Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye'nin barışıymış!

Türkiye'nin barışıymış!
 

ekolay.net


Barışın dili diyorlar. Duymasak, bilmesek, tanımasak  yutturacaklar!

Şöyle bir bakalım, göz atalım isterseniz, ne menem bir şeymiş bu barışın dili dedikleri şey?

-“Kandil’e BDP’ye ve Avrupa’ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türklerde bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdi kadar yaşadıklarımız deveden kulak kalır.

-“Eski yaşam alışkanlıkları top yekun bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete...”

-"Benimle oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız. AKP’lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis’tesiniz size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) ne Ergenekon ne AKP olmazdı. Metiner saçmalıyor, ‘Apo sıkıştı’ diyor. Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Kendisini düzene satmış, kendisini rezil etmiş, AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz AKP’yi çıkartan gücüz.”

-“AKP, iktidarı gökten inmiş sandı. Bizim sınıf ve halk savaşımızın ne kadar amansız olduğunu bilmiyordu.”

-“Ne PKK’nin sandığı, ne AKP’nin sandığı gibi bir çekilme olur. Akdoğan (AKP Parti Ankara milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ı kastediyor) milat diyor. Bu kendini kandırmadır. Felakete neden olur. Mektubun cevabı gelecek. Karar verip ilan edeceğim. Kandil karamsar, aşarlarsa iyi olur. Akdoğan kendisine güveniyorsa onunla konuşabilirsiniz. Bunu yapmazlarsa daha da gelişkin bir gündemle karşılaşırlar.”

“Çekilmeden çekilmeye fark var. tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararı ile olacak. Başbakanın dediği çekilsinler onlara karışmayız demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak, çekilme komisyonla olacak.”

-“Komisyonlar kurulacak. Hakikat komisyonu da kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum.

-“Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum.”

28 Şubat 2013/ İmralı Tutanaklarından

Barış deniyor. Barışın dili deniyor. Yukarıda alıntılanan ve Türkiye’ye, Türk insanına dayatılmaya çalışılan tutanaklarda, tehditten, şantajdan, dayatmadan başka bir şey mi var da, bu içi boş ve sahte barış söylemlerine sarılmış gidiyor bazıları. 

Gerek söylemlerde olsun gerek tutanaklarda barışın diline ait en ufak bir söz kırıntısı, biz yanlış yaptık vurgusu, özeleştiri yok ama Türk milletine karşı yapılmış bol bol tehdit, şantaj, karşılıklı çıkara dayalı kirli ilişkiler yumağı ve bunlara ait bol miktarda bilgi, bulgu, doküman var.

Karşısında ise varlığına, birliğine, dirliğine kastedilmiş bir millet, ona karşı oluşturulmuş kirli bir ittifak, bol gaflet, dalalet, hatta hıyanet var.

Barış, devleti bin bir hile ile ele geçirenlerle silahlı terör örgütünün ittifakı halinde, Türk halkının varlığına kastederek, tehditle, şantajla olmaz. Barış bu tür nefret söylemleri ile de tesis edilmez, edilemez.

Zannetmesinler ki, türlü baskılarla, şantajlarla sustuklarını, sindirdiklerini sandıkları Türk halkı, bu sahte barış söylemlerine kanar, aldanır, pabuç bırakır.

Elbet günü geldiğinde, kendisinin içinde olmadığı, esamisinin dahi anılmadığı bu tasfiye, inkar ve ihanet projesini yırtar artar. Ve kendine emanet edilen bu cumhuriyeti, gerektiğinde elle, taşla, sopa ve silahla; gerektiğinde canını ortaya koyarak, korur, kollar ve savunur. Ve elbette bu yetkiyi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, başkumandanı, Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa Nutkundan alır.

Ne Mutlu Türküm Diyene!

 

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..