Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Tutum ve iflah olmaz önyargı

Tutum ve iflah olmaz önyargı
 

Tutum, duygu düşünce ve davranışın uyum içinde yapılandırılmasıdır. Genellikle öğrenme yoluyla elde edilirler.

Tutum olumlu olabildiği gibi olumsuzda olabilir. Kişilik özelliklerinin bir parçasını oluştururlar. Bir nevi olaylara gösterilen tepkidir.

Önyargılar ise bireye, gruba ya da nesneye karşı duygusal yönü ağır basan olumlu ya da olumsuz tutumlardır. Geçerliliği kanıtlanmamış tutumlara da önyargı diyebiliriz.

Önyargılar , genellikle olumsuz tutumlardır. ve kin, nefret, hoşgörüsüzlük gibi duygular içerirler.

Örneğin kişi ya da grupların, doğru düzgün tanımadığı kişi hakkında olumsuz yargıya varmaları gibi..

Ön yargılı kişiler, bazı insanları aynı grup içinde toplar ve bunların aynı özelliklerde olduğunu kabul eder.

Örneğin, kendi memleketinin insanını; kültürlü, iyi, güzel olarak değerlendirirken, diğer memleketin insanını kültürsüz, cahil, hırçın, …vb şeklinde önyargılı tavır içerisinde değerlendirebilir.

Tutumlar gibi önyargıların da çoğu; aile bireylerinden ve çevredeki önyargılı kişilerden öğrenilir. Öğrenildikten sonra da kolay kolay değişmez. Hatta uzun yıllar böyle devam edebilir.

Tutumda, zaman zaman davranış değişikliği olabilir. Ancak tutum davranış değildir. Zihinsel bir anlayıştır. İnsan bazen her zamanki tutum çizgisinden farklı davrandığı da olabilir.

Hırsızlığın suç olduğunu bilen ve asla buna yanaşmayan bir öğrenci, derste kopya girişiminde bulunabilir. Önyargılar, tutumlardan farklıdır. Ön yargı, bir nesnenin, kişinin ya da durumun çeşitli nedenlerle, özelikle olumsuz yargılanmasıdır.

Örneğin, Leonardo da Vinci için farklı zamanlarda, Floransa morgundan kaçırdığı cansız bedenler atölyesinde bulunduğunda, ‘’ muhakkak delidir” denilmişti. Oysa büyük ressam, matematik ve geometri dehası, gözlemlerinin ışığında ortaya çıkardığı iskelet ve kas sistemi çizimleri ile tıp tarihine geçmeye hazırlanıyordu.

Önyargılı insanlar, mantıklı tartışmaya da açık değillerdir. Çünkü fikri sabittirler. Ayrıca, mantıklı düşünemediklerinden, doğru kararlar alıp, olumlu sonuçlara ulaşmaları zordur.

Çoğunlukla önyargılarımızın olduğunu kabul etmeyiz. Önyargının kökü oldukça derinlerdedir.

Çocukluktaki öğrenmelerin, grup üyeliğinin ve algılanan nesnelerin benzerliğinin önyargıda önemli olduğu saptanmıştır. Çocuğun çevresinde söylenen sözler, yapılan davranışlar, dedikodu ve yargılayıcı davranışlar onun zihninde iz bırakır.

Çocuklar ister istemez ailelerinin ve yakın çevrelerinin önyargılarını benimserler. Örneğin çocuk ailesinden dinledikleriyle, hiç tanımadığı bir kişiyi kötü olarak benimseyebilir. İnsanlar kendi ait olduğu grubun, tutum ve değerlerini benimser ve sürdürürler.

Doğuştan nesne, olay ve diğer insanları sınıflandırıp kategoriye ayırırlar.

Gruplaşmalar sonucunda da biz ve onlar kavramı oluşur. Böylelikle de herkes genellikle içinde bulunduğu grubun tutumlarını benimserken, başka grupların tutumlarını göz ardı eder.

İnsanlar kendilerine benzeyenlerden hoşlanmaya eğilimlidirler, kendilerine benzemeyenlerden hoşlanmazlar.

Kişilerarasındaki farklılıklar ne denli çoksa önyargı da o ölçüde fazladır. Ancak, tutarlılık kuramına göre, herhangi tutumla bağdaşmayan ya da tutarsız olan davranışlara tutarlılık kazandırılabilir. Böylece kişinin tutumlarıyla, davranışları arasındaki uyum gerçekleştirilir.

Ayrıca kişinin kendisiyle barışık olması, kendi değerlerinin farkında olması kişiye güç verir. Kendimizi rakiplerimizle kıyaslamak yerine geçmişteki benle kıyaslayıp, ne kadar yol aldığımızı görmeliyiz.

Kişi yeterince kendi ile barışamıyor, güçlü yönlerini göremiyor, zayıf yönlerini görmekten kaçıyor ve geçmişteki kötü tecrübelerin etkisinden kurtulamayıp, kendisini hep başkaları ile kıyaslıyorsa iç dünyasında sınırlamalar var demektir. Böyle bir durumda, kişinin iç dünyasına girerek oradaki sorunları gidermek bir uzmanın işidir.

Özetle;

İnsanların inançlarının algılanmasında, gelişmesinde ve kişiliğinin oluşumunda, ailesinin okulunun ve çevresinin etkileri vardır. Hepimiz inandığımız şeye göre yaşıyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz ve yazıyoruz. Ancak bazı insanları yöneten önyargıları vardır.

Hayatlarını önyargıları şekillendirir. Gelişimi, değişimi benimsemedikleri için , iflah olmazlar. Toplum için en zararlı insanlardır. Önyargıları bütün değerlerinin önüne geçmiş insan topluluğunun olduğu yerde saygı ve sevgiden bahsedemeyeceğimiz gibi, sorunların çözümü de imkansızdır.

Esenlikler dilerim…

 
Toplam blog
: 287
: 13046
Kayıt tarihi
: 22.11.08
 
 

Öğretmenlik yapıyorum ve anneyim. Çocukları çok seviyorum. Yüreği sevgi dolu olan insanlara, sela..