- Kategori
- Futbol
Türkiye'nin Sevillası Sivasspor'u yenmek...
"Türkiye Liginin Sevilla'sı kim?"
"Sivasspor."
"Fenerbahçe Sivasspor'a karşı nasıl bir top oynadı?"
"Kusursuz!"
Fenerbahçe Türkiye'de son üç yılda çıktığı tüm büyük maçları kazandı. Liderse gitti, liderlikten etti, namağlupsa, ilk yenilgisini tattırdı. Sahasında asla kaybetmez denilen takımı yendi. Fenerbahçe'nin kaliteli bir takım olmadığını iddia edenler dün bir kere daha yanıldılar.
Ve Sivasspor... Geçen hafta içinde Sivasspor'un artık tüm karşılaşmalarının naklen yayınlanması gerektiği üzerine bir yazı yazmıştım. (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=87407) Bu yazının ne kadar haklı sebepler taşıdığı dün bir kere daha gözler önüne serildi. Sivasspor sadece Anadolu takımlarını yenerek şampiyonluk kovalayacaksa bunu daha detaylı olarak izleyebilmeli, görebilmeli ve ikna olmalıyız.
Türkiye'de bir Fenerbahçe gerçeği vardır. Fenerbahçe hep Türkiye Cumhuriyeti'ne benzetilirdi. Türkiye'nin çarpık gelişmişliğinin aynası Fenerbahçe'ydi. Bunun üzerine yorumlar bitmezdi. Oysa işler şimdi değişti. Fenerbahçe tüm altyapı eksiğini tamamlamış, ekonomik olarak da Türkiye'deki benzerlerinin önüne geçmiştir. Denk bütçesi, hatta borsada bir milyar dolara yaklaşmış şirket değeri ile Türkiye'den farklı bir şey olduğunu cümle aleme göstermiştir.
Fenerbahçe dünyada da bir model olmak üzere; bunu daha ötelere götürebilmek için Sevilla'nın elenmesi şart elbette.
Zico... Basamakları ağır ağır çıkacaksın diye bir söz vardır ya. O Zico'ya uyuyor. Zico kendisinin 2014 yılında ülkesinde yapılacak olan Dünya Kupası finallerine hazırlıyor sanırım. Bunun için 2010 yılına kadar Fenerbahçe'nin başında kalıp, Fenerbahçe'yi Avrupa'da götürebildiği yere kadar götürüp -2010'da bir Şampiyonlar Ligi Finali neden olmasın- dünya kupasını izledikten sonra Brezilya'nın başına Dunga'nın yerine gelebilir. Bu çok uzak bir senaryo değil.
Zico bizi çok sinirlendirdi. Özellikle geçen sene yaptığı fikri sabit tutumu karşısında. Zico'nun futbolu bilmediğini kim iddia edebilir? Türkiye'de daha ayağıyla topa dokunmamış, ama futbol yorumcusu olan, Zico'yu stajyer gösteren kalemlerin zaman zaman onun futbolu bilmediğini idddia ettiler. Zico çıktığı tüm büyük maçlarda onları haksız çıkardı. Geçen sene oynadığı Palermo maçı bir resitaldi. Yine büyük bir şanssızlık ve futbolcularının konsantrasyon bozukluğu yüzünden yenilmeden elendiği AZ Alkmaar maçları büyük hoca işaretleriydi.
Biz kenarda oturup tir titreyen - Ersun Yanal - heyecanından yerinde duramayan, paniğe kapılan - Rıdvan Dilmen - futbolcusunu döven - Yılmaz Vural - vs. ne hocalar gördük. Ama Zico'yu bu şekilde gören biri oldu mu? Fenerbahçe'yi oynadığı tüm final maçlarını kazandıran büyüklüğünden başka ne gördük bu adamda?
Fenerbahçe'nin dün oynadığı oyuna gelince. Sağlı sollu geliştirdiği ataklar Fenerbahçe'nin yıllardır eksikliğini duyduğumuz kanat organizasyonlarıydı. Özellikle Gökhan'ın olgun atakları Fenerbahçe'yi farka taşıdı. Fenerbahçe'nin defansı hala aksıyor, konsantrasyon eksikliği yaşıyor. Yedikleri gol öncesinde Lugano'nun Mehmet Yıldız'ın pozisyonunu karşılayamaması büyük bir soru işaretiydi. Hem zamanlama eksikliği vardı hem de defansif. Üstelik bir de bacak arası yedi. Defansının bu dağınıklığı Fenerbahçe'nin en büyük handikapıdır. Sevilla'ya iki gol atar öne geçersiniz ama bir golle de hayallerinizi yıkarsınız. Aynen AZ maçında olduğu gibi. Buna dikkat diyoruz.
Fenerbahçe forvetinde yaşanan rekabet Fenerbahçe için pozitiftir. Kezman kendisinin artık daha fazla zorluyor. Pabucun pahasını anladı. Bundan sonra çıkacağı her maçta final gibi oynayacak takımın yedek kulübesinin de her an hazır olması gerekiyor. Kezman - Semih birbirlerinin tamamlayacak tipte oyuncular. Bu ne demek? Siz onlardan ayrı ayrı farklı karakterdeki maçlarda faydalanabilirsiniz. Zaman zaman da duble yapıp rakibin üzerine çökebilirsiniz.
Bu maç bitti. Artık çok daha önemli olan Oftaş maçı bekliyor Fenerbahçe'yi. O maçı da kazanıp kısmen biraz daha zayıf rakiplerle yapacağı karşılaşmaları beklemek...
Uzay Gökerman