Anayasa. Bize bu lazım. Ama kime anlatacaksın.

Biri dini dayatacak. Öbürü milliyetçiliği. Beriki laikliği. Ya dayatmayın, bunların hepsi zaten olacak. Bunları biz siyasetin dışına almak istiyoruz. Türklüğü Türk’ün, Kürtlüğü Kürdün kalbinden söküp alabilir misin?  Bu ülkede ezanı susturabilir misin? Ya da laikliği, Atatürk sevgisini. Tek fark biz bunların siyasetini yapmayacağız. Kişilerin yaşamına karışmayacağız.

Yani şimdi böylesine modern bir Anayasayı Türkiye’de yapmak mümkün mü? Değil. O halde geçmiş olsun!

1924 Anayasası o günün şartlarının gölgesinde kaldı. Milli mücadele sonrası ülkede yeni bir ruh, yeni bir yapılanma ve ortada dahi devlet adamı Mustafa Kemal olunca Anayasa’nın içeriğine pek bakılmadı. Hele de bu anayasa devrimlerle de desteklenince bazı değişiklikler yapılsa da bizi 1960’lara kadar getirdi. 1924 Anayasası o günlerin koşullarına göre oldukça önemli yenilikler içeriyordu ama gerçeği söylemek lazımsa tam anlamıyla çağdaş bir anayasa değildi. 

1961 ihtilal Anayasası özellikle dünyada esen özgürlük rüzgârları bakımından beklentilere umut olabilirdi. Ama sonuçta dediğimiz gibi bu bir ihtilal anayasayaydı. Hatta 1924 Anayasasının daha ileri olduğunu bile savunanlar var. Özellikle fikir hürriyeti bakımından her iki anayasanın da arızalı olduğu örneklerle sabittir. 1944 yılında Turancı düşünce yargılanmış, tarihimizin utanç sayfalarından biri “Tabutluklar” da yazılmıştır. Oysa bu sadece bir düşünceydi ve düşünceler yasaklanamazdı. Yine 60’lardan sonra devrimci hareketler üzerindeki baskı arttı. Yine bir düşünce olan komünizm ülkede yasaklandı. Ayrıca bir kısım Müslümanlar irtica suçlamasıyla yıllarca baskı gördüler. 

Bu yasakçı zihniyetin faturasını 12 Eylül öncesi 5000 insanımızın ölümüyle ödedik. 12 Eylül bir istek değil zorunluluktu. Yanlışlar yapıldı ama ben yine de darbe diyemiyorum şahsen. Denizlerin idamı yanlıştı. Düşüncelerinden dolayı değil ama adam kaçırma, yaralama, öldürme gibi eylemlerinden dolayı yargılanıp gereken ceza verilmeliydi. Düzeni değiştirmek istemek suç olamazdı. 12 Eylül’de yargılamalar kapalı kapılar ardında yapıldı. Suçlu gençler düzenin kurbanıydılar. Özellikle bu konu dikkate alınarak idam yerine uygun cezalar verilebilirdi. Gençleri asarak halkı korkutup sindirmek mi isteniyordu acaba? Eğer bu doğruysa ortada daha büyük bir garabet var. Kısacası 12 Eylülcüler hatalı ama 12 Eylül zorunluluktan yapılmış doğru bir hareketti. 1982 Anayasası da ihtilal anayasasıdır. Maalesef ülkemiz hiçbir zaman doğru dürüst bir anaysa yapma imkânı bulamadı. 

Şimdilerde ilk defa sivil bir anayasa yapılmak isteniyor. Ülkenin içinde bulunduğu durum pek parlak değil ama yine de normal bir ortamda sayılırız. Görünen o ki bu anayasayı Ak Parti ve onun kurduğu hükümet yapacak. %50 oyla tek başına iktidar olmuş bir parti değil anayasayı baba yasayı bile yapar. Ama zaten asıl tehlike de burada. Derin analiz yapıldığı zaman ülkede her iki kişiden birinin bu partiye sadece hizmetleri için yani kaldırımımı döşesin, yolumu yapsın diye oy verdiği ortaya çıkacaktır. Millet %50 oy vermesine rağmen ülkenin geleceği açısından Ak Parti’ye güvenmemektedir. Bunu “Yeni anayasayı Ak Parti yapsın mı?” şeklinde bir anketle anlayabilirsiniz. Hem %50 evet demiştir ama %50 de hayır demiştir. 

Aslında bunlar hiç önemli değil. Bence halkımızda “Ak Parti ülkemizi çağdaş dünyadan koparabilir” şeklinde bir korku var. Bu endişe kendisinin din kökenli bir parti olmasından ziyade yaptığı ve yapmaya kalkıştığı uygulamalardan kaynaklanıyor. Şimdi basına da yansıyan şu olaya bakınız. Bir aile çocuklarını alıp bir eğlence yerine gidiyor. Görevliler geliyorlar ve sizlerin yaşınız küçük deyip onları anne babalarının yanında alıp götürmek istiyorlar. Bu, İran’daki, Malezya’daki, Arabistan’daki rejimin aynısı. Bugün bir kere olur, yarın her gün olur. İçki satıyor diye birahaneciyi dövmeler, içkiyi yasak etmeye kalkışma, internet yasağı… 

Hükümet de zaten sadece kendisinin hazırlayacağı bir taslağın kabul görmeyeceğini ve buna rağmen çoğunluğuna güvenerek yine de çıkarmak istediğinde bunu başaramayacağını bildiği ama en çok ta bir ulusun kaderini belirleyen böylesine büyük bir sorumluluğun altına tek başına girmek istemediği için “ Geniş katılımlı…” bandında yürüyor. Tabii ki bu bizim endişemizi daha da artırıyor. BDP’nin kabul etmeyeceği bir anayasa bu ülkede çıkarılabilir mi bilmiyorum. Çıkarılır elbet çıkarılır da anayasa kitabının sayfalarını sokaklarda gözlerimizi yakan biber gazını silmede kullanırız herhalde. Hem BDP ‘yi ikna etmek için verebileceğiniz bir şey yok ki. Dil taleplerini de bayrak taleplerini de kesin bir dille reddettiniz. Yapacağınız anayasada Kürtlerle ilgili koyabileceğiniz hiçbir şey yok. Tunceli’nin bile adını Dersim yapmadınız. Çocuğuna Kürtçe isim koyan kişi hala mahkemede. Yapacağınız anayasa Kürtleri hiçbir şekilde ilgilendirmez. Bu ise güvenliği ilgilendiren içinden çıkılmaz sorunları beraberinde getirecektir. Anayasa yapacaksın ve 12 milyon Kürt’e hiçbir şey vermeyeceksin… Zor gardaş zor… Öte yandan belki masanın bir başında Öcalan olacak. Eller kanlı iken ağız konuşamaz. 

Ana muhalefet lideri kimlik siyaseti yapmayacağını söylüyor. Ülkede yapılan en önemli yanlışlardan biri de bu. İnsanlar kim olduklarını bilmek istiyorlar. “Güneydoğulu vatandaşlarımız, bir kısım farklı kökenli insanlarımız, Niğde’de çadırlarda yaşayan kurbağagiller, Balıkesir’de yaylaya çıkan tavşan kardeşlerimiz…” Ya bunlar resmen manyak. Lan oğlum Çingene de, Zaza de, Kürt, Çerkez de, adamlar varlıklarının farkına varsınlar. E Türk de deme o zaman. Yemiyor değil mi? Aslında bilmiyorsunuz, isimlerimiz ve kıyafetlerimiz de ülkeyi böler. Ne o öyle Mustafali, Cimcime, siyah giyen adamlar, boynu bükük madamlar… Bunlar anayasa yapacaklar işte, Allahım, Allahım! Alabildiğine özgür, insanların kimliğini de kişiliğini de korkusuzca ortaya koyan bir anayasa… Karadenizli vatandaşlarımız dersek ülke bölünüyormuş. Fare kuyruklu diyelim o zaman hahahahaha! 

Şimdi gerçekçi olalım, yeni anayasayı üniversiteye sokulmayan anayasa profesörü yazacak, değil mi? Biz bu anayasayı bu üniversitelerde okuyan gençlik için yapmıyor muyuz? 80’lik hacı emmiye anayasa gerekmez. E sizi konuşturmuyorlar ki yazdığınız anayasayı kabul etsinler. MHP’nin görüşlerini seçim meydanlarında dinledik. Batı cephesinde yeni bir şey yok. Bence bu anayasa yeter onlara. Hatta fazla bile gelir. 

Ama halk demek partiler demek değildir. Her ne kadar oy veriyorlarsa da tezgâhta bunlar var olduğu içindir. Mevcudun zarureti yani. Deli Hadım Paşa olsa ona verecekler. Bu millet oyunu deliye verir yine çöpe atmaz. 

Ak Partinin geniş katılım dediği malum çevrelerin katılımı olabilir. Anayasayı hazırladık, gelin imzalayın diyecekler. Hayır diyene de %50’lik mazbatalarını gösterecekler. Gandisi Bahçelisi halk bunları istiyor diye dolduruşa gelip masaya oturabilirler. Tabii ki limonata içmek için. Kim takar onların görüşünü. Yumurta testinden sınıfta kalsa bile Burhan Kuzu üstadımızın anayasayı aliyesi ülkeye yön verecektir. Tekrar yumurta atılırsa kırılmadan toplanıp fakirlere dağıtılacaktır. Almış %50’yi takar mı Tayibim. Al ananı yetmez, babanı da götür diyecektir. 

Referandumda halkı özgürleştireceği iddia edilen 25 küsur madde kabul edildi. Hayatınızda bir değişiklik oldu mu? Evet, Hüseyin Üzmez serbest bırakıldı. Bunun için mi referanduma %58 oy verdiniz? 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..