Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin Musul sorunu (VI)

Türkiye'nin Musul sorunu  (VI)
 

İlhami Soysal, ''Dünya'da ve Türkiye'de Masonluk ve Masonlar'' adlı çalışmasında; İttihat Terakki Cemiyeti'nin liderlerinden. Mehmet Talat Sai'nin (Talat Paşa), Makedonya Rizorta Locası'na, sonradan Osmanlı'nın Bahriye nazırı olacak Cemal Paşa'nın da, Veritas Locası'na bağlı olduklarını belirtir..Başlangıçta Türkler'in azınlıkta olduğu bu localarda, zaman içinde onların da ağırlıkta olmaya başladıklarını söyler... İttihat Terakki'nin kadrolarının önemli bir kısmı, bu localardan seçilmiştir! Tanzimat Fermanı'nın mimarı Mustafa Reşit Paşa(!), Londra'da (!...) mason localarıyla temas kurmuş, 1830 yılında masonluğa kabul edilmiştir!... Midhat Paşa ve arkadaşları'nın, ''İngiliz Hayranlığıyla''devam ettirilen bu süreç, Talat Paşa'nın En üst ; 33. Derece'den ''Büyük Üsdat'' sıfatıyla, 1909 yılında, ''Türkiye Yüksek Şurası'nın'' başına getirilerek, ''Türkiye Büyük Locasını'' kurmasına kadar devam eder...Bu yapılanma Balkan Savaşı bozgunuyla, İttihak Terakki'nin merkezini İstanbul'a taşımasına denk düşmektedir... Üsdat, Osmanlı İmparatorluğu'nun ''Sadrazam'ı'' olarak bu kutsal görevi'de, zorunlu nedenlerle, Faik Süleyman Paşa'ya devreder...Bu arada Mekedonya'daki bu iki locanın ve cemiyetin, bölgeye en yakın, en güçlü ''İtalyan Locası'ndan'' büyük destek gördüğünü de (!) hatırlatalım..

Jön Türkler'den, İttihak Terakki'ye, ordan da Kemalist kadrolara uzanan , bu özgürlükçü, devrimci(!) ancak kendi içinde tam bir bütünsellik de taşımayan bu sürecin var olan kadrolarını, bütünün farklı bileşenleri olarak görmek de mümkündür...

Talat Paşa, sadrazam olduğu dönemlerde, Meşrutiyet Meclisi'nde, kendisine ''Mason'' olduğu için yapılan eleştirilere şöyle cevap vermektedir: ''...Şahsım hakkında bir itham da''Mason'' olduğumdur.Evet, Mason'um.Nasıl Bektaşiği bir milli tercih yolu olarak kucakladımsa, Masonluğu da alem şumul(..evrensel) bir beşeri muhabbet ve uhuvvetin (..sevgi ve kardeşliğin) bütün insanlık için saadet ve huzuru temin ve tesis edecek yolun, daha çok fikri irşat menbalarından telakki ve kabul ettim(..hidayete götürecek yol olduğunu anladım ve kabul ettim).Böylesine alem şumul(.. evrensel) muhabbet ve uhuvvete milletimi layık ve bu faziletin onun zatında mündemiç (..kenetlenmiş) olduğuna inanarak, Osmanlı Masonluğu'nun Maşrık-ı Azamlığını(.. Büyük Üsdat'lığını) kemal-i fahr ile (.. tam bir şerefle) kabul ve ifa ettim''... Avrupa'nın en yoğun Musevi nufusuna sahip kenti Selanık'te, İngiliz finans- oligarşisinin desteğiyle gelişen bu oluşum, yüksek özgürlük ve örgütlenme(!) ortamında hızla ivmelenirken, başkent İstanbul'da da birkaç on yıl önce, Genç Osmanlılar'ın yapılandığı süreçde, İngiliz, Fransız ve Rus diplomasisi'de, Osmanlı'yla danslarına devam ediyorlardı... ''Türkçe konuşan, Fransızlar'a dönen''Osmanlı Aydınları' da şaşkın vaziyet de, apartılmış Batı düşüncesini, edebiyattan siyasete , taklit ve tercüme ederek, imparatorluğu, sözümona kurtarmaya çalışıyorlardı...Fransız aydını, ''Le Bon'' la ilgilendikleri kadar,

Doğu'dan gelen ışık; ''Sultan Galiyev'' le de ilgilenselerdi, herhalde gelecek kuşaklara daha sağlam , ideolojik bir alt yapı bırakırlardı...Bu emperyal ülkelerin, ekonomik ve siyasi çıkarları için birbirine kırdırılan, kendi halkları ve Doğu Halkları'na bir katkı sunma şansları olabilirdi...

Genç Osmanlı Cemiyeti'nin en güvendiği liderlerden biri de , Bahriye Nazırı (1867), Mahmut Nedim Paşa'ydı... Osmanlı toplumunda, ''büyük reformlar'' yapmak amacıyla kurulan, ''Genç Osmanlılar'', Fransız Usulü'' bir darbeyle , ''Paşa'yı'' sadrazamlığa getirmek istiyorlardı...Ali Paşa, durumdan haberdar olunca, başta Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa olmak üzere, yurt dışına kaçtılar... Bu zat, sonra iki defa sadrazamlığa getirilmiş, ancak maalesef, Rus Sefiri, General İgnat'yev'in, bir şekilde etkisinde kalmış, onun Balkanlar'da Pan Slavizm ve Doğu Anadolu, Türkistan ve Mezopotamya politikalarına alet olmuş, hatta Osmanlı Mali Politikaları'nın belirlenmesinde (Batı'lı küçük-büyük tasarruf sahiplerinin, ''bilerek yada bilmeyerek'' hisselerini zarara uğratmayı göze alıp), Rus Çarı'nın çıkarlarına dolaylı katkı sunmuştur...Bir siyasi ömürde; Serasker Hüseyin Avni Paşay'la didişmeleri, karşılıklı iktidar çelmeleri, batılılarca belirlenmiş ''Osmanlı Kaderi'nin''zarar hanesini, yükseklere taşımıştır...


Gene başa dönersek, 1912'de İngiltere, tekrar Rusya ile Tallin'de gizli bir anlaşma yaparak, Rusyayı İstanbul ve
Boğazlar üzerinde şartlı olarak serbest bıraktı... Rusya;Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağı ortak çıkarlar üzerinde geçici bir antlaşmayla biraraya getirdi.Amaç Balkanlar'da Osmanlı'ya son darbeyi vurmak ve Almanlar'ın Balkanlar'a iniş yolunu kesmek idi. Birkaç bahaneyle Rusya ve bağlaşıkları Osmanlı'ya savaş ilan etti. 1912-1913 yıllarını kapsayan "klasik" her iki Balkan Savaşın'da; Edirne gitti, geldi, sonuçta; Makendonya, Batı Trakya, Arnavutluk ve Ege Adaları kaybedilerek, Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğine gelindi... Bu arada, Yunan-Bulgar çatışması sırasında, Edirne'nin Bulgarlar'ca boşaltılmasını fırsat bilen ''Enver Paşa'', Edirne'yi işgal edip , tekrar kahraman oldu...


(devam edecek)


Harita:Balkan Savaşı ve 1914'lerde
.
İmparatorluktaki ''Tasarruflar''...

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..