Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '17

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye-Rusya arasındaki Suriye çatışmasızlık bölgeleri protokolünde neden Kürt bölgesi yok?

Türkiye-Rusya arasındaki Suriye çatışmasızlık bölgeleri protokolünde neden Kürt bölgesi yok?
 

Altı yıldır devam eden, milyonlarca insanın ölümüne, yersiz yurtsuz kalmasına yol açan Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığını kabul eden Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları 21 Aralık 2016 tarihinde Moskova’da, “ateşkes rejiminin güçlendirilmesi, insani yardımların engelsiz ulaştırılması ve sivillerin güvenli dolaşımını esas alan” bir anlaşmaya imza attılar.[1]

Antlaşmanın yaşama geçirilebilmesi amacıyla Astana’da tekrar bir araya gelen taraflar bu kez silahlı muhalif kesimlerin itirazlarına rağmen Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri kurulması için protokol imzaladılar.[2]

Rusya, Suriye’de dört güvenli bölge oluşturulmasına dönük bu protokolün tam metnini yayınladı.[3]

Anlaşma metninden anlaşılmaktadır ki, Suriye’deki çatışmasızlığın garantörleri Rusya, İran ve Türkiye’dir.

Oysa bizler Suriye’de çatışanların Rejim güçleri, Rejim güçlerini destekleyen Hizbullah ve IŞİD, Nusra vb. muhtelif cihatçı gruplar ve bir de PKK’nın Suriye kolu PYD olduğunu bilirdik.

Suriye’de çatışmasızlığın garantilendiği antlaşmada fiilen çatışma içinde olan bu kesimlerden hiç birinin yer almamış olmaları, buna rağmen çatışmasızlığın garantörlerinin Rusya, İran ve Türkiye olması, “çatışanlar-çatıştıranlar” tablosunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Kim kimin garantörü, takdiri okuyucuya bırakıyoruz.

Gelişmelerin ortaya koyduğu birinci çarpıcı sonuç budur. Bu konuyu daha fazla eşelemeyi gereksiz, yersiz ve riskli buluyoruz.

Antlaşma metninde bir dikkat çekici husus da PYD’nin durumu.

Antlaşma metninde, antlaşmaya esas oluşturan ve blog yazımızda yer verilen Harita üzerinde sarı renkle gösterilmiş olan PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin egemenlik alanına ilişkin bir hüküm yok.

Neden?

Anlaşılmaktadır ki (yani bizim tahminimiz) bu antlaşmaya imza koyan tarafların o hususta bir söz hakları yok.

Suriye içindeki her bir silahlı kesimin dışarıdan bir garantörü (dış ülke) olduğu gibi PYD bölgesinin bir garantörünün bulunuyor olabileceğini tahmin etmek de zor olmasa gerek.

O da ABD’dir.

Anlaşma metninin içeriğinde yer almamakla birlikte metnin ortaya çıkardığı bir başka gerçek, PYD egemenlik bölgesine ilişkin ABD’nin sağladığı garanti ve güvencedir. PKK artık ABD’nin açık koruması altındadır.[4]

Antlaşma ortaya koymaktadır ki, bu hususta ABD ve Rusya arasında ilan edilmemiş bir mutabakat vardır ve bu durumun kabulü hususunda Türkiye ile İran’a karşı ABD ve Rusya tarafından birlikte ve zımni olarak  bir zorlamada bulunulmaktadır.

Özet’in özeti, Suriye, toprak bütünlüğü bozulmamış görüntüsü vermek adına haritada görülen Rejim, Muhalifler, IŞİD ve PYD bölgelerinden oluşan birbirlerine pamuk ipliğiyle bağlı gevşek bir federasyona dönüştürülecek, ortalık yatışınca da herkes kendi yoluna gidecek veya götürülecektir. Bu  (gid)işin Türkiye’ye sağlayacağı faydanın bugüne kadar karşı karşıya kalınan sakıncaları telafi etmeye yetip yetmeyeceğini ise zaman gösterecek.

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..