Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Mizah
 

Tv gündüz programları güldürüyorlar.

Tv gündüz programları güldürüyorlar.
 

İstediğimiz kadar yazalım, çizelim, bağıralım, çağıralım. Bir faydası oluyor mu? Bence olmuyor. Şehit aileleri ile ilgili TV haberlerine sansür uygulayan RTÜK ve Devlet yetkilileri bu programlara seyirci kalıyorlar.

Yasak koymasınlar. Yasaklarla bir yere varamayız. Demokrasilerde yasaklarla çözüme varmak zor. Ama diyalog kurmak, TV yetkilileriyle, program yapımcılarıyla irtibata geçmek, güzel programları ödüllendirmek vs.
Birçok şekilde bu gündüz programlarının daha kaliteli olması sağlanabilir.

Gündüzleri hangi kanalı açsam şaşırıyorum. Türkiye'de miyiz yoksa uzayda başka alemlerde mi? İsimlerini sayıp da yazımın yayına girmesini engellemek istemem. Ne kadar eski şarkıcı, şurkucu varsa ekranlarda. 20 yıldır hiçbir şey yapmamış eski şarkıcılar kanal kanal dolaşıp bir şeyler anlatıyorlar, gündemi oluşturuyorlar.

Seda Sayan'ın eski sevgilisi bir genç şarkıcı, yaka bağır açık, kabadayı pozlarında İbrahim Tatlıses'e meydan okuyor:

- Ben aşiret çocuğuyum, 100 kişi var arkamda...

Haydaaa! Bu ne ya? Şarkıcı mı çete reisi mi? Nasıl olur da bir şarkıcı diğer şarkıcıya bu şekilde ekranlarda meydan okur ve tevkif edilmez? Savcılar nerede?

Ama şaşırmayın lütfen! Bizlerin şarkıcı olarak seyrettiğimiz kimselerin çoğu birtakım güçlere arkalarını dayayıp malı götürüyorlar. Bizler de kuzu kuzu me... Seyrediyoruz işte.

Gelelim komik bölümlere... Birkaç gün önce Lerzan Bacımın programını seyrediyorum.
''Siz MUTLU Lerzan MUTLU''. Bacım yine her zamanki gibi bir sağa bir sola koşuyor. Heyecan son haddinde. Adrenalin durumları berbat... Programa bir konuk kadın geliyor. Yüzü maskeli. Gören banka soymaya geliyor zannedecek.
Madem yüzünü göstermek istemiyor, ne iş var orada? Orasını karıştırmayın. Gelmiş işte. Bakalım neler anlatacak! Bir dinleyelim kadını. Derdi olmasa buralara kadar gelmez her halde.

- Kocam beni terketti, diye başlıyor söze.

''- Vah vah, kocası tarafından terk edilen ilk kadın!'' diye üzüleceğim ama durum böyle değil. Binlerce insan birbirini terk ediyor. Üzülmeyeyim bari.

- Nasıl oldu?

Lerzan Bacım durur mu hiç. Olayın nasıl olduğunu öğrenecek. Yani adam nasıl terk etti? Terk ederken veda mektubu mu bıraktı? Ya da ''elveda!'' deyip arkasına bakmadan çekip gitti mi? Yoksa giderken arkasına baktı mı?

Durun, sakin olun, öğreneceğiz şimdi.

- Bir gün...

- Eeee?

- Ne oldu bir gün?

- Eşim eve güzel bir kadın getirdi. Arkadaşının kız kardeşiymiş ve birkaç gün bizde kalacakmış.

- Aaaa... İtiraz etmedin mi?

- Etmedim ama içime doğdu. Kadın kısmısının(!) içine doğar ya öyle oldu. İnanmadım. (Gerçekten akıllı kadın ha, hemen içine doğmuş güneş gibi)

...

- Etmedim ama takibe aldım. Baktım kocam bir şey isteyince ''ben sana hazırlarım canım'' deyip mutfağa gidiyor. Kocam da arkasından...

- Allah Allah! Sen gitmedin mi arkalarından?

- Bir keresinde gittim ve öpüşürlerken gördüm.

Lerzan Bacı burada el kol hareketleri yaparak, gözlerini hareket ettirerek seyircisiyle diyaloğa giriyor. Sessiz ama anlamlı.

- Bir defasında da bizim yatağımızda yakaladım ikisini.

Lerzan Hanım işte tam burada çok heyecanlanıyor.

- Aaaa... Ne yapıyorlardı?

Bacım artık oralarını karıştırma. Yatakta ne yapılır, güreş tutacak değiller ya...
Ama kadın yine de ne yaptıklarını kibar bir şekilde izah ediyor, bacım meraklanmasın diye.

- Uygunsuz vaziyetteydiler yatakta.

- Çıplak mıydılar yani?

- Evet.

- Kocana daha sonra bu konuyla ilgili bir şeyler demedin mi?

- Dedim.

- Eeee... ne cevap verdi?

- İnkâr etti.

Bu son kelimelerde koptum. Gülmekten kırılıyorum. Adam inkâr etmiş. Ama neyi inkâr ettiği belli değil. Zaten Lerzan Bacım da fazla kurcalamadı. Telefon hattında birisi vardı. İsmini vermek istemeyen biri.
Bir de bu var, ismini vermez ama aklına geleni söyler. Genelde bu ismini vermeyenler yapımcıların kendi adamları da olabiliyor. Ona döndü,

- Buyrun efendim!

- Lerzan Hanım, bence bayan haksız. Kocasını mutlu edememiş, onun istediği seks yaşantısını verememiş, adam da başka birisiyle kaçmış.

Yine bir telaş stüdyoda. Aaaa... sesleri uçuşuyor sanki. Adama hakaret etmeler de başladı. Telefondaki adam,

- Ben kapatıyorum, düşüncem bu! , dedi ama kolay mı Lerzan Bacımın programından öyle ayrılıvermek.

- Aaaa... Olmaz! Öyle lâfı söyleyip kapatamazsınız, bekleyin! Reklamlardan sonra, niçin öyle dediğinizi soracağım size. Rek... lam... laaaaaar!

Reklamlar bölümünde kanal değiştirip gülecek başka kanallara bulaştım.

Bir söz verdır ''Başkalarını değiştiremezsen, kendini değiştir!''

Ben de düşündüm, taşındım ''Nasıl olsa program yapımcılarını da, yetkilileri de değiştiremem.'' Benden başka birçok kişi ve yetkili var rahatsız olan. Ben yine her platformada eleştirilerimi yapacağım ama seyrederken de işin komedi yönünü ortaya çıkarıp güleceğim.

Bundan böyle sık sık gündüz proglarında gözüme takılan komiklikleri yansıtan bloglar yazacağım.

Saygı ve sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..