Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye gerçekten Cumhuriyet mi?

Türkiye gerçekten Cumhuriyet mi?
 

Cumhuriyet Bayramı her yıl polemiklerle, spekülasyonlarla ve tabi sevinçle kutlanıyor. Kimileri için ideolojik sahne haline dönüşüyor, kimilerin için yaşam tarzı tercihine. Peki neden başka ülkelerde böyle olmazda bizde ve de 21. yüzyıl gelişmiş ülkeleri seviyesini yakalamak isteyen bu ülkede durum böyle algılanır?

Cumhuriyet, Batı menşeili bir kavram. Yani Batı'da doğmuş ve gelişmiş. Yani Batı'lı aydın ve halkların zamanın monarşik ve oligarşik düzenlerine karşı kanlarıyla, canlarıyla ödedikleri bedeller sonucunda elde ettikleri bir sistem. Bizimse sonradan örnek aldığımız bir yapı.

Fakat ecdadımızın Cumhuriyet serüveni o kadar da yeni değil, ıslahatlar, meşrutiyetler vs. Cumhuriyete yönelik bir gidiş daha doğrusu kaçınılmaz bir gidiş bizi de bir kaç yüzyıldır sarmıştı. Fakat buna rağmen Cumhuriyet özellikle de ilk yılları itibariyle halk nazarında pek destek görememişti. Çünkü o dönenm halkın birinci talebi yurdu saran düşman işgalinden kurtarılmasıydı. Bir çoğunun kafasında bir rejim değişikliği yoktu. Kurtuluş Savaşı bile padişaha bağlılık yeminleri edilerek başlamıştı.

Kolay değil, altı yüzyıllık bir gelenek yıkılıyor, yerine yeni bir düzen getiriliyordu. Batıda olduğu gibi aydınların tabanlarla kucaklaşmasıyla bir halk talebine dönüşen Cumhuriyet, bizde daha ziyade elitist, yüzünü batıya dönmüş, halkla mesafeli aydınların tabandan pek destek almadan, askeri güçle yaptıkları bir devrim niteliğine dönüştü.

Kötü mü oldu? Kesinlikle "Hayır". Mevcut sistemler içerisinde insan fıtratına en yakın yönetim biçimidir Cumhuriyet. Seçmek, seçilmek, yönetimde söz sahibi olmak bunlar paha biçilmez şeyler. Fakat gerçek manada sindirilmiş ve bilinçli bir eylem haline gelmişse, böyledir. Sadece 4-5 yılda bir sandığa gidip oy vermekse Cumhuriyet, ya biz Cumhuriyeti tanımıyoruz, ya da bizdeki Cumhuriyet farklı.

Önceleri padişah ve saray ahalisi vardı. Ülkeyi bir dağ gibi düşünürsek bunlar dağın doruğundaydı. Memleketin sahibiydiler anlayacağınız. Fakat Cumhuriyetle o dağın ucu törpülenip, küçük bir plato haline getirildiyse ve hala halk en altta ezilmeye devam ediyorsa, bu işte bir terslik var demektir.

Sözde ben seçiyorum, ben söz sahibiyim. Söz sahibi olmamı sağlayan ne?  4-5 sene de bir verdiğim oy mu? Sizce ne kadar etkili bir söz sahibiyim. İstediğimi mi seçebiliyor muyum yoksa bana dayatılanları mı seçiyorum? Yani "bunlardan birini seçmek zorundasın" mı deniliyor bana. Madem ben seçiyorum neden bir milletvekiline sorunlarımdan bahsedemiyorum. Neden beni temsil edenler hep zenginler ve sermaye sahipleri? Dğer yandan herkesin oyunu makul hassasiyetlerle verdiği ne malum? Çoğunluğun dediğinin olduğu yani güçlünün hakim olduğu durumlarda, hele de muhalefet acizse beni kim koruyacak bu sistemde.

Cumhuriyet bir kültürdür, bedel ödemeyi, emek vermeyi gerektirir. İlan edildiği tarihten yüzyıllar sonra olsa bile oturması için bir süreç gerektirir. Bunca tartışmaların sebebi de bu kültürün daha yerleşmediğinin bariz bir göstergesidir. Demek ki daha yiyeceğimiz fırın fırın ekmek var. Cumhuriyetin kutlanmaya değil, yaşatılmaya ve ruhunun anlaşılmasına ihtiyacı var bence daha ziyade.

Sistemler geçicidir. Krallık varken "herkes yaşasın kral" diye bağırıyordu. Komünizm olduğunda herkes onun dünyanın en iyi rejimi olduğunu düşünüyordu. Şimdi biz de Cumhuriyeti kutsuyoruz. Aslında önemli olan sistemler değil, değerlerdir. Siz değerlerinize sahip bir toplum değilseniz, hangi rejim olursa olsun çuvallarsınız. Bir süre sonra bu rejim günahlarınızı ve sahip olduklarınızı korumak için kullandığınız bir araç haline gelir. Hz. Peygamber bir hadisinde "Nasılsanız öyle yönetilirsiniz" buyurmaktadır. Demek istediğim de tam da bu zaten.

Teknolojinin değişik bir ahlak ve kültür kattığı, hızla değişen dünyamızda Cumhuriyet bile artık insanlığa dar gelmektedir. Belki yeni ihtiyaçlar karşısında yeni düzenler kurulacaktır. Belki daha söz sahibi olduğumuz, devlet yönetiminde online olduğumuz bir sistem. Facebook ve Twitter böyle bir değişimin sinyallerini veriyor. Bunları zaman gösterecek artık. Bitti. 

 
Toplam blog
: 50
: 445
Kayıt tarihi
: 19.05.12
 
 

1983 yılında doğdum. Hayatın yoğunluğundan fırsat buldukça yazarak rahatlamaya çalışıyorum. Yazma..