Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin ihtiyacı: Normalleşme

Türkiye'nin ihtiyacı: Normalleşme
 

Değişim olgusuyla birlikte atılan kimi olumlu adımların ardından ülkemizde bazı şeyler iyi gitmiyor. En son üniversite öğrencilerine yönelik, polisin uyguladığı orantısız güç kullanımını görünce, bu konudaki endişelerim daha da artmaya başladı. Hükümetin uyguladığı politikalara aykırı gelecek biçimde bazı devlet görevlilerinin münferit tavırları olsa anlamak mümkün. Ancak İstanbul Emniyet Müdürü bile çıkıp yapılanları olağan bir durummuş gibi açıklamaya çalışıyorsa burada anormal bir durum var. Yeni, sivil, demokratik bir anayasa konusunda neredeyse toplumun tamamında geniş bir konsensüs oluştuğu bir ortamda tüm olumlu beklentilerin aksine, statükonun istediği şekilde bir Sayıştay yasası çıkarılıyorsa normal olmayan bir şeyler var demektir.

Bütün dünyayı meşgul eden Wikileaks belgelerinde en çok yer alan Türkiye’ nin Başbakanı olarak Tayyip Erdoğan’ın gereksiz polemikleri kadar; Ana muhalefet partisi liderinin mal bulmuş mağribi gibi bu belgelerde yer alan bir nottan yola çıkarak T.C. hükümeti Başbakanından, İsviçre bankalarından referans istemesi hiç de normal olmayan tepkiler. Geçmişte birçok önemli davada olduğu gibi, Türkiye İşçi sınıfının yiğit önderlerinden DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler cinayeti davasında da zaman aşımına uğramasına göz yumulması, toplumsal vicdanı yaralayan anormal bir durum.

Oysa şunun şurasında yedi ay sonra bu ülkede bir genel seçim yaşanacak. Siyaset yelpazesinde yer alan onlarca siyasi parti bu seçimlerde ülke yönetimine talip olacaklar. Böylesine önemli bir süreçte bile yarın oy isteyeceği toplumun beklentilerine, geleceğine yönelik tek olumlu proje üretemeyen siyasi partilerin varlığı size normal geliyor mu? Topluma egemen olan bu siyasi partilerin ve resmi ideolojinin, uzun yıllar boyunca yaptığı tek taraflı propagandalar yüzünden algılama, sorgulama ve daha da önemlisi hak arama, hesap sorma yeteneğini kaybetmiş kitlelerin sağlıklı karar vermesini beklemek de pek mümkün olmayacağına göre, Türkiye’ nin ihtiyacı olan normalleşmeyi nasıl sağlayacağız?

İşin en acıklı ve tehlikeli yanı da insanların; giderek yerleşik kurumlara, özellikle de siyasi partilere güveninin azalması. Bu noktada, kitlelere eğer doğru hedefler, yönelebilecekleri doğru adresler gösteremezsek, herkes kendi doğru bildiği yanlış yolların karanlık kulvarlarında yıkılmaya, duvarlara toslamaya mahkum olacaktır. İşte o zaman; ne cumhuriyet tarihi boyunca hiç bir zaman laik olamamış bu ülkede laiklik söylemlerinin, ne ergenekonu referans alan gereksiz, ulusalcı kaygıların ne de yıllardır neredeyse özlemle beklenen ama bir türlü gelmeyen şeriat tehlikesi gibi korkularımızın hiçbir yararı olmayacaktır. Geçmişimizi sorgulamadan, korkularımızdan arınmadan ve en başta kendimizle, sonra da çevremizle, ideolojilerimizle, önyargılarımızla hesaplaşmadan bu toplumun normalleşmesi çok zor görünüyor. Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi toplumu sürekli dönüştüren, gelişen ve yenilenen koşullara uygun dizayn eden, bireyi merkez alan, özgürlükleri, değişen ihtiyaç ve ortamlara göre genişleten bir yönetim anlayışını hakim kılmak zorundayız. Çağdaş ve gelişmiş ülkelerde; bunu gerçekleştirme konusunda artık Sivil Toplum Örgütleri, siyasi partilerden daha etkili hale gelmeye başladılar. Eskiden olduğu gibi demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partiler değil, gerçek anlamda sisteme muhalif, evrensel değerleri esas alan, toplumda herkesin ve her kesimin güvenini sağlamış, hayatın her alanında örgütlü Sivil Toplum Örgütleri ‘dir. Bu yüzdendir ki, normalleşmenin yolu sivil örgütlenmeden geçiyor. İnsanların beyninin özgürleşmesi, mevcut siyasi partilerin lider egemen anlayışlarıyla mümkün olamıyor.

Çözüm örgütlü toplumdan geçiyor…
……………………….

ayhanongun@gmail.com

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara