Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Siyonizm ve talmut

Siyonizm ve talmut
 

naçizane...


SİYONİZM NEDİR?

Öncelikle Siyon kelimesi bir siyasal düşünce akımını simgeleyen deyim olarak modern anlamıyla ilk kez 19.yy. ilk çeyreğinde bir Rus Yahudi’si olan Nathan Birnboum tarafından siyasal literatüre sokulmuştur.

Siyonizm sözcüğü Avrupa’da XIX. yy’ ın son çeyreğinde doğmuş olan bir siyasal hareketi belirtir. İsrail toprağında (Eretz İsrael) egemen bir devlet kurmayı hedefleyen siyasal bir yapı kurmak bu hareketin temel amacını oluşturur. Bu amacı gerçekleştirmek için Theodor Herzl tarafından geliştirilen ilkeler doğrultusunda bir geri dönüş planlanmaktadır. Aslında bu geri dönüş sloganları Yahudiler için yeni değildi daha önce Nepoleone Banopart da 1789 yılında Afrika ve Asya Yahudilerine eski Kudüs’e geri dönmeleri için çağrıda bulunmuştu. En son 2 Ekim 1187 yılındaki Hittin Zaferiyle Selahattin Eyyubi kaptırdıkları Kudüs’ü geri alma ve eski vaat edilmiş topraklara geri dönüş umudu yüzyıllarca Yahudilerin içini tükettirmekteydi. Bu çağrı Yahudiler için son derece cazip olsa da ve üstelik XVIII. yy da dünyada gittikçe artan antisemitizm ve Yahudileri yok etme girişimleri Yahudileri bir seçim yapmak zorunda bırakacaktı. Ya Avrupa’da edindikleri servetleri bir kenara itip kutsal topraklara gitmek ki- Osmanlı kutsal topraklarda Yahudi yerleşmesine karşı çok ciddi önlemler almıştı.- ya da Avrupa’da ki kıyımlara bir süre katlanıp mazlum rolüne bürünmek bunun sonucunda da büyük devletlerin dikkatini çekmek ve kendilerine bir yurt vermeleri noktasında onlardan yardım beklemek.

Yahudiler zamanla dünya bazında örgütlendi ve Hıttini bir daha yaşamamak için bu sefer kesin ve sağlam adımlarla ilerlemeyi akıllarına koymuşlardı. Tarihin başından beridir kutsal topraklara ulaşma ve yaşama isteği bu politikanın en doğru şekilde sabırla işlenerek örülmesini bekleyen Yahudiler kutsal topraklara oradan da vaat edilmiş toraklara ulaşma ve büyük bir imparatorluk kurma arzu içindeydiler. Çünkü Tevrat’ta bunun müjdesi verilmekteydi. Herzl bu müjdeyi daha kısa zamanda gerçekleştirmiş ve ilk aşama olan kutsal topraklara ulaşmak ulaşma hayalini gerçekleştirmek için çalışmalarda bulunuyordu ve hatta Osmanlı sultanına bunun için bir mektup bile yazıyordu. Kutsal toprakları hiç olmazsa para karşılığı almak isteyen Herzl’e sultandan olumsuz yanıt gelmesi onu farklı yollarla bu hayalin gerçekleştirmesi gerektiği fikrinde birleştiriyordu.

BM Genel Kurulu’nun 2279 sayılı ve 10 Kasım 1975 tarihinde onaylanan kararla ‘Siyonizm ırkcılık ve ırk ayrımının bir baksa şeklidir.’ Bu ifade İngiliz ve ABD politikalarıyla ve BM onayıyla kurulan İsrail devletinin onu kuranların dahi şaşkınlığa uğratan Siyonist söylem dünyada bir benzeri olmayan geçmişte Nazi ırkçılığını bile aşan politikaları dünyada ilginçlikle karşılaşmakta ve dünyanın tepsini çekmektedir. Bir ucu Türkiye’yi de kapsayan vaat edilmiş toprak sevdası sadece Türkiye’yi değil bölge ülkelerini de tehdit etmektedir.

Peki ama politikaları bu kadar çok ülkeyi ve alanı kapsayan ve ilgilendiren bu küçük devlet nedir ve kimdir bu Yahudiler diye sorduğumuzda bir takım çıkarımlara ulaşabiliriz.

YAHUDİLERİN TARİHSEL SERÜVENİ

Yahudilerin geçmişine bakış yaparken öncelikle tarihsel serüvenlerine kısa bir bakış yapmak ve böylece tarihlerine daha rasyonel bakabilmek için zorunlu olacaktır. Yahudiler kendi tarihlerini şöyle sıralamaktadırlar:

1.)Peygamberler Devri

2.)Çıkış- Filistin’e Yerleşme (MÖ 13)

3.)Monarşi (MÖ 1004-928)

4.)Krallığın Bölünmesi (MÖ 928-586)

5.)İlk Sürgün (MÖ 586-538)

6.)Pers ve Helenistik Dönem (MÖ 538-142)

7.)Haşmoney Dönemi (MÖ 142)

8.)Roma Egemenliği (MÖ 63- MS 324)

Bu ayrışmalar Yahudi tarihi açısından oldukça önemli olmakla birlikte konumun sınırlanması açısından buraya girmemekte fayda vardır.

Böylece tarihsel ayrımı yapıldıktan sonra Yahudilerin etnik köklerini açıklamak Siyonizm’i değerlendirmek için daha elverişli ve daha anlamlı olacaktır.

Yahudiler kendilerini Hz. İbrahim’in soyundan geldiklerine inanmaktadır. Tevrat’a göre Hz. Nuh’un oğlu Sam neslinden olan Hz. İbrahim Batı Samilerindendir ve bugün Irak sınırında bulunan ‘ur’ şehrinde yaşamıştır. Hz. İbrahim’in bu şehirden MÖ 2000-1900 yılları arasında çıktığı tahmin edilmektedir.

Hz. İbrahim Kenan diyarına gelir ve buraya yerleşir. Bir süre sonra buradan da ayrılmak zorunda kalır ve Lut gölünün batısında bulunan Hebron (Halilü’r-Rahman)’a yerleşir. Bu yer İbranilerin ilk toprağı olur

Hz. İbrahim’in iki oğlu olur. Hz. İsmail ve Hz. İshak…

Hz. İsmail Arapların, Hz. İshak ise Yahudilerin yürüdüğü kol olarak devam eder.

Hz. İshak’ın da iki oğlu olur. Onların isimleri de Esaf ve Yakup’tur. Bu soy da 12 oğlu olan Hz. Yakup ile devam eder. Hz. Yakup’un en büyük oğlunun adı Yuda veya Yehuda idi. Bu sebeple bu soya isim olarak Yahudi denilmektedir.

DİNİ SİYONİZM VE SİYASİ SİYONİZM

Bu iki projeyi birbiriyle karıştırmamak gerekmektedir. Zira bu çerçevede sınırlarını ayrıca belirtmek ve bu konudaki karmaşıklığa bir son vermek gerekmektedir. Öncelikle dini Siyonizm’e bakacak olursak şöyle bir açıklama yapmak mümkün olacaktır.

Dini Siyonizm İsrail mistikleri tarafından benimsenmiştir. Bu inanç kurtarıcı bir mehdi bekleyişini içinde barındırır. Buna göre Kıyamet günü yaklaştığında bir mehdi ortaya çıkacak ve yeryüzünde Allahın saltanatını yani bir nevi Yahudi devletinin saltanatını başlatacak ve dünyadaki tüm Yahudileri bir devlet içinde birleştirecek.

Dini Siyonizm Yahudilerin kutsal topraklara hac geleneğini başlatacaktır. Avrupa’da işkenceye maruz kalan Yahudiler kutsal topraklara kaçarak Filistin’de dini bir yaşam sürmeye başlayacaktır. Ancak bu dini Siyonistler bu süreçte hiçbir zaman bir devlet kurmayı düşünmezler aksine Herzl ile başlayan bağımsız devlet kurma hayalini sürekli eleştirmiş ve her fırsatta kamuoyuna dini açıdan böyle bir devletin kurulmasının günah olduğunu açıklamaya ve anlatmaya çabalamışlardır.

Siyasi Siyonizm ise Theodore Herzl tarafından 1882’lerden itibaren geliştirilmeye başlanmış ve 1897 tarihinde Basel’de toplanan ‘Dünya Siyonist Kongresi’ ile uygulama alanına çıkarılmıştır.

Bu kongrede Herzl Siyonizm problemini çok yeni bir biçimde ortaya koymuştur. Buna göre üç sonuç ortaya çıkmaktadır.

1.)Yahudiler dünyanın neresinde olursa olsunlar ‘Tek Bir Halk’ meydana getirmektedirler.

2.)Yahudiler her yerde ve her devirde işkenceye uğramışlardır.

3.)Yahudiler içinde yaşadıkları toplum tarafından hiçbir zaman eritilememiştir.

Bu açıklamalarının neticeleri ise şu şekildedir.

1.)Başta Rusya olmak üzere Doğu Avrupa ülkelerinde gerçekleşmeyen ama Batı’da gittikçe daha fazla su yüzüne çıkan erimeyi reddetmek.

2.)Yahudi inanç ve kültürünü yayacak bir inanç ocağı yaratmayı değil fakat bir ‘Yahudi Devleti’ kurmayı hedef tutmak. Bu devletin sınırları içinde dünyanın bütün Yahudilerini bir araya getirmek.

3.)Bu devlet boş bir arazide kurulmalıdır.

İSRAİL NASIL KURULDU

Dünyada beklide halkı olmadan önce kurulan tek devlet İsrail’dir. Dünyanın birçok yerine dağılış olan Yahudiler Herzl ile birlikte devlet kurma bilincine ulaşmıştır. İsrail devleti kuruluşu Birleşmiş Milletler onayıyla gerçekleşmişti. Bu anlamda uluslar arası bir kuruluş kararıyla dünyada ilk defa bir devlet kurulmuş oldu. Süreç şu şekilde gerçekleşmiştir.

1927 yılının 29 Kasım günü BM Genel Kurulu Filistin’in Yahudiler ve Araplar arasında paylaşımını görüşmek üzere toplanıyordu. Oylamada bölüşme kararını çıkartmak için gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadığı için ABD tarafından iki kez ertelenmişti. Sonunda da 29 Kasım 1947 BM kararı ile İsrail devleri resmen kuruluyordu. Oylamada oy kullanan 54 ülkenin 32‘si olumlu 13’ü olumsuz ve 9’da çekimser oy kullanmasıyla İsrail kurulmuştur.

TALMUD

Çalışmamın bu kısmında Yahudilerin kutsal kitaplarının bir nevi yorumu sayılan Talmud’a ilişkin bilgiler vermenin daha faydalı olacağı kanısındayım. Çünkü Siyonizm’in temel çıkarımları ve felsefesi bu kitaptan çıkarılmaktadır. Yani Talmud’un bilgisine ulaşılmadan Siyonizm hakkında fikir sahibi olmak imkânsız ve fikir ileri sürmek anlamsız olacaktır. Yani Siyonizm’e ilişkin araştırma yapmak isteyen herkes mutlaka Talmud’a atıf yapmak ve referansını Talmud’dan almak zorundadır. Bu yüzden ilk olarak Talmud nedir bunun bir sistematiğini ortaya koymalıyız.

Talmud bir kanun, adet, anane ve iman kitabı olmakla kalmayıp aynı zamanda bir mücadele ve strateji kitabıdır ki içerisindeki şaşırtıcı manevralar her devrin ve her memleketin havasına uyacak bir şekildedir.

Talmud aşağı yukarı bin sene, Filistin ve Babil akademilerinde çalışan yüzlerce Yahudi alimin meydana getirdikleri bir üründür.

Yahudiler ayrıca Talmud’u muhafaza etmek için çok sıkı cezalar da vermektedir. Açıklamak için iki örnek vermek sanırım yeterli olacaktır. Biri ‘Talmud torah’ı tetkik eden bir Yahudi’nin hak ettiği şey ölümdür. Çünkü bu onun için değil bizim için yazılmıştır. Bu bize bırakılan bir mirastır.’ Diğeri ise ‘Talmud ermişlerinin sözleri ile alay edenlerin cezası kızgın insan pisliğinde kaynatılmaktır. Bir şahıs Talmud’u inkâr ederse hayatının sonuna kadar rahat yüzü görmez.’

Talmud’un birbirinden farklı ve geliştirildikleri yere göre Filistin Talmud’u ve Babil Talmud’u vardır. Babil Talmud’u Filistin Talmud’una göre daha geniş ve daha uzundur yani tam on iki ciltten oluşmaktadır.

Tam 5767 sene önce temeli atılan Talmud üzerinde, milattan önce 444 yıl önce EZRA ve NEHEMİAH isimli iki İbrani din adamının mabette kendilerine gelen ilham üzerine meydana getirdikleri mürteci mezheplerin faaliyetiyle büsbütün kuvvetlenmiştir. Bu kitabın meydana getirilmesindeki gaye ise dünya hâkimiyetidir. Öyle ki kitaptaki konular ve belirlemeler bazen tüyleri ürpertecek düzeye erişebilmektedir. Ayrımcılığın ve ırkçılığın akla gelmeyen biçimini gördüğümüz bu yazıntılardan bir kaçını vermek anlatımın anlaşılırlığı açısından faydalı olacaktır.

Yahudi bir doktorun Yahudi olmayan bir hastayı iyi etmesi uygun değildir.

Yahudi olmayanın dokunduğu malı veya yiyeceği bir Yahudi’nin onu kullanması veya yemesi uygun değildir.

Dünyadaki bütün Yahudi olmayanlar insan değildir.

Gibi toplumsal, medeni, ekonomik, insani akla gelebilecek tüm konu ve alanlarda Yahudi üstünlüğünün egemen kılınmak istendiği görülmektedir. Ve aslında bu belirttiğim her şey Siyonizm’in mantığını bize vermektedir.

Aslında Yahudiliğin özü Hz. Musa’ya Sina dağında inen on emirle sınırlıdır. Bu on emir şöyledir. Ben seni kölelikten kurtaran Yehovayım. Benden başka bir tanrıya tapmayacaksın. Put yapmayacaksın. Kendini büyümseyip Yehova adını almayacaksın. Altı gün çalışıp cumartesi günü tapmayacaksın. Put yapmayacaksın. Ananı babanı sayacaksın. Öldürmeyeceksin. Çalmayacaksın. Yalan söylemeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Komşunun varlığına göz dikmeyeceksin.

SONUÇ

Siyonizm gerçekte dıştan bakıldığı gibi değerlendirilmesi yerine kime göre ve neye göre proplematiği çerçevesinde değerlendirilmesi durumunda acaba elde dilecek veriler yine negatif bir söylemle mi edilecektir veya uygulanan politikalara makyavelist bakış açısıyla değerlendirilmesi durumunda aynı sonuçlar ortaya çıkacakmıdır.

Siyon yıldızı doğadaki dört elementi- ateş, toprak, su ve hava- simgeler. Su ve ateş ise İsrail’i kuran güç olarak kabul edilmektedir. Böylece bir takım mistik inançlara sahip olan İsrail varlığının temelini de yine bu mistik inançlara bağlamaktadır. Bütün siyonik açıklamalar talmuddan kaynaklanır ve referans hep talmuttur.

 
Toplam blog
: 2
: 1015
Kayıt tarihi
: 07.12.10
 
 

Samsunun havza ilçesinde doğdum ilkokulu karşıyaka ilkögretim, orta okulu vakıfbank ilköğretim ve li..