- Kategori
- Şiir
Tut-i Mucize Guyem

Birkaç gündür bir şarkının sözleri dilime takılmıştı. Mutfakta iş yaparken bile farkında olmadan aynı girişi mırıldanıyordum; “Ah Tut-i Mucize Guyem, Ne Desem Laf Değil.”
Bu kadar dilime dolandığına göre bir nedeni olmalı diye düşünüp önce internetten şarkının bütününü buldum ve dinledim. Tabii söylememe bile gerek yok. Tek kelimeyle mest oldum. Şarkının ezgisi de, sözleri de sanki yüreğimin en derin köşesine dokundu.
Sözlerinin 17. Yüzyıl şairlerinden Nef-i ye ait olduğunu öğrendim. Lisedeki edebiyat derslerinden de kendisinin tam bir hiciv ustası olduğunu hatırlıyorum zaten. Hayat hikâyesi de ilginçmiş. Her seferinde dayanamayıp yaşadığı dönemdeki insanlara şiirleriyle gönderme yaptığı için idama mahkûm edilmiş. 1635 yılında idama götürülürken bile “Padişaha bir hicvim var” dediği rivayet ediliyor.
Şiirin sözlerini ve Türkçe anlamını da buldum;
tuti-i mucize-guyem ne desem laf değil
çerh ile söyleşemem ayinesi saf değil
ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana
ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil
yine endişe bilür kadr-i dür-i güfarım
rüzgar ise deni dehr ise sarraf değil
girdi miftah-i der-igenc-i maani elime
aleme bezl-i güher eylesem itlaf değil
levh-i mahfuz-i sühandir dil-i pak-i nef’i
tab’-i yaran gibi dükkançe-i sahhaf değil
NEF-İ
Günümüz Türkçesiyle;
1.beyit:Ben mucize söyleyen papağanım.Söyleyeceklerim laftan ibaret değildir. Ben çarh ile söyleşemem(onu kale almam) çünkü içi fesat. İçi dışı bir değil
2.beyit: Maneviyat sahibidir diyemem gönlü pak olmayana. Asıl Maneviyat sahiplerinin birbirlerini bir görüşte tanımamaları insafa sığmaz.
3.beyit: Benim inci gibi sözlerimin kıymetini düşünen insanlar bilirler. Devir desen, şu gelip geçici dünya hayatı desen, arkasında bir şey bırakmaz.
4.beyit: Geçti ya elime bir kez güzel nutuk atma hazinesinin hayırlı anahtarı, Âleme değerli taşlar dikili dokumalar dağıtsam ziyan olmaz.
5. beyit: Sivrilikleri törpülenmiş saklı levhadır Nef'i'nin tertemiz lisanı. Sadık dostların tabiatında olduğu gibi, küçük sahhaf dükkanı gibi değil!
Son yazımda kendi geçmişime gitmişken birden daha da eskiye, taa 17. yüzyıla uzanmanın ne âlemi var şimdi bilemiyorum. Belki her dönemde insan doğasının aynı olması, haksızlığa dayanamayan ve mücadeleci bir ruh taşıyan kişilerin varlığı hoşuma gittiği içindir.
Sevgiyle kalın.
Not: Az önce MB yazarlarından Sevgili Sündüs Akkaya ile görüştük. Kendisinin 7 Nisan akşamı Zonguldak'ta oğlunun aracıyla seyahat halindeyken trafik kazası geçirdiğini öğrendim. Çok şükür ciddi bir yaralanmaları yokmuş ama hâlâ kazanın şokunu atlatamadığını söyledi. Arkadaşlara duyurmak istedim.