Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Muhafazakarlık ve AKP

Muhafazakarlık ve AKP
 

Muhafazakarlık deyince akla bizim üniversitedeki hocalarımız A. Burke'in gelmesi gerektiğini vaazetmişlerdi. Gerçekten de onun Birleşik Krallıkta iki partili sistem içinde liberal parti mensubu olmasına rağmen muhafazakarlığa dair açıklamaları bugünkü muhafazakar geleneğin baş tacı konumundadır. Elbette Marx' ın Poper 'den aldığı tarihsicilik anlayışına benzememekle beraber onu meşhur eden asıl şey Fransa'da bir devrimin patlak vermesi yönündeki önceden sezinlediği ve bu konuda dünyayı uyardığı Fransa'ya yönelik yazısıdır. Ama ne yazıkki burke'in önsezisi tutmuştu ve devrim gerçekleşmişti ve arkasından gelen kanlı olaylar... Yıllardır bizlere Fransız devrimin yüceliğine ve onun öncelediği erdem kardeşlik ve anayasal yönetim gibi günümüzün liberal değerlerini oluşturan ilkelerine vurgu yapılmış ve ta ilk okuldan beri beyinlerimize adeta dikte edilmiştir. Oysa Burke'nin devrim karşıtlığına yönelik eleştirisi tamda burada başlıyor ve muhafazakarlığın yasalarını buradan oluşturmaya başlıyordu.

Muhafakarlığın temelini Burke aileden başlatır çünkü devletin devamlılığı ve insana yönelik erdemler ilk önce aile içinde öğreniliyordu. Aile içinde iyi bir eğitim alan birey ise toplumun bekçileri haline geliyordu. Patriyal ilişkilerin gözetildiği bu küçük toplumda babanın otoritesini dogal gören çocuk ise aileden koptuğunda da toplumda babanın yerine devleti koyuyordu. Yani Devletin baba gibi şefkatli koruyucu ve yeri geiğinde de onu uyaran veya bu uğurda caydırıcı cezaya mahkum eden bir otorite olduğu içselleştiriliyordu. Devlet eğer patriyal bir tutum takınmaz ve toplum içindeki azınlığı yani burjuvaziyi önceleyen kararları alıp toplumun çoğunluğunu göz ardı etmesi elbette toplum içinde belli hoşnutsuzlukların patlak vermesini gerektirecekti. Halk bu doğrultuda artık düşünmeye başlamıştı. sistemin tamamı değiştirilmeli yoksa sorun yöneticilerde ise yönetileri değiştirdiğinizde sorun çözülecek miydi. temel tartışmalardan biri bunlardı. Burke ise biraz da liberal bir söylemle devrimin gereksiz olduğunu sistem içindeki sorunların reformlarla düzeltilebiceğini söylemişti ama boşunaydı. İşçi-işveren, burjuva- self, baron-kont gibi toplumsal farklılaşmanın ayyuka çıktığı ve dayanılmaz bir hal aldığında Rousseau' ya göre işin reformla düzelebilecek hiç bir yanı yoktu. Zaten devrimden sonra yapılan ilk şeyde toplumdaki bu elits durumları ortadan kaldırmak olmuştur.

Biliyorum işin buraya kadar olan kısmı sıkıcı gelecektir sizlere ama günümüzdeki siyasal olayların ve tartışmaların yasalarını anlamak için geçmişe bir göz atmak faydalı olacağı kanaatiyle bunları yazdım umarım bağışlarsınız...

1923 yılında monarşi yıkılıp yerine modern değerleri benimseyen anayasal bir devlet kurulmuştur. Devletin bu anayasal değerleri koruması için iktisadi kalkınmanın önemine vurgu yapan bu yeni devlet monarşi döneminde oluşturulmasından özenle kaçınılan - son dönemleri hariç- milli bujuvaziyi oluşturmak için bir takım adımlar attı ve altı oktan biri olan devletçilik ilkesini devreye sokup refah devletiyle toplumu önce para kazanabilir bir duruma getirdi ve bunları sonra özelleştirmesiyle bilinçli bir şekilde kendi milli buzjuvazisini yarattı. Yaratmakta haklıydı zira ülkenin bir an önce kalkınması gerekiyordu ve bu yaratılan burjuva 1980 lere kadar hüküm sürdü. 1980 lere kadar sürdü dedim çünkü ona yeni bir rakip doğmuştu yani rakip demek ne kadar doğru bilmiyorum ama öyle olduğunu varsaydığımızda bu rakip anadolu burjuvazisiydi. Anadoludan yükselen bir burjuvazi. Özal'ın politikalarıyla dışa açılan Türkiye'de bu yeni bir durumdu. Zira sancılı da olmuştur.2002 de iktidara gelen AKP ise kendi burjuvazisini oluşturmuştur. Sermayanin bir elden başka bir ele geçmesi yani el değiştirmesi hep zor olmuştur. AKP hükümetini başa getiren sermaye de kolay kolay yerini devretmeyeceğine göre iktidarın da el değiştirmesi zor olacaktır. Bunun farkında olan iktidar ise elinde bulundurduğu zor kullanma yetkisi ve yasa yasa yapma erki yoluyla işini sağlama almıştır. bu aslında makyevelist bakış açısından baktığında doğru bir uygulamadır. iktidarsızlıktansa iktidarın olması ve doğa durumuna düşmektense iktidara itaat etmek Hobbes'in gözünden doğrudur. Burke gözünden baktığımızda da siyasi hoşnutsuzluklara karşı şiddet veya devrimsel hareketler yerine anayasal metotlarla reforme edilmesi gereklidir.

 
Toplam blog
: 2
: 1015
Kayıt tarihi
: 07.12.10
 
 

Samsunun havza ilçesinde doğdum ilkokulu karşıyaka ilkögretim, orta okulu vakıfbank ilköğretim ve li..