Türkiye kendi araba fabrikasını kurabilir mi?

Rahmetli Erbakan “Kendi araba fabrikamızı kuralım, kendi top fabrikamızı kuralım; kendi tank fabrikamızı kuralım…” diye diye… hiçbirini göremeden Yeşil Cennetine kavuştu. Bir sürü araba fabrikası  kuruldu ama ; kimini Fransızlar; kimini  İtalyanlar; kimini Almanlar ; kimini de Japonlar kurdu… Hala Türkiye’de fabrikasını kurmak için sırada bekleyen (biraz da nazlanan kapitalistler ve kompradorlar ) var sırada..

Bizse aziz Türk Milleti olarak , Kayserideki Uçak Fabrikası’nı Amerikalıların ricası üzerine..
Eskişehir de yapılan “Devrim  Otomobilini” siyasilerin baltalaması üzerine , kapattık… Vazgeçtik o işten… Şimdi imal  edilen 4 tane Devrim otomobilinden ikisi hala çalışır durumda (ikisi ise kayıp..!)  Ama ne ayıp…

Bu arada rahmetli Vehbi Koç zamanında  büyük ümitlerle  çıkarılan “Anadol” marka arabayı da, kıskanç halkımızın ve iş bilmezlerin “Bu araba suni elyaftan yapılmış!  Bunu inekler bir gecede yerler”  dedikoduları arasında çöplüğe attık. Ama o arabalardan da hala çalışanı var, bilen bilir…

İmdi , yeniler, bir bakıma (zihniyet olarak) kendilerini Erbakan’ın torunları olarak görenler var ya… Onlar da son zamanlarda , “Kendi otomobil fabrikamızı yapalım” düşüncesine kapıldılar… Aşk bu, zaman zaman depreşiyor…  Nasıl, 27 Mayıs ihtilalini yapınca Orgeneral Cemal Gürsel’de bir “Yerli Otomobil yapma” aşkına kapılmıştı ya … Bu aşk yeniden depreşti. İllaki “Kendi arabamızı kendimiz yapalım…”  Ne güzel…Hadi..!

Türkiye’de o kadar otomobil fabrikası var. Alman’ı var; İtalyan’ı var, Fransız’ı var, Japon’u var… Bunlar otomobil imal ediyorlar ve iç piyasada da  kendi arabalarını rahatça satıyorlar. İşte bu kapitalistler ve kompradorlar , “Vazgeçin bu aşktan, yerli otomobil yapılırsa… Peki, biz bu otomobilleri nereye satacağız ?” demeye getirerek itiraz ediyorlar. “Türk otomobiliymiş…!”  O Erbakan’ın hayaliydi.. Şimdi adam ölmüş gitmiş, böyle ham hayalleri yeniden canlandırmanın alemi var mı?  Bazıları böyle düşünüyor?

Fakat anlaşılan Sayın Başbakan’da bu konuya aklını takmış. “Türk malı bir otomobili imal edecek bir babayiğit bulunur…” mealinde sözler sarfediyor ve öyle bir yiğiti bulmak için sanayi çevrelerinde dönüp duruyor.

Biraz bitimiz kanlanınca “hadi otomobil yapalım ,” diyoruz…  Adamlar , “hadi ordan sende , sen bu otomobilin daha motorunu yapamazsın !” diyerek…” bizi terse forse ediyorlar …

Başbakan durmadan bir ensesi kalın kapitalist arıyor… En ensesi kalın olarak da Mustafa Koç’u görmüş ki (Koç’ların bu konuda geçmişte deneyimleri de var …) Onlara öneri götürmüş … Koç da hesap kitap, “Devlet destek verirse bu iş ancak o zaman olur …” demiş… Anladınız mı ;  ben anladım…

Diğer yandan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yapılacak otomobilin fiyatını koymuş bile…Maşallah! Daha doğmamış çocuğa don biçmek gibi…

Beyler , Türk halkı bu otomobili zaten her gün yapıp duruyor. Trakyalı Murat usta bir su motorundan yararlanarak yaptığı arabayla her gün tarlasına gidiyor… Eskişehirli Ahmet usta , motorsiklet motorundan kendi arabasına yapıyor… Bu iş o kadar zor değil ki…

Eğer ararsan kendi arabasını yapacak en aşağı bin tane usta bulunur Anadolu’da … Mesele mi… Maşallah bizim milletin kafası, artık bir otomobilden çok daha ötelerine çalışıyor be… Otomobil nedir ki… Dünkünün haberlerine bakın…

28 Eyl 2011 – Yerli otomobil toplam 400 TL'ye mâl oldu... 80 kilometre hız yapabiliyor! Onu 27 yaşındaki bir genç geliştirdi... (ekonomi.haberturk.com)

Hadi buyurun…

Her yıl üniversitelerde geliştirilen bir sürü elektrikle, hidrojenle çalışan ve yurtdışında ödül kazanan arabalara ne dersiniz… Onlar sayılmaz… Onlar sayılmaz çünkü onlar elektrikli…

Anlatamıyoruz galiba… Benzinli, dizelli arabanın vakti geçti… Artık , zaman “elektrikli ; hidrojenli” araba zamanıdır… Niye bizim kafamız hep geriye çalışır… Yahu , hiç olmazsa bir asırda bir , güçlü güzel bir elektrikli araba yapsak (zaten artık nerde o benzinin ,  mazotun bolluğu…) kötü mü olur…Millete şan olur be… Benzinliyi herkes yapıyor…Boşversene…

Tabii  mesele bu değil, onu herkes biliyor… Otomobil yapacaksın da onu , elin gavuruna, müslümanına nasıl satacaksın?  Mesele “Pazarlama” meselesi… Ruslardan, Hintlilerden, Korelilerden, İran’lılardan utanalım be … Bütün bu ufak tefek ülkelerin arabalarını satın alıyor muyuz? Alıyoruz… Peki, biz niye satamayalım?

Ama iş yanlış adam seçimi… Sen gider, Mustafa Koç’a “Bize bir araba yap…”dersen , adam sana güler…  Sayın Koç elalemin arabasının alasını Türkiye’de yapıp, bütün dünyaya pazarlıyor… Sana niye Türkiye’ye özgü otomobil yapsın ki..?  O zaman kendi kendisiyle çelişkiye düşmez mi?  Neyse, bu mesele uzayacak… Sonra yine düşünelim, taşınalım, kaşınalım… Belki bir çare buluruz…